OHAL’İN KALDIRILMASI
ÖZGÜRLÜK AÇILIMLARI İLE
DESTEKLENMELİDİR
Türkiye Gazeteciler Federasyonu(TGF) 57.Başkanlar Konseyi Toplantısı, huzur ve
barışın kenti olarak bilinen Adıyaman’da, yaygın ve yerel basın temsilcilerinin yoğun
katılımıyla gerçekleştirildi. TGF Üyesi Adıyaman Faal Gazeteciler Cemiyeti’nin ev
sahipliğinde yapılan ve üç günü kapsayan etkinliğin ilk gününde, katılımcılar arasında
bulunan Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı, Türk
Dünyası Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurullarının toplantıları yapıldı. Aynı gün
gerçekleştirilen protokol ziyaretlerinde de, kent yöneticilerinden Adıyaman’ın tanıtımı
ile ilgili ayrıntılı bilgiler alındı. Vali Nurullah Naci Kalkancı, Belediye Başkanı Fehmi
Hüsrev Kutlu ve Ticaret Odası Başkanı Mustafa Uslu, Türkiye’nin dört bir yanından
gelen medya mensuplarına ayrı ayrı brifing vererek, kentle ilgili olarak ayrıntılı
değerlendirmeler yaptılar. 60 ilden 150’ye yakın gazeteciden oluşan TGF Heyeti,
ikinci gün sabahında ‘Tanrıların Tahtı’ olarak bilinen Nemrut dağında, güneşin
doğuşuna tanık oldu ve ardından gün boyu Adıyaman’ın tarihi, turistik yerleri ile
kültürel özelliklerini tanıma amaçlı gezi ve izlenimlerde bulundu. Kahta, Gerger,
Siverek(Şanlıurfa) ve Tut ilçelerini de tanıyan gazeteciler, etkinliğin son gününde 57.
Başkanlar Konseyi toplantısını Arsames Otel’de gerçekleştirdiler. TGF Genel Başkanı
Yılmaz Karaca, açış konuşmasında Türkiye’nin yeni bir sürece girdiğine değindi ve
bu yeni dönemde gazetecilik mesleğinin sorunlarının çözümü için daha çok
çalışacaklarını vurguladı.Toplantıda oy birliği ile alınan kararlar sonunda, TGF 57.
Başkanlar Konseyi Sonuç Bildirgesi şöyle oluştu:
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU
Basın özgürlüğü, bir ülkedeki düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamlayıcı parçası,
demokrasinin de olmazsa olmazıdır. O nedenle, cumhuriyet tarihinin her döneminde
biçim değiştirerek devam eden açık ya da gizli sansür uygulamaları, Türk medyasının
çözüm bekleyen birincil sorunları arasında yer almaya devam etmektedir. Ekonomik,
sosyal ve kültürel açıdan gelişimini tamamlamış medeni ülkelerdeki evrensel
standartlar seviyesindeki bir basın özgürlüğü, TGF’nin nihai hedefidir. Bu hedefe
ulaşma noktasındaki kararlı mücadele anlayışı da, gerçek anlamda bir basın
hürriyetine kavuşuncaya dek sürecektir. Bu bağlamda OHAL’in kaldırılma kararı
yerinde olup, bu karar özgürlük açılımlarıyla desteklenmelidir.
