Bursa Afet İl Koordinasyon Başkanı Mehmet Buldan: “Bugün, iki yıl önce yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde ve diğer afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anmak için anlamlı bir gün. Ülkemize ve hayatını kaybedenlerin ailelerine sabır diliyorum. Bu anlamlı günde, büyükşehir belediyemizin merkezi afet koordinasyon merkezi TÜRKİA'nın, AFAD koordinasyonunda yürütülecek afet ve acil durumlardaki koordinasyona büyük katkı sağlayacağı aşikardır. Buradaki bilgi ve veri akışının sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, şehrimizdeki olası afet ve acil durumlarda afet yönetim merkezi ile valiliğimizin afet yönetim merkeziyle birlikte ciddi katkılar sunacağını göstermektedir. Böyle bir merkezin oluşturulması ve yeni teknolojilerle donatılması, belediyemizdeki bilgi akışının derlenip toparlanması açısından büyük yarar sağlayacaktır. Bu nedenle, özellikle Mustafa Bozbey başkanımıza bu merkezi şehrimize kazandırdığı için teşekkür ediyorum. Hepimiz bu şehir için çalışıyoruz ve dirençli bir şehir olması için mücadele ediyoruz. Çünkü bu şehir, her sektörüyle dirençli olmak zorunda; afet ve acil durumlara hazır olmalıdır. Risk azaltma planı kapsamında gerçekleştirilen eylemler, şehrimizi dirençli hale getirecektir. Bugün, Sayın Genel Sekreterimizin katılımıyla, Vali Yardımcısı'nın başkanlığındaki bir toplantıda bu eylemler değerlendirilecektir. Aynı zamanda, Maraş Anna etkinlikleri kapsamında da AFAD olarak hem meydanda hem de Ulu Cami'de etkinliklerimiz olacaktır. Sizleri bu etkinliklere davet ediyoruz; katılmanızı arzu ediyoruz. Türkiye Afet Müdahale Planı, bir sistemdir ve bu sistemin ana parçalarından biri de afet üretim merkezleridir. Bu bilinçle ve düşünceyle hareket edilmesi gerçekten takdire şayandır. Tekrar hayırlı uğurlu olsun.” dedi.
Gemliğin pilot bölge olmasını istiyoruz
Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren: “Bilime daha yakın, bilimin verileriyle hareket edilen bir dönemin başlangıcı olarak görüyorum. Bu çok kıymetli bir durum. Gemlik'te yaşayan biri olarak, bir Gemlikli olarak bunu söylüyorum. Çünkü orada yaşıyorum ve orada ölmeyi düşünüyorum. On dokuz Temmuz depremi ve on dokuz Ağustos depremi olduğu zaman, ertesi gün derdi ki: "Gemlik'te de otuz yıla yakın bir süre içerisinde bugün de olur, otuz yıl sonra da olur; mutlaka büyük bir deprem yaşanıyor." Fakat geldiğimiz noktada hep bir kadercilik oynanmış. Bir önceki dönemde çok kıymetli bir çalışma var. Biz o çalışmayı sürdürüyoruz. Elbette. Gemlik'in zemini, üç yüz yirmi hektarlık o çanak dediğimiz zeminin gerçekten alüvyon zemin. Bursa Teknik Üniversitesi'nde altı şiddetinde bir deprem simülasyonu ile çok net gördük ki, binanız ne kadar sağlam olursa olsun, yeterli teknikler uygulanmadığı sürece, zemin iyileştirmeleri doğru teknikle yapılmadığı takdirde, mutlaka binalar yıkılmakta ve yan yatmakta. Bunu deprem bölgesinde de gördük. Bugün altı Şubat depreminin yıl dönümü. O depremde dokuz yakınımızı kaybettik. Acıları hakikaten yaşayanlar biliyor bunu. Yaşayanlar hissediyor. Dolayısıyla bu, bazen bir cenazeye gitmek gibi oluyor. Gidiyorsunuz, yaşam aslında çok hoş. Birbirinizle iyi geçinelim diyorsunuz. Cenaze namazı bittikten sonra yine herkes aynı karmaşa içinde. Türkiye'de bundan önceki yaşanan modellerde hep böyle oldu. Hep bir şekilde kadere bağladık. İşte bugün körfezde bir sorun var. Sayın başkanım, Mudanya'dan başlayarak gelinceye kadar dolaştılar. Bu bir kader midir? Mümkün değil. Siz o kirletirseniz, günün sonunda oksijeni yok edersiniz denizin dibinde ve böyle bir sonuca katlanırsınız. Biz sonuca katlanacak şeyler istemiyoruz artık. Daha bilimin ışığında, afet merkezi istiyoruz. Sayın Müdürümüz söyledi; geçen hafta gemliği ziyaret ettiler. Mutlaka pilot bölge olmasını istiyoruz biz. Her anlamda buradan değer kaldırıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımızla da konuştuk. Zemin etütleri tamamlanmış.
