Bursa Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri olmuştur
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey konuşmasının devamında: “Bursa’mız tarih boyunca hem coğrafi konumu hem de kültürel çeşitliliğiyle farklı medeniyetlerin buluştuğu, inançların harmanlandığı Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri olmuştur. Pagan inancı, Hristiyanlığın ilk dönemleri ve İslamiyet’in yansımalarına kentimizin her köşesinde rastlayabiliyor, adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Antik dönemlere kadar uzanan Bursa’mızda, arkeolojik kaynaklara göre buluntular, 8 bin 500 yıl öncesine tarihlenmektedir. Orhangazi-Ilıpınar Höyüğü, Nilüfer-Aktopraklık Höyüğü gibi erken tunç çağı’na ait kalıntılara rastlarken bithynia (bitinya) krallığına ait izlerin yanı sıra milattan önce 5. ve 3. yüzyıllarda kurulan kentlerin kalıntılarını iznik’te ve gölyazı apollonia’da (apolonya’da) görebiliyoruz.
Şehrimize daha fazla turist çekmek için gerekli çalışmalara başladık
Roma İmparatorluğu’nun bu toprakları ele geçirmesiyle de Bursa, Roma Kültürü ve inanç sistemi ile tanışmıştır. Bu döneme ait pagan tapınaklarını ve hristiyanlığın ilk izlerini bulabiliyoruz. Özellikle Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte kiliselerin yükseldiği bir merkez haline gelen Bursa, hristiyanlık tarihini değiştiren 1. İznik Konsili’ne ev sahipliği yapmıştır. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak geçtiğimiz hafta iznik’te su altı bazilikası, antik roma tiyatrosu, çini fırınları kazılarının dönem sonu değerlendirmesini yaptık ve ilçemize daha fazla turist çekebilmek adına yapacağımız çalışmaları ele aldık.
Bursa maneviyatı temsil eden önemli merkezlerden biridir
Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa, islam medeniyetinin temellerinin atıldığı bir kent olarak öne çıkar. Bu anlamda erken dönem islam mimarisinin en güzel örneklerini yaşarken aynı zamanda bir tasavvuf merkezi haline de gelen Bursa’mızda kurulan külliyeler, Osmanlı mimarisi’nin ve islamî ilimlerin geliştiği merkezler olarak önem kazanır. Orhangazi döneminde yapılan Ulucami, Osmanlı islam mimarisinin şaheserlerinden biridir. Çok kubbeli yapısıyla dikkat çeken Ulucami, Bursa’nın islam tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun simgesi haline gelmiştir. Bursa’nın bir diğer önemli inanç merkezi yeşil türbe ve yeşil cami ise, Osmanlı sanatının ve inanç dünyasının doruk noktalarından biridir. Yeşil türbe’nin zarif çinileri ve ince detayları, islam sanatının Bursa’daki izlerini ölümsüzleştiren bir başyapıttır. Tasavvufun Bursa’daki etkisi de inanç tarihi açısından önemlidir. Hacı Bayram Veli, Emir Sultan gibi büyük sufilerin izleri bu kentte yaşamıştır. Emir sultan camii ve türbesi, Bursa’nın maneviyatını temsil eden önemli merkezlerden biridir. Tasavvuf, Osmanlı Döneminde Bursa’da yalnızca bir dini akım değil, aynı zamanda toplumsal yaşamı şekillendiren bir unsur olmuştur. Osmanlı halkının inanç dünyası üzerinde derin bir etkiye sahip olan sufiler, kenti bir maneviyat merkezi haline getirmiştir. Bursa’nın Osmanlı döneminde farklı inançların bir arada barış içinde yaşadığı bir yer olduğunu da biliyoruz.
Bursa medeniyet mozağidir
Bursa’mızda müslümanların yanı sıra hristiyanlar ve museviler de yaşamış, kendi ibadet yerlerini inşa etmişlerdir. Bu durum, Bursa’yı yalnızca islam dünyasında değil, farklı inanç grupları için de önemli bir merkez haline getirmiştir. İnançların hoşgörü içinde var olduğu bu kent, bugün hala geçmişin izlerini yaşatmakta ve geleceğe taşımaktadır. Bursa, bir medeniyetler mozaği olarak, Anadolu’nun kalbinde inanç ve medeniyet tarihinin eşsiz bir örneğidir. Bursa’mızdaki inanç ve medeniyet tarihinin somut örneklerini bir arada tanıtarak, tarih ve inanç turizmi açısından çok daha geniş bir kitleye hitap edebiliriz. Kültürel ve tarihi zenginliğimizden yola çıkarak kentimizdeki turizm çeşitliliğini genişletebilecek büyük bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyele rağmen henüz turizmde maalesef hak ettiğimiz konumda değiliz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak tarihi kültürel mirasımıza sahip çıkarak, onu iyi tanıtarak turizm gelirlerinden çok daha yüksek bir pay elde edebiliriz. Bir turizm paneli ve 9 oturumdan oluşan, dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen 41 akademisyen ve uzmanın katkı sunacağı sempozyum sonucunda bilimsel verilerin ışığında yeni rotalar ve yeni hikâyelerle besleyeceğimiz turizm değerlerimizi şehrimizin geneline yayarak hem turizm hikayelerimizi akademik bir temele dayandıracağımıza hem de hikayelerimizde bir dil birliği sağlayacağımıza inanıyoruz. Bu kapsam da bizler, bir yandan akademisyenlerimizi dinliyor ve tarihi mirasımıza sahip çıkıyor diğer yandan turizm kapasitemizi artıracak projeleri hayata geçiriyoruz. Dünyada geçerli küresel sürdürülebilir turizm konseyi prensipleri çerçevesinde projelendirdiğimiz sürdürülebilir turizm koordinasyon merkezi’ni 2025 yılında hizmete alıyoruz. Ulusal ve yerel ekonomimizin gelişmesi, toplumsal refah düzeyimizin yükselmesine olumlu katkıda bulunacak turizmle ilgili iş birliklerine hazır olduğumuzu da ifade etmek isterim.” ifadelerini kullandı.