Yeni dünya düzeninde gençlerin rolüNilüfer Belediyesi’nin “Gençliğimiz ve Geleceğimiz” başlığıyla düzenlediği web seminerinde,
salgından sonra yeni dünya düzeni ve bu yeni düzende gençlerin rolü değerlendirildi. Katılımcılar
gençlere, yeni dünya düzenine uyum sağlamaları için birden fazla alanda uzmanlık kazanmalarıönerisinde bulundular.Nilüfer Belediyesi, bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs pandemisi döneminde web
semineri (webinar) dizisi başlattı. “Gençliğimiz ve Geleceğimiz” başlığıyla gerçekleştirilen web
seminerlerinin ilkine, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, akademisyen, gazeteci-yazar Dr. Fatoş
Karahasan, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Uğur Batı ile gençlik politikaları çalışanı Hande Nur İpek
konuk oldu. Nilüfer Belediyesi’nin Facebook, YouTube ve Twitter’daki sosyal medya hesaplarından
canlı yayınlanan seminer, binlerce kişi tarafından izlendi. Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Emre
Karagöz’ün moderatörlüğünü yaptığı web seminerinde konuşmacılar, “Salgından sonra yeni dünya
düzeni ve bu yeni düzende gençler” konusunu ele aldı. Koronavirüs pandemisi sürecinde yaşanılan
sorunların konuşulduğu web seminerinde, çözüm önerileri de paylaşıldı.
Koronavirüs pandemisinin, yeni bir dünya düzenine doğru değişimi tetiklediğini belirten
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, süreçle birlikte toplumsal yaşantıların, alışkanlıkların,
önceliklerin ve hedeflerin değiştiğini ifade etti. Koronavirüs salgınının toplumlara, risk yönetimine
hazırlıklı olunmadığını da gösterdiğini vurgulayan Başkan Erdem, “İlk normalleşme sürecinden sonra
bizim de yapmamız gereken en önemli çalışmalardan birisi, risk yönetimi konusunda eğitim almak ve
vermek olacaktır. Bunu, gençlik üzerinden de sürdürmemiz gerekiyor. Mutlaka risk yönetim biçimini
toplumsal olarak oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Pandemi sürecinin alışkanlıkları da değiştirdiğini belirten Erdem, “Salgın sürecinde uzaktan
eğitim, evden çalışma, videokonferans uygulamaları gibi yenilikler hayatımıza girdi. İnsanları bir
araya getiren, sosyalleştiren kültürel etkinlikler bile dijital platformlara taşındı. Dijitalleşme daha da
yaygınlaşacak gibi görünüyor. Nilüfer Belediyesi olarak bizim çocuklar için açtığımız kodlama
atölyesinin ne kadar yerinde bir uygulama olduğunu bu süreçte bir kez daha anladık. Çocuklarımızı
önümüzdeki dijital çağın yeni aktörleri olarak yetiştirmek için bu alandaki eğitimleri artırarak gerekeni
yapacağız. Gençlerin bu alanda kendilerini eğitmeleri gerekiyor” dedi.
“Gençlere yeni iş alanları açılması gündeme gelecek”
Salgın sürecinin yol açtığı ekonomik olumsuzluklara da değinen Başkan Erdem, şöyle
konuştu; “İşten çıkarmalar yaşandı ve varolan işsizlik sorunu büyüdü. Zaten varolan ekonomik krizin
etkileri büyüdü. Öyle görünüyor ki salgın bittikten sonra da işsizlik artacak. Gençleri bekleyen en
büyük sorun bu. Bugün hayatımızda olan bazı meslekler gelecekte ortadan kalkabilir, çağın yarattığı
yeni meslekler doğabilir bunları görüp o yönde kendilerini hazırlamaları gerek. Örneğin Türkiye tarım
potansiyeli çok zengin bir ülke bu potansiyelin değerlendirilmesi gerektiğini, tarımsal üretimin ne
kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde herkes anladı. Biz bunu zaten öngördüğümüz için tarımsal
üretimi teşvik etmek amacıyla çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Kırsalda çiftçileri kooperatifimizle
yeniden üretime teşvik etmek için çabalıyoruz, yerli tohumu yaşatmak yaygınlaştırmak için
çabalıyoruz ve ayrıca kent merkezinde de halkımızı balkon tarımına teşvik ediyoruz. Gençlerin
kesinlikle bu alana yönelmesi gerek. Gelecek tarımda. Bu alanda yapılan yatırımların kesinlikle