DARBE KARŞITLIĞI TARİHSEL GÖREVDİR
Ülkemiz ve halkımız en büyük acıları darbe dönemlerinde yaşamıştır. Basın
özgürlüğü de dahil olmak üzere tüm hürriyetlerin ortadan kaldırıldığı, halkın kendini
güvende hissetmediği, bütün insani değerlerin önemini yitirdiği darbelere karşı olmak,
her vatandaşın olduğu gibi basın mensuplarının da tarihsel görevlerinin başında
gelir. Türk halkı bu hazin gerçeği en son 2 yıl önce yaşanan 15 Temmuz hain
darbe girişimi ile bir defa daha iliklerine kadar hissetti. Umut verici olan şudur ki; Türk
basını, bu olayda tam anlamıyla bir direniş destanı yazan halkımızla birlikte omuz
omuza olmuş ve tarihsel görevini onurla, gururla yerine getirmiştir.15 TEMMUZ BASININ ONUR GÜNÜDÜR
Halkın üzerine uçakları, helikopterleri, tankları, topları ve en ağır silahlarıyla ateş
ederek kan döken, ölüm kusan, demokrasinin mabedi Meclis’i bombalayan, yüzlerce
vatandaşımızı, güvenlik görevlilerimizi şehit ederek ülkemize kast etme emeli güden
vatan haini darbecilere canı pahasına direnen meslektaşlarımız, darbelerin aynı
zamanda gazetecilik mesleğini de bitiren zorbalık yönetimlerini beraberinde
getirdiğinin bilincinde olmuşlardır. Bu nedenlerle, “Demokrasi Bayramı” olarak
kutlanmayı gerçekten hak eden 15 Temmuz tarihi, basın emekçileri için, aynı
zamanda “Basın Onur ve Direniş Günü”dür, öyle de anılmaya devam edilecektir.
HER TÜRLÜ DARBENİN KARŞISINDAYIZ
Yüzlerce vatandaşımızın yanı sıra bir meslektaşımızın şehit olduğu 15 Temmuz
2016’da medya kuruluşlarımız darbecilere boyun eğmemiş, eli kanlı darbecilerin
silahlı baskınları karşısında asla yılgınlık göstermemiş, her türlü tehdit ve zorlamalara
karşın, silahların gölgesinde de olsa halkın haber alma hakkını savunmaya büyük bir
cesaret ve kararlılıkla devam etmiştir. Nitekim hainlerin hedeflerine
ulaşamamalarında, medyadan yapılan çağrıların, yayın organlarından verilen
mesajların çok büyük etkisi olmuştur. 20 binin üzerinde üyesi bulunan büyük TGF
camiası olarak bir kez daha vurguluyoruz ki, her türlü hain darbe teşebbüsünün
karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.
ADIYAMAN DÜNYAYA AÇILMALI
Anadolu, içinde yaşadığımız dünyanın en değerli ve en cazip coğrafyasıdır. İçten ve
dıştan saldırılara uğramasının da, bu topraklarda yaşayan insanların bölünüp
parçalanmaya çalışılmasının da temel nedeni budur. TGF’nin 57. Başkanlar
Konseyi’ne ülke genelinden katılım sağlayan 150’ye yakın meslektaşımız, Anadolu
coğrafyasının bir önemli güzelliğine de huzur ve barışın simgesi Adıyaman’da tanık
oldu. Tanrıların tahtı Nemrut Dağı başta olmak üzere, kendine özgü tarihi, turistik ve
kültürel zenginlikleriyle ülkemizin çok daha aktif tanıtılması gereken kentlerinden biri
olan Adıyaman, özel projelerle insanların ilgisine açılacak etkinliklerle dünya
kamuoyunun gündemine taşınmalı, Türk basını da bu konuda üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirmelidir. TGF üyesi medya kuruluşlarının ve çatımız altındaki
meslektaşlarımızın bu noktada gereğini yerine getirecekleri açıktır.
MESLEK ODASI VE YASASI ŞART OLDU
Kendine ait bir yasası olan güçlü bir meslek odası yapılanmasının basında
gerçekleştirilememiş olması, gazeteciliğin giderek çok daha fazla, kuralı kaidesi
olmayan bir çalışma alanı olmasına yol açmaktadır. Bu nedenle evrensel gazetecilik
ilkelerini hayata geçirecek, yaptırım gücü de olan bir meslek odası kurulması her
açıdan zorunlu hale gelmiştir. Bu konu ayrıntılı biçimde tartışılabilmeli, bunun için
geniş çaplı bir basın çalıştayı düzenlenmelidir. Bu çalışmaya herhangi bir ayrım
yapmadan basın meslek kuruluşları temsilcilerinin katılmasına imkan sağlanmalıdır.
