Okuyup yazanla okumayıp yazmayan arasındaki ayrılık, ölülerle diriler arasındaki ayrılık kadardır...Aristo...
• Aristo' nun bu sözü insanın düşünen bir varlık olarak mevcut olmasına vurgu yapar...insanın düşünebilmesi için mevcut aklını harekete sevk edecek okuma eylemi şarttır...okuyan ve yazan insan, düşünen, anlayan ve her şeyden önce gerçekten yaşadığının bilincinde olan insandır... Örneğin: Okumayan insanı gerçekten ölmüş bir insan olarak kabul edersek, diri yani yaşayan bir insan gelip o ölmüş insan (beden) üstünde istediği gibi tasarruf edebilir, kolunu başının altına koyabilir, ters döndürebilir, kesip biçebilir. Bu durumu kadavra örneğine de benzetebiliriz...Bu örnekten hareketle asıl konumuza bağlanacak olursak günümüzde de okumayıp yazmayan insanlar, yani yaşayan ölüler, okuyup yazan yani gerçekten yaşayanlar tarafından istedikleri gibi yönetilip, yöneltilip, kullanılabilirler...Başka bir örnekle de açıklayacak olursak, okuyup yazan kişiyi bir terzi varsayarsak, okuyup yazmayan kişi terzinin elinde şekil alan, kesilip biçilen, dikilen, cansız, ölü, ruhsuz bir giysiden ibaret olacaktır...bu durum sadece fiziksel yönetim ve tasarruf üzerine değil düşünsel ve zihinsel yönetim tasarrufuna da örnek teşkil eder...okumayan, yazmayan insan anlamaz, olayları çözemez, kendi fikri olmaz, yaşayamaz, başkalarının yaşattıklarını kendi yaşadıkları ya da yaşaması gerektikleri sanar, gaflet uykusunda mışıl mışıl uyur...okuyan ve yazan insan ise düşünür varolma gayesi olur, iz bırakmak ister, başka hayatlara dokunmak ister, ölse bile fikirleriyle yaşamak ister...işte okuyan ve yazanlar ölseler bile ölmezler, ölseler bile diridir onlar...aynı şuan sözünü tartışğımız Aristo' nun ölmediği gibi fikirleri ile bile olsa yaşadığı gibi, peki Aristo neden ölmedi ? O da okuyup yazanlardandı da ondan...