getirisi yüksek olacak. Gençler mutlaka tarımsal üretim konusunda kendilerini yetiştirsinler ve bu
alanda üretime katılmanın yollarını arasınlar. “
İpek: Gençlerle birlikte çalışılmalı
Gençlik politikaları konusunda çalışan, Nilüfer Kent Konseyi Gençlik Meclisi eski Eş Başkanı
Hande Nur İpek de, bu süreçte gençlerin eğitim, ekonomi ve sosyal alanda yaşadığı hak kayıplarına ve
adaletsizliğe değindi. Pandemi döneminde gençlerin birçok belirsizlikle de mücadele ettiğinin altını
çizen İpek, gençlerin online örgütlenmelerinde seslerini duyuramadığını vurguladı. Gençlere
danışılmadan alınan kararların da belirsizliklere neden olduğunu ifade eden İpek, gençlerde gelecek
kaygısının arttığını vurguladı.İpek, gençler için kurgulanan alanlarda daha fazla gençlik çalışması yapan insanların
bulunması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Çünkü yetişkinler gençlerin ihtiyaçlarını önemsiz
görebiliyorlar. Yeni dünya düzenine geçtiğimizde gençlerin en temelde yine gençlerle iletişim
kurabileceği alanları kurgulamak çok mühim. Nilüfer Belediyesi nasıl ki Stratejik Planı’nı gençlerle
birlikte kurguladıysa aslında gençlere dair tüm alanları gençlerle kurgulamak gerekiyor. Ailelerin
gençleri geriye çekmek yerine hak arayışlarında mücadelelerinde onlara destek olmaları çok önemli.
Gençler üretmekten çekinmiyor. Onların üretmekle ilgili korkusu ve kaygısı yok. Sadece onlara bu
imkanlar verilmeli. Onlara danışılmadan onlar adına karar vererek bir şey yapıldığında sonuç hüsran
oluyor.”
Karahasan: Yetişkinler gençlere umut vermeli
Öğrencilerin umutsuzluk ve mutsuzluk kat sayılarının sürekli arttığına dikkat çeken Dr. Fatoş
Karahasan da, genç işsizlerin daha da artacağına dikkat çekti. Türkiye’de yetişkinlerin, gençlere
yönelik görevlerini yerine getirmediğini savunan Karahasan, “25 yaş üstündeki herkesin Türkiye’de şu
anda tek bir borcu vardır, o da gençlere bir hayat kurmak. Biz bu gençlerin geleceklerini, hayallerini
çaldık ülke olarak. Yetişkinler olarak bizim görevimiz her şeyden önce gençlere umut vermek. Bütün
uzmanlar karantinadan çıkıldığında ruhsal sağlık tsunamisi bekliyor. Bundan en çok gençler
etkilenecek. Şu anda dünyanın en şanssız ve mutsuz kitlesi, gençler ve yaşlılarımız. Biz bir an önce
gençler için çalışmalıyız. Herkes fedakârlı olmalı” diye konuştu.
Gençlere çalışma ve üretme çağrısında bulunan Dr. Fatoş Karahasan, “Her iş kutsaldır. Hangi
işi buluyorsanız onu yapın. Ben bu okulu okudum bunu beğenmem demeyin. İşe girin, bulunduğunuz
sistemi değiştirmeye çalışın. Biz olgunlaşmak zorundayız. Çok büyük bir sorun içinden geçiyoruz. En
az 2 sene geçecek. Korku filmlerinde gördüğümüz şeyler gerçekleşiyor maalesef. Bunların içinde
ayakta durmak için dayanıklılık ve olgunlaşmak lazım” ifadelerini kullandı.
Dr. Fatoş Karahasan, çözüm önerilerini de çeşitlilik, sürdürülebilirlik, yerelleşme ve kendine
yetme, iş birliği ve akıllı her şey başlıklarıyla paylaştı. Karahasan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çeşitlilik olmalı. Türkiye’de her ortamda orta yaş üzeri erkekler iktidarda. Yapmamız gereken şey
kadınların ve gençlerin işe girmesidir. Engellilerimiz var. Bunlar hayata girmelidir. Sürdürülebilirlik;
tabiatın olmadığında ne olduğunu gördük. Yerelleşme ve kendini yetme; Atatürk’ün kurduğu
cumhuriyetin sistemi buydu. En çorak yerlere fabrika kurmuş, Bursa gibi yerler tarım toprağı olarak
seçilmiş. Tarım utanç verici bir şey değildir. Tarıma ve üretime döneceğiz. İş birliği; ayrı ayrı yerde
herkesin kendi bildiğini okuması ülkeyi de aileyi de bireyleri de mahvediyor. Her şeye akıl gelmesi
lazım. Önce teknolojiyi öğreneceğiz. Hayat, ödevini yapmayan sorumluluk almayan şımarık olan
kibirli olan insanları affetmiyor. Tarih bunun örnekleriyle dolu.”
