Cemil Arslan konuşmasının devamında: “1975 yılında yayınlanan Marmara Belediyeler Birliği'nin dergisinin ilk dört sayısından dört makale ile ilgili bilgi vereceğim; yalnızca bugünkü toplantının verimli olması adına. Derginin ikinci sayısında, Mayıs 1975'te yayınlanan ana makalenin başlığı "Marmara Ölmeden Önce"dir. 1970'li yıllarda bu bölgedeki belediye başkanları, Marmara Denizi'nin her an ölebileceğini görerek, üzerindeki yükün hafifletilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. O günkü makalede, Marmara Bölgesi'nin artık Yunanistan'ın bir buçuk katı nüfusunu taşıdığı ifade edilmiştir. Bugün ise Marmara Bölgesi, Yunanistan'ın en az iki buçuk kat nüfusunu barındırmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir meseleyle karşı karşıyayız. Derginin üçüncü sayısında, hepimizin bildiği değerli Turgut Cansever, İstanbul'un sanayileşme problemi üzerine yazdığı makalede, İstanbul'un bir süre sonra sanayisini ihraç etmek zorunda kalacağını belirtmektedir. Tekirdağ, İzmir ve Bursa'nın birlikte değerlendirilmediği sürece, bu bölgenin sanayi politikasına yük oluşturacağı vurgulanmaktadır. Ne yazık ki bu durum gerçekleşmemiştir.
Dördüncü sayıda, Marmara Belediyeler Birliği Genel Kurulu'nda başkanlar, bu bölgede deniz ve çevre zabıtası kurulmasının zorunlu olduğunu, bunun için bakanlığa başvurulması gerektiğini ifade etmişlerdir. Ancak, bu talep bakanlık kurulu tarafından reddedilmiştir. Beşinci sayıda ise, Marmara Denizi ile yetinmeyen bu bölgenin belediye başkanları, derginin ana başlığı olan "Ölü Deniz Akdeniz" konusunda Türkiye, Kuzey Afrika, Yunanistan ve İspanya'nın Akdeniz üzerindeki yüklerinin uzun vadede insanlık tarihi için oluşturacağı tehlikeleri hesaplamışlardır. Bu tür tarih çalışmaları, kurumların varlık sebeplerini hatırlamaları ve nereden nereye geldikleri konusunda samimi bir hesaplaşma içine girmeleri açısından çok değerlidir. İnsan olduğumuz için, zorunlu olarak sınırlı varlıklarız. Hepimiz iyi niyetli olsak da, bazı eksiklikler ve hatalar yapmamız kaçınılmazdır. Bu eksikliklerle ve yanlışlarla yüzleşmek, gurur yapmadan önemli bir konudur. Umarım bunu geliştirerek devam ettirebiliriz.
Umut verici gelişmeler var. Örneğin, 2021 yılında aramızda bilim ve teknik kurulu üyeleri, çevre ve şehircilik bakanlığı, bu bölgedeki belediye başkanları ve valiler bir araya gelerek imzaladıkları Marmara Denizi eylem planı hakkında, bugün kapalı toplantıda değerli genel müdürlerimiz ve başkanlarımız, bu kararın neresinde olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini değerlendirecekler. Hepimizin kabul ettiği bir gerçek var: Bu iş, sadece belediyelerin üzerine yüklenemeyecek kadar önemli. Aynı zamanda belediyelerin kaçamayacağı kadar da önemli bir meseledir. Merkezi yönetim, belediyeler, su ve kanalizasyon idareleri, sanayi kuruluşları, özel sektör, tarımla ilgilenenler ve balıkçılar; herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi gereken bir konudur. Bunun için bir araya toplanmış bulunuyoruz.” dedi.
Kaybettiğimiz değer hepimizin değeri
Düzenlenen etkinlikte açılış konuşmasını gerçekleştiren Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey: “Marmara Denizinde ki sorun hepimizin sorunudur. Bugün ki Marmara ve Marmara denizi artık bu kirliliği ve sorunları kaldıramaz hale geliyor. Bütün yetkililerin yerel ve genel olarak acil olarak önlem almaya bekliyoruz. Bu konuda hepimizin sorumluluğu var. Bu yıl toplantılarda alacağımız kararlar hepimizin sorumluluğu. Kaybettiğimiz değer hepimizin değeri. Marmara denizi bize ben ölüyorum diyor. Biz bazı şeyleri hala aşamıyoruz. Genel ve yerel idareler birlikte kol kola girerek bu sorunları birlikte dayanışma ile aşmalıdır. Bu tarihi bir sorundur. Bizler buraya marmara denizinin geleceğini konuşmak için biraraya geldik. 50. Yılımızda logomuz mavi ve yeşil. Biz Marmarayı böyle istiyoruz. Mavisiyle yeşiliyle istiyoruz. Marmara denizi ile test ettiğimiz sorunlara karşı el birliği ile hep birlikte çözümler üreteceğiz.” dedi.