48 bin kişi ölür
Gemlik, yorgun bir şehir. Deprem simülasyonu yapıldığında yapay zeka ile maalesef, maalesef diyorum; bazı beş mahallemiz var. Yüzde altmış sekiz yapı kullanımı yok. Ve binalar, betonarme değil, yığılma şeklinde yapılmış. Toplam Gemlik'te yapay zeka diyor ki, "Kırk sekiz bin kişi ölür kardeşim." Yani herkesin sadece Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımıza değil, tüm yetkililere mutlaka geliyor. Acilen yardım yapılması ve mutlaka önceliklendirilerek kentin dönüştürülmesi gerekiyor. Kent, emsal oranı düşürülerek, kerte başkanımızın da düşüncesi ve görüşü o anlamda bize tavsiyesi de bir uydu kent. Gemlik'in üstünde bir uydu kent; neden olmasın? Gemlik büyüyor çünkü Türkiye'nin göz bebeği. Sanayisi büyük. Yarın evet, hala var ama on yıl sonra biz harayı konuşmayacağız. Bugün projelerde belki İzmit'ten Gemlik'e bağlanacak bir demir yolu ile tamamen bir ticaret merkezi olacak. Dolayısıyla Gemlik'in bu anlamda düşünmek, daha realist bir bakış açısıyla biz Gemlik'i ileriki on senede, yirmi senede hatta elli, yüz senede gelebileceğini şimdiden bir nüfus planlamasıyla ve yapı gemiyi hazır hale getirmeliyiz. Bu anlamda açılan bu afet koordinasyon merkezi gerçekten çok kıymetli. O yüzden Gemlik'ten kalktık ve bunu görmek, alkışlamak ve bununla ilgili haykırmak için buraya geldik. Başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere, tüm ilgili yetkililere ve AFAD Bursa Bölge Müdürümüze çok teşekkür ederek hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey: “6 Şubat 2023 yılında 11 şehrimizin karanlığa gömüldüğü, çığlıkların bir anda etrafı sardığı, gökyüzünü kapladığı bir süreçte, yaklaşık altmış bin civarında insanımızı kaybettik; bu sayı daha da fazla olabilir. Halen kayıplarımızı arıyoruz. Bu olayların yaşandığı sürecin ikinci yılında, kaybettiklerimizi rahmetle anıyorum. Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Daha önceki afetlerde, deprem veya sel gibi olaylarda kaybettiğimiz yurttaşlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. 99 depreminde bir yönetici olarak, kent yöneticisi olarak bu süreci yaşayanlardan biriyim. O bölgeye gidip destek oldum, yardım yaptık, oralarda bulunduk. Ancak 99 depreminden ders çıkaramadığımızı düşünüyorum. Aradan bunca süre geçmesine rağmen, iki yıl önce yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremi karşısında yine şaşkınlığımızı ortaya koyduk. Hazırlıklı olmak aslında zorunluydu. Olaylar bize birçok ders sunmuştu; ihtiyaçlardan, nasıl hareket edileceğine kadar pek çok şey öğretilmişti. 99 depremi, önemli dersler çıkarmamız için bir fırsat sağlamıştı. Ancak ne yazık ki, unuttuk. Unutma gün sayımız yirmi dokuz oluyor; yirmi dokuz gün sonra her şeyi unutuyoruz ve normal bir yaşama geçiyoruz. Başımıza bir felaket geldiğinde ise "Nerede kalmıştık?" diyoruz.
Bizler bu coğrafyada yüzyıllardır deprem ve sel felaketleri yaşayan insanlarız. Belki de en tecrübeli olanlarıyız. Gereken çözümleri bulmak da bizim sorumluluğumuz. Yapı stoğundan, derelerin veya barajların yapımına kadar birçok alanda deneyim sahibi olmamız gerekiyordu. Çünkü coğrafya kader değil; coğrafyamız bize birçok şey öğretmiştir. Bursa, 1855 depremini yaşadı. Ardından 70'li yıllarda Kütahya merkezli depremlerle karşılaştık. Çocukken, arabada yattığımızı biliyorum. Eve giremedik, köy evleri ahşaptan yapıldığı için oldukça etkilenmiştik. Ama birçok deprem ve sel felaketi daha yaşadık. Hala öğrenemedik. Ancak yıllar içinde sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle büyük değişimler görüyoruz. AFAD ve diğer belediyelerimiz bu konuda önemli çalışmalar yapıyor. AFAD il müdürümüz ve tüm AFAD çalışanlarına teşekkür ediyorum. Belediyelerimiz de kendi bünyelerinde oluşturdukları yapılarla önemli hizmetler sunmaya başladılar.Ancak geç kaldık. Kaybettiğimiz o güzel çocukları ve kadınları düşündüğümüzde, çok geç kaldık. Bundan sonra çok daha dinamik olmak zorundayız. Bu nedenle, gerekli yapıları oluşturmamız gerekiyor.