Prof. Dr. Batı: Sızlanmaya yer yok
Dünyanın koronavirüse karşı hazırlıksız yakalandığını belirten Prof. Dr. Uğur Batı da, başta
büyük ülkelerin zarar gördüğünü söyledi. Batı, “Türkiye bu sürece daha iyi adapte oldu gibi geliyor.
İnsanlar yağmacı bir anlayışa girmedi, sağlık sistemi açısından müthiş bir gayret gösterildi” dedi.
Türkiye’de eğitim sisteminin reform tartışmalarından çıkarılıp, formunun bulunması
gerektiğini vurgulayan Batı, “Gençlerin mutlaka analitik düşünmelerini sağlamamız, yeteneklerini
geliştirebilmemiz, özgüvenlerini ve risk alma becerilerini geliştirebilmemiz gerekiyor” şeklinde
konuştu. Temel problemlerden birinin umutsuzluk olduğunun altını çizen Prof. Dr. Uğur Batı,
“Umutsuz ve mutsuz bir çocuk öğrenemez” dedi.
Gençlere önerilerde de bulunan Prof. Dr. Uğur Batı, konuşmasını şöyle tamamladı: “Algılama
yeteneklerinizin had safhada yüksek olması lazım. Bir değil birden fazla işte uzmanlık alanı sağlamak
zorundasınız. Eskiden dikey uzmanlık dediğimiz şey çok önemliydi. Artık dikey uzmanlıkları bizim
yerimize pek çok farklı teknolojilerle hallediliyor. Sizin yatay uzmanlıklar geliştirmeniz lazım.
Bilginin, görgünün, analitik düşünmenin, sistemin, gelişmenin had safhada olduğu ve bunun geçer
akçe olduğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Gelecekte mutlaka hayal gücü iktidara gelecek ve sen hayal
gücünün bir parçası olursan, yarını bugünden algılama şansına sahip olursan bu hayatta ayakta
kalacaksın. Tek bildiğim şey sızlanmaya yer yok.”
salgından sonra yeni dünya düzeni ve bu yeni düzende gençlerin rolü değerlendirildi. Katılımcılar
gençlere, yeni dünya düzenine uyum sağlamaları için birden fazla alanda uzmanlık kazanmalarıönerisinde bulundular.Nilüfer Belediyesi, bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs pandemisi döneminde web
semineri (webinar) dizisi başlattı. “Gençliğimiz ve Geleceğimiz” başlığıyla gerçekleştirilen web
seminerlerinin ilkine, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, akademisyen, gazeteci-yazar Dr. Fatoş
Karahasan, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Uğur Batı ile gençlik politikaları çalışanı Hande Nur İpek
konuk oldu. Nilüfer Belediyesi’nin Facebook, YouTube ve Twitter’daki sosyal medya hesaplarından
canlı yayınlanan seminer, binlerce kişi tarafından izlendi. Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Emre
Karagöz’ün moderatörlüğünü yaptığı web seminerinde konuşmacılar, “Salgından sonra yeni dünya
düzeni ve bu yeni düzende gençler” konusunu ele aldı. Koronavirüs pandemisi sürecinde yaşanılan
sorunların konuşulduğu web seminerinde, çözüm önerileri de paylaşıldı.
Koronavirüs pandemisinin, yeni bir dünya düzenine doğru değişimi tetiklediğini belirten
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, süreçle birlikte toplumsal yaşantıların, alışkanlıkların,
önceliklerin ve hedeflerin değiştiğini ifade etti. Koronavirüs salgınının toplumlara, risk yönetimine
hazırlıklı olunmadığını da gösterdiğini vurgulayan Başkan Erdem, “İlk normalleşme sürecinden sonra
bizim de yapmamız gereken en önemli çalışmalardan birisi, risk yönetimi konusunda eğitim almak ve
vermek olacaktır. Bunu, gençlik üzerinden de sürdürmemiz gerekiyor. Mutlaka risk yönetim biçimini
toplumsal olarak oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Pandemi sürecinin alışkanlıkları da değiştirdiğini belirten Erdem, “Salgın sürecinde uzaktan
eğitim, evden çalışma, videokonferans uygulamaları gibi yenilikler hayatımıza girdi. İnsanları bir
araya getiren, sosyalleştiren kültürel etkinlikler bile dijital platformlara taşındı. Dijitalleşme daha da
yaygınlaşacak gibi görünüyor. Nilüfer Belediyesi olarak bizim çocuklar için açtığımız kodlama
atölyesinin ne kadar yerinde bir uygulama olduğunu bu süreçte bir kez daha anladık. Çocuklarımızı
önümüzdeki dijital çağın yeni aktörleri olarak yetiştirmek için bu alandaki eğitimleri artırarak gerekeni
yapacağız. Gençlerin bu alanda kendilerini eğitmeleri gerekiyor” dedi.