MEDYA ŞİDDETİ TEŞVİK ETMEMELİ
Basının özellikle haber yazımında kullandığı dil, aslında toplum düzeni açısındanbüyük önem taşımaktadır. Şiddeti kutsamayan, terörü ve her türlü saldırganlığı
özendirmeyen, insanları ötekileştirmeyen, dini, dili, ırkı ne olursa olsun tüm insanı
değerleri esas alan barış dili tercih edilmeli ve bu önemli etik kurala uyan gazeteciler
teşvik edilip desteklenmelidir.
HABER ALMA HAKKI KUTSALDIR
Basın Yasası ve RTÜK Yasası başta olmak üzere basın mesleğini ilgilendiren yasa
ve yönetmelikleri günün koşullarına uyarlamak şart olmuştur. Yapılacak değişiklikler,
kutsal olan halkın haber alma hakkını daha özgürlükçü bir ortamda sağlanmasına
yönelik olmalı, Anayasa’daki, “Basın hürdür sansür edilemez” hükmünün işlerliği
sağlanmalıdır. Bu arada medyanın istihdam kaynağı olması gereken iletişim
fakültelerinden her yıl mezun olan binlerce gencin iş sorununun giderilmesine yönelik
de somut adımlar atılmalıdır.
YEREL BASIN DESTEKLENMELİ
Çok zor şartlarda ve gerçekten ekonomik güçlükler içinde ayakta kalmaya çalışan
yerel yayın kuruluşları için acil destek paketi hazırlanmalıdır. Yerel medyanın, yaygın
medya reklam ve ilan gelirlerinden de yararlanabilmeleri için yeni yapılanmalara
gidilmeli, ortak bir dijital yayın platformu projesi geliştirilmelidir. Basın İlan
Kurumu’nun gazetelerde yayınlanan resmi ilan ve reklamlar için uyguladığı yüzde
15’lik komisyon oranı yüzde 10’a çekmeli, böylelikle yazılı basına önemli oranda bir
can suyu sağlanmalıdır. Yerel basının kullandığı gazete kağıdındaki KDV oranında
indirime gidilerek gider kalemi üzerindeki ekonomik yük hiç olmazsa bir nebze
azaltılmalıdır. Aksi halde yaygın basında Habertürk Gazetesi’nin kapatılmasıyla
devam eden sancılı gelişmeler, yerel basına da dalga dalga yayılacaktır.
İNTERNET MEDYASI ÇÖZÜM BEKLİYOR
İnternet medyası çalışanlarının, hukuki sorumluklar açısından basın mensuplarıyla
aynı yaptırımlara hedef olmalarına karşın, başta sarı basın kartı olmak üzere olmak
üzere mesleki ve sosyal haklardan yararlandırılmamaları haksız uygulamalara neden
olmaktadır. Bu nedenle, Basın İş Kanunu’nda mutlaka yeniden bir düzenleme
yapılmalı ve internet gazeteciliği konusunda faaliyet gösteren basın emekçileri de
yazılı, sözlü ve görüntülü medya alanında çalışanların haklarına kavuşturulmalıdır.
TELİF HAKLARI YENİDEN DÜZENLENMELİ
Radyo ve Televizyon Kuruluşları’nın müzik meslek birliklerine ödemekle yükümlü
oldukları telif hakları sorun olmaya devam ediyor. Yayın kuruluşlarının ödedikleri telif
bedeli RTÜK’ün aldığı aylık yüzde 1,5 bedelini veya yıllık frekans bedelini
geçmemelidir. Basın İlan Kurumu’nca yazılı basına sağlanan resmi ilan gelir hakkı ise
televizyon ve radyolara da tanınmalıdır. Radyo ve televizyonlarda, RTÜK talimatıyla
yayınlatılan kamu spotu görsellerinin karşılığında bir yayın bedeli ödenmelidir.
Televizyon ve radyolar üzerinde oluşturulan maddi manevi baskıları ortadan kaldırma
amaçlı RTÜK Kanunu’nda değişiklik yapmak elzem hale gelmiştir. Son tahlilde, yerel
kültür ve değerlerin korunup kollanmasına da hizmet eden yerel radyo ve televizyon
kuruluşlarına, Avrupa ülkelerindeki gibi devlet tarafından desteklenme çalışmaları
yapılmalıdır.
