Hafta sonu, İnegöl Belediyesi’nin davetiyle Türkiye’nin en doğu ucuna, İran sınırına ulaşmak için zorlu bir yolculuk yaptık.
Bursa’dan Ankara’ya otobüsle başlayan uzun yürüyüşümüz, uçakla Ağrı, oradan araçlarla Doğubayazıt’a ulaştık.
Üç gün boyunca; HDP’nin yüzde 90’ın üzerinde oy aldığı, PKK’nın stratejik üslerinden biri olduğu söylenen bu önemli ilçeyi adım adım dolaştık.
Halkla söyleştik, sorunları dinledik, kamu yöneticileriyle yüzyıllardır biriken sorunların çözümünü konuştuk.
****
Bilindiği gibi Doğu ve Güneydoğu’da terörle, PKK ile irtibatlı belediye başkanlarının görevden alınması üzerine kamu yöneticileri, o kentin, ilçenin, beldenin vekil belediye başkanı olarak atandılar.
Batıdaki bir kısım belediye başkanı da “Koordinatör” olarak görevlendirildi.
Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali Siirt Eruh’a görevlendirilirken, İnegöl Belediye Başkanı Ali Nur Aktaş da Doğubayazıt’ın koordinatör başkanı oldu.
****
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en doğru, en gerçekçi projelerinden biridir “Koordinatör belediye başkanlığı” sistemi…
Yerel yönetim konusunda deneyimli, başarılı, olanakları olan belediye başkanlarına bir tür “doğu hizmeti” görevi verildi.
Bu anlamda İnegöl, verilen görevi başarıyla yerine getirdi, getirmeye de devam ediyor.
****
Orada aldığımız bilgiler bize gösteriyor ki, halkına hizmeti temel ilke edinmesi gereken HDP’li belediye ne yazık ki, kamudan gelen paraları çarçur ettiği gibi, ölçüsüz harcamalarla da Doğubayazıt Belediyesi’ni borç batağına sapladı.
Yollar çamur, çöpler toplanmamış, her yer toz topraktı.
Paraların bir kısmı PKK’nın kadrolarına gidiyordu.
****
İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017 Şubat ayında görevlendirildiklerinde halkın üç konuda yakındığını saptadıklarını söyledi:
“1- Sürüler halinde dolaşan köpekler… Ki, büyük tehlike saçıyorlardı. Veteriner bölümünde 11-12 kişi çalışıyor ama hiçbir şey yapmıyorlardı. ‘Neden’ diye sorduğumda, gerekli aletleri olmadığını söylediler. Ayrıca Şafi olduklarını, onun için köpeğe dokunamadıklarını söylediler. ‘O zaman burada ne işin var?’ diye sordum. Neyse o sorunu derhal çözdük. Hayvan barınağı yaptık.
2- Her yerde birikmiş çöpler vardı. Mevcut ihaleyi iptal ettik. Yeni temizlik ihalesi yaptık, çok daha ucuza ihaleyi verdik... 4 yılda 3 milyon 600 bin lira tasarruf sağladık.
3- Her yer toz içindeydi. 450 kilometre yolun sadece 8,5 kilometresi asfalttı. Doğubayazıt asfaltla tanıştı.”
VATANDAŞ GÖZÜYLE DURUM!
Doğubayazıt’ta yaşayan yurttaşlar genel olarak değişimden ve hizmetlerden memnun…
Fiziksel değişimi, sokaklardaki temizliği, caddelerdeki güzelleştirmeleri görüyorlar, bundan mutluluk duyuyorlar.
Ancak her yerde olduğu gibi işsizlik büyük sorun…
Ne bir fabrika var ne de ciddi bir yatırım!..
****
Geçimlerini ağırlıklı olarak İran’dan getirilen çay, sigara, içki ve benzer maddelerle sağlıyorlar.
Sınıra örülen duvarlar nedeniyle kaçakçılık yok denecek kadar azaldı.
Alınan bir kararla da İran sınırındaki Gürbulak kapısından ancak ayda 10 kez giriş çıkış yapılabiliyor.
O da sınırlı sayıda ürün getirmek koşuluyla…
Vatandaşlar sınır kapısının tamamen açılmasını, ticaretin serbest bırakılmasını istiyor.
Ya da yatırım yapılmasını talep ediyor.
Şimdilik bir çimento fabrikası dışında yatırım ufukta görünmüyor.
Şu saptamayı net olarak ortaya koyabilirim ki, işsizlik sorunu çözülmeden, devletin başarılı olması mümkün değil!..
DOĞUBAYAZIT’TA GÖRÜLMESİ GEREKEN DÖRT YER!
Birincisi, İshak Paşa Sarayı…
Osmanlı’nın uç beyi İshak Paşa’nın 1700’lü yılların sonunda yaptırdığı Saray, Topkapı Sarayı’nın bir küçük kopyası gibi… Ovaya kurulan yeni Doğubayazıt’ı tepeden gören kesme taşlardan örülü, mimari anlamda estetik harikası bir yapı…
İkincisi, Nuh’un Gemisi…
Doğubayazıt’tan İran sınırına ilerleyip, Ağrı Dağı’na sırtımızı verdikten sonra tepeye doğru tırmandık. Doğa öyle bir şekil oluşturmuş ki, sanki Nuh’un gemisi burada karaya oturmuş, ortası toprak dolmuş, çimenlerle gemi şekli ortaya çıkmış!.. Büyükçe bir ayak izine de benzeyen şu şekil görülmeye değer…
Üçüncüsü, Ağrı Dağı…
Efsanelere konu olmuş, zirvesi daima karlı, Cahit Kulebi’nin “Atımın yelesi bulut renginde” diye tanımladığı (Teşekkürler Hıdır Bayülgen) Ağrı Dağı, bir büyük coğrafyaya zenginlik katıyor. Nereden bakılsa güzel, nereden baksan güzel bir manzara hep size bakıyor!
Dördüncüsü, Meteor Çukuru…
İran sınırının sıfır noktasında 60 metre derinliğinde geniş bir oyuk var. Adı ‘Meteor Çukuru’ olmakla birlikte, bilimsel araştırmalar bunun bir obruk olduğunu ortaya çıkardı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orhan Deniz, “Türkiye-İran sınırı üzerinde Gürbulak sınır kapısı civarındaki çukur bazı çevreler tarafından ‘Meteor Çukuru’ olarak adlandırıldı. Yaptığımız araştırmalar sonrası buranın meteor çukuru olmadığı yönünde tespitler edindik. Göktaşlarının yeryüzüne çarpması sonrası oluşan krater çevresinde deformasyonlar oluşur.
Oysa Doğubayazıt’taki ‘Meteor Çukuru’ olarak adlandırılan yerde böyle bir özellik yok. Çukurun iç kısmındaki eğim 90 dereceye varan bir diklik oluşturmaktadır. Dünyadaki örneklerine baktığımızda hiçbir meteor çukurunda böylesine bir oluşumu göremiyoruz.
Bölgede zemine sızan sular kalkeri eriterek yer altında bir boşluk oluşturmaktadır. Oluşan boşluğun tavanının çökmesiyle düzgün dairesel karstik çukurlar meydana gelir. Buradaki çukurluk da karstik erime sonucu oluşmuş bir obruktur” dedi.
Dr. Deniz, bu obruktan İran-Türkiye sınırının tampon bölgesinde iki adet daha olduğunu da sözlerine ekledi.