“Gençlere yeni iş alanları açılması gündeme gelecek”
Salgın sürecinin yol açtığı ekonomik olumsuzluklara da değinen Başkan Erdem, şöyle
konuştu; “İşten çıkarmalar yaşandı ve varolan işsizlik sorunu büyüdü. Zaten varolan ekonomik krizin
etkileri büyüdü. Öyle görünüyor ki salgın bittikten sonra da işsizlik artacak. Gençleri bekleyen en
büyük sorun bu. Bugün hayatımızda olan bazı meslekler gelecekte ortadan kalkabilir, çağın yarattığı
yeni meslekler doğabilir bunları görüp o yönde kendilerini hazırlamaları gerek. Örneğin Türkiye tarım
potansiyeli çok zengin bir ülke bu potansiyelin değerlendirilmesi gerektiğini, tarımsal üretimin ne
kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde herkes anladı. Biz bunu zaten öngördüğümüz için tarımsal
üretimi teşvik etmek amacıyla çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Kırsalda çiftçileri kooperatifimizle
yeniden üretime teşvik etmek için çabalıyoruz, yerli tohumu yaşatmak yaygınlaştırmak için
çabalıyoruz ve ayrıca kent merkezinde de halkımızı balkon tarımına teşvik ediyoruz. Gençlerin
kesinlikle bu alana yönelmesi gerek. Gelecek tarımda. Bu alanda yapılan yatırımların kesinlikle
getirisi yüksek olacak. Gençler mutlaka tarımsal üretim konusunda kendilerini yetiştirsinler ve bu
alanda üretime katılmanın yollarını arasınlar. “
İpek: Gençlerle birlikte çalışılmalı
Gençlik politikaları konusunda çalışan, Nilüfer Kent Konseyi Gençlik Meclisi eski Eş Başkanı
Hande Nur İpek de, bu süreçte gençlerin eğitim, ekonomi ve sosyal alanda yaşadığı hak kayıplarına ve
adaletsizliğe değindi. Pandemi döneminde gençlerin birçok belirsizlikle de mücadele ettiğinin altını
çizen İpek, gençlerin online örgütlenmelerinde seslerini duyuramadığını vurguladı. Gençlere
danışılmadan alınan kararların da belirsizliklere neden olduğunu ifade eden İpek, gençlerde gelecek
kaygısının arttığını vurguladı.İpek, gençler için kurgulanan alanlarda daha fazla gençlik çalışması yapan insanların
bulunması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Çünkü yetişkinler gençlerin ihtiyaçlarını önemsiz
görebiliyorlar. Yeni dünya düzenine geçtiğimizde gençlerin en temelde yine gençlerle iletişim
kurabileceği alanları kurgulamak çok mühim. Nilüfer Belediyesi nasıl ki Stratejik Planı’nı gençlerle
birlikte kurguladıysa aslında gençlere dair tüm alanları gençlerle kurgulamak gerekiyor. Ailelerin
gençleri geriye çekmek yerine hak arayışlarında mücadelelerinde onlara destek olmaları çok önemli.
Gençler üretmekten çekinmiyor. Onların üretmekle ilgili korkusu ve kaygısı yok. Sadece onlara bu
imkanlar verilmeli. Onlara danışılmadan onlar adına karar vererek bir şey yapıldığında sonuç hüsran
oluyor.”