ÖZGÜRLÜK AÇILIMLARI İLE
DESTEKLENMELİDİR
Türkiye Gazeteciler Federasyonu(TGF) 57.Başkanlar Konseyi Toplantısı, huzur ve
barışın kenti olarak bilinen Adıyaman’da, yaygın ve yerel basın temsilcilerinin yoğun
katılımıyla gerçekleştirildi. TGF Üyesi Adıyaman Faal Gazeteciler Cemiyeti’nin ev
sahipliğinde yapılan ve üç günü kapsayan etkinliğin ilk gününde, katılımcılar arasında
bulunan Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı, Türk
Dünyası Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurullarının toplantıları yapıldı. Aynı gün
gerçekleştirilen protokol ziyaretlerinde de, kent yöneticilerinden Adıyaman’ın tanıtımı
ile ilgili ayrıntılı bilgiler alındı. Vali Nurullah Naci Kalkancı, Belediye Başkanı Fehmi
Hüsrev Kutlu ve Ticaret Odası Başkanı Mustafa Uslu, Türkiye’nin dört bir yanından
gelen medya mensuplarına ayrı ayrı brifing vererek, kentle ilgili olarak ayrıntılı
değerlendirmeler yaptılar. 60 ilden 150’ye yakın gazeteciden oluşan TGF Heyeti,
ikinci gün sabahında ‘Tanrıların Tahtı’ olarak bilinen Nemrut dağında, güneşin
doğuşuna tanık oldu ve ardından gün boyu Adıyaman’ın tarihi, turistik yerleri ile
kültürel özelliklerini tanıma amaçlı gezi ve izlenimlerde bulundu. Kahta, Gerger,
Siverek(Şanlıurfa) ve Tut ilçelerini de tanıyan gazeteciler, etkinliğin son gününde 57.
Başkanlar Konseyi toplantısını Arsames Otel’de gerçekleştirdiler. TGF Genel Başkanı
Yılmaz Karaca, açış konuşmasında Türkiye’nin yeni bir sürece girdiğine değindi ve
bu yeni dönemde gazetecilik mesleğinin sorunlarının çözümü için daha çok
çalışacaklarını vurguladı.Toplantıda oy birliği ile alınan kararlar sonunda, TGF 57.
Başkanlar Konseyi Sonuç Bildirgesi şöyle oluştu:
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU
Basın özgürlüğü, bir ülkedeki düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamlayıcı parçası,
demokrasinin de olmazsa olmazıdır. O nedenle, cumhuriyet tarihinin her döneminde
biçim değiştirerek devam eden açık ya da gizli sansür uygulamaları, Türk medyasının
çözüm bekleyen birincil sorunları arasında yer almaya devam etmektedir. Ekonomik,
sosyal ve kültürel açıdan gelişimini tamamlamış medeni ülkelerdeki evrensel
standartlar seviyesindeki bir basın özgürlüğü, TGF’nin nihai hedefidir. Bu hedefe
ulaşma noktasındaki kararlı mücadele anlayışı da, gerçek anlamda bir basın
hürriyetine kavuşuncaya dek sürecektir. Bu bağlamda OHAL’in kaldırılma kararı
yerinde olup, bu karar özgürlük açılımlarıyla desteklenmelidir.