Marmara Denizi bizim yaşam kaynağımız
Başkan Mustafa Bozbey konuşmasının devamında: “Kirliğe karşı mücadelede bilim ve iş birliğinden yararlanarak somut adımlar atacak ve süreci kararlılıkla takip edeceğiz. Marmara Denizi için yerel yönetimler, merkezi idare, sanayi kuruluşları, akademik dünya ve sivil toplum kuruluşları olarak hep birlikte hareket etmek zorundayız. Marmara Denizi, bizim yaşam kaynağımızdır. Ancak yıllardır süregelen ihmaller, yanlış politikalar ve denetimsizlikler yüzünden denizimiz nefes alamaz hale gelmiştir. Artık hepimizin net bir şekilde kabul etmesi gereken bir gerçek vardır: Marmara Denizi geri dönülemez bir felakete sürükleniyor. Ancak bu krizi durdurmak bizim elimizde. Bugün burada, sorumluluk bilinciyle hareket ederek ortak akılla ve bilimsel yöntemlerle kalıcı çözümler üretmeliyiz. Marmara’nın çığlığını duymazdan gelemezdik.
Bugün 50 yıllık birikimle en büyük sınavımızı veriyoruz
Marmara Belediyeler Birliği, 50 yıl önce Marmara Bölgesi’nin ortak sorunlarına çözüm bulmak için kurulmuştur. Yerel yönetimlerin gücünü artırmak, çevresel sorunlara karşı ortak hareket etmek ve vatandaşlarımız için daha yaşanabilir kentler oluşturmak en temel hedeflerimiz olmuştur. Ve bugün, 50 yıllık birikimle, en büyük sınavımızı veriyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki: Marmara Denizi olmadan bu bölgenin ekonomisi de, kültürü de, yaşam kalitesi de sürdürülemez. Marmara Denizi’ni korumak sadece çevresel bir mesele değil, insani bir sorumluluktur. 30 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan bir bölgenin merkezinde yer alan Marmara Denizi’ni yok sayma veya görmezden gelme gibi bir seçeneğimiz yok. İşte bu yüzden bugün buradayız. Amacımız yalnızca sorunları ve çözümleri konuşmak değil, aynı zamanda somut ve etkili yol haritaları oluşturarak harekete geçmektir.
Marmara Eylem Planında 22 madde bulunmaktadır
Bundan birkaç yıl önce, 2021 yılında, hepimizi etkileyen müsilaj sorunu ile karşı karşıya kaldık. Bu sorun, denizimizin artık kirliliği kaldıramadığını, ekosisteminin yok olma noktasına geldiğini hepimize gösterdi. Bugün artık biliyoruz ki müsilaj sadece bir sonuç! Bu büyük bir ekolojik çöküşün habercisidir. Marmara Denizi yıllardır kontrolsüz kirlilikle, bilinçsiz sanayileşmeyle ve yetersiz atık yönetimiyle mücadele ediyor. Marmara Denizi bizlere dedi ki: Beni daha fazla kirletmeyin. Bu bağlamda, 2021’de yaşanan aşırı müsilaj vakasının ardından, dönemin Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın birlik adına attığı adımlara teşekkür etmek isterim. Marmara Denizi Eylem Planı, bu süreçte önemli bir dönüm noktası olmuş ve bölgesel iş birliğinin gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Marmara Denizi’nde görülen aşırı müsilaj vakasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm belediyelerin sürece katkısıyla Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde kurulan bilim ve teknik kurulunun çalışmaları titizlikle sürmektedir. Bu plan, yerel yönetimlerden bilim insanlarına, sivil toplum kuruluşlarından özel sektöre kadar çok sayıda paydaşla yürütülen geniş bir iş birliği ve koordinasyon ile hazırlanmıştır. Bildiğiniz gibi Marmara Denizi Eylem Planı’nda 22 madde bulunmaktadır. Bugüne kadar 22 maddenin 19’u başarıyla tamamlandı. Bu başarının arkasında ortak çabalar yer alıyor. Ancak, hala çözülmesi gereken bazı önemli alanlar var. Üç madde üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Bunlar; kentsel atıksu arıtma tesislerinin tamamının ileri biyolojik tesislere dönüştürülmesi, tarımsal kirliliğin önüne geçmek üzere yapay sulak alanların oluşturulması ve kamu-özel iş birliği modelinin atıksu altyapı projelerinde uygulanmasına yönelik idari hususlar.