Bugün, tüm belediyelerimizde artı gönüllü kuruluşlarla bir araya gelerek, devlet, üretim ve kurumların temsilcileriyle birlikte bu hilafet planında zaman zaman boşlukları doldurmak ve hazırlıklı olmak gibi dinamik bir sorumluluğumuz var. Coğrafyamız gerçekten afetlere yatkın bir yapıya sahip. Örneğin, Bursa'da birçok fay hattı bulunmaktadır. Afet denilince akla genellikle deprem gelse de, yangın ve sel gibi diğer afetleri de unutmamalıyız. Bu nedenle, bu durumları da dikkate alarak hazırlıklı olmamız gerekiyor. Son günlerde Vakıf Mahallesi'nde yaşanan yangın, bu konunun önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Yangının nedeni, o bölgede bulunan bir elektrik aksamındaki arıza veya başka bir etken olabilir. Ancak, kent yöneticilerinin kaçak yapıya müsaade etmesi, bu tür felaketlerin oluşmasına zemin hazırlıyor. Her müsaade ettiğimiz durumda, orada oluşacak bir felaketin sorumluluğu kent yöneticilerine aittir. Bu toplum, yeterince acı yaşadı ve daha fazlasını yaşamaması için hazırlıklı olmamız gerekiyor. Çocuklarımıza yaşanabilir kentler aktarmak, sağlıklı ve güvenli ortamlarda, afetlerin olmadığı binalarda yaşamalarını sağlamak zorundayız. Bu, hem denetim mekanizmalarıyla hem de yasalara uyulmasıyla mümkün olacaktır. Her bir vatandaşımız, yasalara uymakla kendini mükellef hissetmelidir. Bursa, yaklaşık 3.7 milyon insanın yaşadığı büyük bir kenttir. Afetlere karşı hazırlıklarımızı sürdürmek ve yeni teknolojileri kullanarak can kaybının yaşanmamasını sağlamak için ortak çalışmalar yapmalıyız. AFAD ile gerçekleştireceğimiz iş birlikleri, bu alanlarda bilgi aktarımını ve değerlendirmeyi sağlayacaktır. İlk müdahalelerin bu şekilde yapılması, can kaybının önüne geçecektir. Bugün burada AFAD merkezini açıyoruz, ancak önümüzdeki süreçte daha nitelikli bir yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanarak, çevremizi ve hava kalitesini de kontrol edebileceğimiz bir sistem geliştireceğiz. Çünkü soluduğumuz her hava, sağlığımızı doğrudan etkiliyor. Bursa'nın çevre ve hava ile ilgili de bir afet durumu söz konusudur. İnegöl'de ki insanlarımızın maske takması gerektiğini belirtmekte fayda var.
Nilüfer Çayı'na attığımız o atıklarla ya da Marmara Bölgesi'ndeki tüm endüstriyel atıkları düşündüğümüzde, yaklaşık otuz milyon insanın ve iş dünyasının etkisi ortaya çıkıyor. İşte sonuç: afet. Müsilaj afeti. Bunların da iyi düşünülmesi gerekiyor. Artık ülke olarak bu konuları aşmamız lazım. Yasalara uymayanlar konusunda hemen yanı başımızda arkadaşlar var. Bulgaristan'da bile artık bu tür şeyleri yapamazlar; insanlar uzun zamandır yapamıyorlar. Peki, biz niye müsaade ediyoruz? Niye izin veriyoruz? Bile bile insanlarımızın sağlığı ile oynayan işletmelere kapatamıyoruz, kapatmıyoruz. "İçinde şu kadar kişi çalışıyor" deniliyor. Olabilir, ama siz o bölge insanını zehirliyorsunuz. Bölge insanının sağlığıyla oynuyorsunuz. O, size hak değil ki; o kadar işçiyi çalıştırarak insanları zehirlemek. Bu konuda hassasiyetimiz devam edecek. Herkesin bilmesi lazım. Evet, tabii ki bundan böyle değerli arkadaşlar, basınımızın değerli temsilcileri, kentimizi etkileyecek her türlü afet durumunda mutlaka afet koordinasyon merkezimizle birlikte AFAD'la ortak çalışarak bu süreci yöneteceğiz. Sayın valimizin koordinasyonunda, inanıyorum ki AFAD da birçok konuyu geliştiriyor. Biz de geliştireceğiz, beraber hareket edeceğiz. Onların fikirlerini alacağız, bizim fikirlerimizi de onlar alacaklar. Böylece kentte bir afet olduğunda birlikte bir güç olarak en kısa sürede müdahale edip dinamik hareket edebileceğiz.
Bugün burada açacağımız AKOM binası, bundan sonra sürekli olarak bu kentte her şeyi izleyebilecek bir yapıda olacak. Şu günlerde sosyal medyadan takip ettiğiniz Ege Denizi'ndeki depremlerle ilgili bilim insanlarının yorumları var. Bir grup bilim insanı, bir lav patlamasından söz ediyor; ancak bunun etkisiyle doğacak bir depremden bahsediyorlar. Ege Denizi'nden oluşacak depremin, kıyı şeridinden büyük bir şekilde etkileneceği belirtiliyor. Böylesi bir depremde, olası bir afete müdahale etmek için hazırlık yapmak zorundayız. Bursa'yı tek başına düşünemeyiz; çünkü sorunu tam olarak çözemeyiz. Bursa'da oluşacak bir depremde, diğer şehirlerden gelecek desteklerle ortak bir şekilde hareket etmeliyiz." ifadelerini kullandı.