Karahasan: Yetişkinler gençlere umut vermeli
Öğrencilerin umutsuzluk ve mutsuzluk kat sayılarının sürekli arttığına dikkat çeken Dr. Fatoş
Karahasan da, genç işsizlerin daha da artacağına dikkat çekti. Türkiye’de yetişkinlerin, gençlere
yönelik görevlerini yerine getirmediğini savunan Karahasan, “25 yaş üstündeki herkesin Türkiye’de şu
anda tek bir borcu vardır, o da gençlere bir hayat kurmak. Biz bu gençlerin geleceklerini, hayallerini
çaldık ülke olarak. Yetişkinler olarak bizim görevimiz her şeyden önce gençlere umut vermek. Bütün
uzmanlar karantinadan çıkıldığında ruhsal sağlık tsunamisi bekliyor. Bundan en çok gençler
etkilenecek. Şu anda dünyanın en şanssız ve mutsuz kitlesi, gençler ve yaşlılarımız. Biz bir an önce
gençler için çalışmalıyız. Herkes fedakârlı olmalı” diye konuştu.
Gençlere çalışma ve üretme çağrısında bulunan Dr. Fatoş Karahasan, “Her iş kutsaldır. Hangi
işi buluyorsanız onu yapın. Ben bu okulu okudum bunu beğenmem demeyin. İşe girin, bulunduğunuz
sistemi değiştirmeye çalışın. Biz olgunlaşmak zorundayız. Çok büyük bir sorun içinden geçiyoruz. En
az 2 sene geçecek. Korku filmlerinde gördüğümüz şeyler gerçekleşiyor maalesef. Bunların içinde
ayakta durmak için dayanıklılık ve olgunlaşmak lazım” ifadelerini kullandı.
Dr. Fatoş Karahasan, çözüm önerilerini de çeşitlilik, sürdürülebilirlik, yerelleşme ve kendine
yetme, iş birliği ve akıllı her şey başlıklarıyla paylaştı. Karahasan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çeşitlilik olmalı. Türkiye’de her ortamda orta yaş üzeri erkekler iktidarda. Yapmamız gereken şey
kadınların ve gençlerin işe girmesidir. Engellilerimiz var. Bunlar hayata girmelidir. Sürdürülebilirlik;
tabiatın olmadığında ne olduğunu gördük. Yerelleşme ve kendini yetme; Atatürk’ün kurduğu
cumhuriyetin sistemi buydu. En çorak yerlere fabrika kurmuş, Bursa gibi yerler tarım toprağı olarak
seçilmiş. Tarım utanç verici bir şey değildir. Tarıma ve üretime döneceğiz. İş birliği; ayrı ayrı yerde
herkesin kendi bildiğini okuması ülkeyi de aileyi de bireyleri de mahvediyor. Her şeye akıl gelmesi
lazım. Önce teknolojiyi öğreneceğiz. Hayat, ödevini yapmayan sorumluluk almayan şımarık olan
kibirli olan insanları affetmiyor. Tarih bunun örnekleriyle dolu.”
Prof. Dr. Batı: Sızlanmaya yer yok
Dünyanın koronavirüse karşı hazırlıksız yakalandığını belirten Prof. Dr. Uğur Batı da, başta
büyük ülkelerin zarar gördüğünü söyledi. Batı, “Türkiye bu sürece daha iyi adapte oldu gibi geliyor.
İnsanlar yağmacı bir anlayışa girmedi, sağlık sistemi açısından müthiş bir gayret gösterildi” dedi.
Türkiye’de eğitim sisteminin reform tartışmalarından çıkarılıp, formunun bulunması
gerektiğini vurgulayan Batı, “Gençlerin mutlaka analitik düşünmelerini sağlamamız, yeteneklerini
geliştirebilmemiz, özgüvenlerini ve risk alma becerilerini geliştirebilmemiz gerekiyor” şeklinde
konuştu. Temel problemlerden birinin umutsuzluk olduğunun altını çizen Prof. Dr. Uğur Batı,
“Umutsuz ve mutsuz bir çocuk öğrenemez” dedi.
Gençlere önerilerde de bulunan Prof. Dr. Uğur Batı, konuşmasını şöyle tamamladı: “Algılama
yeteneklerinizin had safhada yüksek olması lazım. Bir değil birden fazla işte uzmanlık alanı sağlamak
zorundasınız. Eskiden dikey uzmanlık dediğimiz şey çok önemliydi. Artık dikey uzmanlıkları bizim
yerimize pek çok farklı teknolojilerle hallediliyor. Sizin yatay uzmanlıklar geliştirmeniz lazım.
Bilginin, görgünün, analitik düşünmenin, sistemin, gelişmenin had safhada olduğu ve bunun geçer
akçe olduğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Gelecekte mutlaka hayal gücü iktidara gelecek ve sen hayal
gücünün bir parçası olursan, yarını bugünden algılama şansına sahip olursan bu hayatta ayakta
kalacaksın. Tek bildiğim şey sızlanmaya yer yok.”