DARBE KARŞITLIĞI TARİHSEL GÖREVDİR
Ülkemiz ve halkımız en büyük acıları darbe dönemlerinde yaşamıştır. Basın
özgürlüğü de dahil olmak üzere tüm hürriyetlerin ortadan kaldırıldığı, halkın kendini
güvende hissetmediği, bütün insani değerlerin önemini yitirdiği darbelere karşı olmak,
her vatandaşın olduğu gibi basın mensuplarının da tarihsel görevlerinin başında
gelir. Türk halkı bu hazin gerçeği en son 2 yıl önce yaşanan 15 Temmuz hain
darbe girişimi ile bir defa daha iliklerine kadar hissetti. Umut verici olan şudur ki; Türk
basını, bu olayda tam anlamıyla bir direniş destanı yazan halkımızla birlikte omuz
omuza olmuş ve tarihsel görevini onurla, gururla yerine getirmiştir.15 TEMMUZ BASININ ONUR GÜNÜDÜR
Halkın üzerine uçakları, helikopterleri, tankları, topları ve en ağır silahlarıyla ateş
ederek kan döken, ölüm kusan, demokrasinin mabedi Meclis’i bombalayan, yüzlerce
vatandaşımızı, güvenlik görevlilerimizi şehit ederek ülkemize kast etme emeli güden
vatan haini darbecilere canı pahasına direnen meslektaşlarımız, darbelerin aynı
zamanda gazetecilik mesleğini de bitiren zorbalık yönetimlerini beraberinde
getirdiğinin bilincinde olmuşlardır. Bu nedenlerle, “Demokrasi Bayramı” olarak
kutlanmayı gerçekten hak eden 15 Temmuz tarihi, basın emekçileri için, aynı
zamanda “Basın Onur ve Direniş Günü”dür, öyle de anılmaya devam edilecektir.
HER TÜRLÜ DARBENİN KARŞISINDAYIZ
Yüzlerce vatandaşımızın yanı sıra bir meslektaşımızın şehit olduğu 15 Temmuz
2016’da medya kuruluşlarımız darbecilere boyun eğmemiş, eli kanlı darbecilerin
silahlı baskınları karşısında asla yılgınlık göstermemiş, her türlü tehdit ve zorlamalara
karşın, silahların gölgesinde de olsa halkın haber alma hakkını savunmaya büyük bir
cesaret ve kararlılıkla devam etmiştir. Nitekim hainlerin hedeflerine
ulaşamamalarında, medyadan yapılan çağrıların, yayın organlarından verilen
mesajların çok büyük etkisi olmuştur. 20 binin üzerinde üyesi bulunan büyük TGF
camiası olarak bir kez daha vurguluyoruz ki, her türlü hain darbe teşebbüsünün
karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.
ADIYAMAN DÜNYAYA AÇILMALI
Anadolu, içinde yaşadığımız dünyanın en değerli ve en cazip coğrafyasıdır. İçten ve
dıştan saldırılara uğramasının da, bu topraklarda yaşayan insanların bölünüp
parçalanmaya çalışılmasının da temel nedeni budur. TGF’nin 57. Başkanlar
Konseyi’ne ülke genelinden katılım sağlayan 150’ye yakın meslektaşımız, Anadolu
coğrafyasının bir önemli güzelliğine de huzur ve barışın simgesi Adıyaman’da tanık
oldu. Tanrıların tahtı Nemrut Dağı başta olmak üzere, kendine özgü tarihi, turistik ve
kültürel zenginlikleriyle ülkemizin çok daha aktif tanıtılması gereken kentlerinden biri
olan Adıyaman, özel projelerle insanların ilgisine açılacak etkinliklerle dünya
kamuoyunun gündemine taşınmalı, Türk basını da bu konuda üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirmelidir. TGF üyesi medya kuruluşlarının ve çatımız altındaki
meslektaşlarımızın bu noktada gereğini yerine getirecekleri açıktır.
MESLEK ODASI VE YASASI ŞART OLDU
Kendine ait bir yasası olan güçlü bir meslek odası yapılanmasının basında
gerçekleştirilememiş olması, gazeteciliğin giderek çok daha fazla, kuralı kaidesi
olmayan bir çalışma alanı olmasına yol açmaktadır. Bu nedenle evrensel gazetecilik
ilkelerini hayata geçirecek, yaptırım gücü de olan bir meslek odası kurulması her
açıdan zorunlu hale gelmiştir. Bu konu ayrıntılı biçimde tartışılabilmeli, bunun için
geniş çaplı bir basın çalıştayı düzenlenmelidir. Bu çalışmaya herhangi bir ayrım
yapmadan basın meslek kuruluşları temsilcilerinin katılmasına imkan sağlanmalıdır.