Marmara Denizi’ne her gün 4.7 milyon metreküp atık su deşarj ediliyor
Şimdi bize düşen en önemli görev, vakit kaybetmeden kararlı ve etkili adımlar atmaktır. Aksi takdirde, bugünden harekete geçmezsek yarın çok geç olacak. Atık su yönetimini etkili bir şekilde kontrol altına almak zorundayız. Çünkü akademik çalışmalardan elde ettiğimiz verilere göre Marmara Denizi’ne her gün 4.7 milyon metreküp atık su deşarj ediliyor. Bu atıkların sadece yarısı fiziksel arıtma işleminden geçirilerek denize bırakılıyor. Yani, her gün milyonlarca metreküp kirli su, Marmara’nın oksijen seviyesini hızla düşürüyor. Bu gidişata dur diyebilir, aynı zamanda süreci sürdürülebilir hale getirebiliriz.
Çözüm üreten kentler
2025 yılı, Marmara Denizi’ni koruma adına kararlılıkla hayata geçireceğimiz yoğun çalışmaların yılı olacak. Nisan ayında bilim insanları, STK temsilcileri, yerel ve merkezi yönetim temsilcilerinin katıldığı geniş kapsamlı bir sempozyum düzenleyeceğiz. Buradan 4’üncü Marmara Denizi Sempozyumu’na sizleri şimdiden davet etmek istiyorum. Birlik olarak, Marmara Denizi Günü ilan edilen 8 Haziran’da her yıl çeşitli etkinliklerin koordinasyonunu üstleniyoruz ve bu yıl da denizimize sahip çıkmak adına çeşitli etkinlikler gerçekleştireceğiz. Ekim ayında “Çözüm Üreten Kentler” sloganıyla dördüncüsünü düzenleyeceğimiz Marmara Uluslararası Kent Forumu’nda -yani MARUF’ta- yine Marmara Denizi ile ilişkilendirdiğimiz çeşitli çalışmalar gerçekleştireceğiz. Tüm bu çalışmaların yanı sıra, ileri biyolojik arıtma tesislerinin kurulumu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın normları ve düzenlemeleri çerçevesinde büyük bir hızla devam edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Büyükşehirlerdeki ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerinin gerekirse kapasitelerinin artırılması, gerekirse de yenilerinin yapılması, deşarjların kontrol edilmesi ve tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilir yönetimi büyük önem taşımaktadır. Ancak bu finansman yükünü belediyelerin ve bağlı kuruluşları olan su ve kanalizasyon idarelerinin tek başına taşıyabilmesi mümkün değildir. Merkezi finansman kanallarının da bu önemli amaç uğruna işlevsel bir şekilde kullandırılması gerekmektedir. Marmara Denizi’ni koruma adına, faizi sıfır veya düşük faizli finansman seçeneklerinin İLBANK ve kamu bankaları aracılığıyla sunulması şarttır. Ayrıca, dış kaynaklara erişim kolaylaştırılmalı ve tesisler için uygun alanlar belediyelere tahsis edilmelidir. Bu adımlar, Marmara’nın geleceği için hayati gerekliliklerdir.
Marmara Hepimizin
Marmara Denizi yalnızca bizim değil, çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek nesillerin de mirasıdır. Bugün attığımız her adım, gelecek nesillere nasıl bir Marmara bırakacağımızı belirleyecektir. Bu yüzden, “Marmara hepimizin!” diyerek herkesi bu mücadelede daha aktif olmaya, daha duyarlı davranmaya ve daha kararlı adımlar atmaya davet ediyorum. Destekleri ve katkıları için sayın valimize, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın değerli temsilcilerine, belediye başkanlarımıza ve yerel yönetim temsilcilerine, su ve kanalizasyon idarelerimizin temsilcilerine çok teşekkür ederim. Toplantımızın hepimiz için verimli geçmesini diliyorum.” dedi.