Bir şeyler oluyor bize galiba her gün daha da fazla kirleniyoruz; İnsana, insan olmak ve insan kalmak şuuru verilebilmeli ki,yaşanılabilir bir şehir mümkün olsun...
Anlaşılan modern geçinen insan ciddi bir varoluş sorunu yaşıyor...
Mesuliyetsiz,sorumsuz..
Düşünebiliyormusunuz, nüfusu 3 milyonu aşan bir şehirde,birileri ceplerine 3-5 kuruş indirmek için,insanlara,"at eti" yediriyor.Hadi satanlar sahtekar diyelim ya ucuz diye satın alarak insanlara servis yapanlar...
Söylenecek tek kelime,cezalar yetmiyor,Allah islah etsin...
Tarihin izlerini her noktasında taşıyan bu kentte,teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte insanlar hızlı adımlarla yaşamaya başladı.
Nasihatlerin mahiyeti değişti...
"Uyanık olmak" vasfının istikameti maskaralığa doğru gidiyor.İnsanları zehirleyenleri afişe etmenin,toplumdan dışlamanın,bu kente ciddi katkısı olacaktır.
Esasında zaman geçmeden gidişata etki eden faktörleri irdelemeli ki teşhis konulabilsin,tedavi gerçekleşebilsin.
Açık hava tımarhanesine hoş geldiniz!
Psikologlar,insanın kendisini değersiz hissetmesinden dolayı, ahlaksız davranışların arttığı kanısında.
Mesele şu: Çağdaş olmakla övünülüyor fakat tutum ve davranışlar "medeniyetten nasibini almamış" cinsten...
Neyi tedavi edebilir bu çağdaşlık söylemi?
Dozajı haddini aşmış bir bireyciliğin tutsağı haline gelen "ben nesli" insanı, kendisiyle birlikte, herkese kör bakıyor.
Umutsuzluk, mutsuzluk, yalnızlık, yabancılaşma hat safhada artık. Sarsıntının bilhassa kalıcı etkisine dikkat edilmeli. Yaranın anlık müdahale ile giderildiği zannedilse de, mikroptan arındırılamamış yaralar "sorun" teşkil edebilir!
Hattâ kim olduğunu dahi unutulabilir kişi...
Topluluklar da böyle.
Sarsıntı,direnci, direnişi kırar, çaresizleştirir, hâdiseler anlamlandırılamaz. Dolayısıyla yara derindir, işkenceye dönüşmüştür.Teslim alır, tutsaklaştırır...
Malûmun ilanıdır ki, insan denilen varlığın şahsiyetleşebilmesi gerekiyor.Şahsiyetini yaşayan insan, bir başkasının sağlığı ile oynayamaz,oynatmaz, oynamak isteyenlere de müsade etmez.
Özünü ve sözünü yitirmiş, varlık sebebini unutmuş sefalet numuneleri,PARA üzerine kurulu dünyada günleri devrede devrede yaşadığı için hayvandan farksızlaşmıştır artık.
Çözüm mü?
Nizamsızlıktan kaynaklanan vahşi vaziyeti, yeni bir cemiyet ahlakıyla saf dışı edilebilir pekâlâ.
Nitelikli bir düzen!
Orada insan,çoğalmış yasalara yahut yasaklara ihtiyaç duymadan, içindeki mahkemenin sesini dinlemekle vazifelendirilmiş durumda.
Ne yapalım,bizim de tasarladığımız hayalimizde bir Bursa var...
Çok görmesin fincancı katırları...