MEDYA ŞİDDETİ TEŞVİK ETMEMELİ
Basının özellikle haber yazımında kullandığı dil, aslında toplum düzeni açısındanbüyük önem taşımaktadır. Şiddeti kutsamayan, terörü ve her türlü saldırganlığı
özendirmeyen, insanları ötekileştirmeyen, dini, dili, ırkı ne olursa olsun tüm insanı
değerleri esas alan barış dili tercih edilmeli ve bu önemli etik kurala uyan gazeteciler
teşvik edilip desteklenmelidir.
HABER ALMA HAKKI KUTSALDIR
Basın Yasası ve RTÜK Yasası başta olmak üzere basın mesleğini ilgilendiren yasa
ve yönetmelikleri günün koşullarına uyarlamak şart olmuştur. Yapılacak değişiklikler,
kutsal olan halkın haber alma hakkını daha özgürlükçü bir ortamda sağlanmasına
yönelik olmalı, Anayasa’daki, “Basın hürdür sansür edilemez” hükmünün işlerliği
sağlanmalıdır. Bu arada medyanın istihdam kaynağı olması gereken iletişim
fakültelerinden her yıl mezun olan binlerce gencin iş sorununun giderilmesine yönelik
de somut adımlar atılmalıdır.
YEREL BASIN DESTEKLENMELİ
Çok zor şartlarda ve gerçekten ekonomik güçlükler içinde ayakta kalmaya çalışan
yerel yayın kuruluşları için acil destek paketi hazırlanmalıdır. Yerel medyanın, yaygın
medya reklam ve ilan gelirlerinden de yararlanabilmeleri için yeni yapılanmalara
gidilmeli, ortak bir dijital yayın platformu projesi geliştirilmelidir. Basın İlan
Kurumu’nun gazetelerde yayınlanan resmi ilan ve reklamlar için uyguladığı yüzde
15’lik komisyon oranı yüzde 10’a çekmeli, böylelikle yazılı basına önemli oranda bir
can suyu sağlanmalıdır. Yerel basının kullandığı gazete kağıdındaki KDV oranında
indirime gidilerek gider kalemi üzerindeki ekonomik yük hiç olmazsa bir nebze
azaltılmalıdır. Aksi halde yaygın basında Habertürk Gazetesi’nin kapatılmasıyla
devam eden sancılı gelişmeler, yerel basına da dalga dalga yayılacaktır.
İNTERNET MEDYASI ÇÖZÜM BEKLİYOR
İnternet medyası çalışanlarının, hukuki sorumluklar açısından basın mensuplarıyla
aynı yaptırımlara hedef olmalarına karşın, başta sarı basın kartı olmak üzere olmak
üzere mesleki ve sosyal haklardan yararlandırılmamaları haksız uygulamalara neden
olmaktadır. Bu nedenle, Basın İş Kanunu’nda mutlaka yeniden bir düzenleme
yapılmalı ve internet gazeteciliği konusunda faaliyet gösteren basın emekçileri de
yazılı, sözlü ve görüntülü medya alanında çalışanların haklarına kavuşturulmalıdır.
TELİF HAKLARI YENİDEN DÜZENLENMELİ
Radyo ve Televizyon Kuruluşları’nın müzik meslek birliklerine ödemekle yükümlü
oldukları telif hakları sorun olmaya devam ediyor. Yayın kuruluşlarının ödedikleri telif
bedeli RTÜK’ün aldığı aylık yüzde 1,5 bedelini veya yıllık frekans bedelini
geçmemelidir. Basın İlan Kurumu’nca yazılı basına sağlanan resmi ilan gelir hakkı ise
televizyon ve radyolara da tanınmalıdır. Radyo ve televizyonlarda, RTÜK talimatıyla
yayınlatılan kamu spotu görsellerinin karşılığında bir yayın bedeli ödenmelidir.
Televizyon ve radyolar üzerinde oluşturulan maddi manevi baskıları ortadan kaldırma
amaçlı RTÜK Kanunu’nda değişiklik yapmak elzem hale gelmiştir. Son tahlilde, yerel
kültür ve değerlerin korunup kollanmasına da hizmet eden yerel radyo ve televizyon
kuruluşlarına, Avrupa ülkelerindeki gibi devlet tarafından desteklenme çalışmaları
yapılmalıdır.