Gündem maddelerine geçmeden önce çevre düzen planı ile ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Bozbey: “Bursa 4 milyona yaklaşan bir nüfusa sahip. Bundan daha önce 1/100 binlik planlar yapıldı. Ancak katılımcı teklifler ile meclise gelmediği için onaylanmadı. Şimdi meclis olarak karar vereceğiz. Meclis olarak en doğrusu uygulayarak 2050 yılında Bursa’nın nasıl bir yer olacağına karar vereceğiz. Bursa bu plan sonucunda en iyi yerlere gelecek. Çalışmalar yapmaya hala daha devam ediyoruz. Planlar yeni yeni oturmaya başladı. Alanında uzman kişiler, muhtarlarımız ve başkanlarımızla görüşmeler sağlıyoruz.” dedi.
Çevre düzeni planı ile ilgili bilgilendirme yapıldı. Yapılan bilgilendirme de Prof. Dr. Fatih Terzi: “Sizlere bitmemiş bir çalışmayı aktaracağım. Hem sürece dair bir bilgi aktarımı hem de geldiğimiz noktadaki yaptığımız çalışmalar hakkında bir fikir vermesi bakımından bazı bulgulardan söz edeceğim. Şimdi soru şu: birkaç parçada aktaracağım. 4 ana başlıkta sunacağız. Birincisi çevre düzeni planını yaparken nasıl bir yaklaşım ile bunu ele aldığımızı aktaracağım. Arkasından yaptığımız çalışmalardaki gelişmelerden, yani şu aşamada neler yaptığımızdan ve ön bulgulardan söz edeceğim. Son olarak, önümüzdeki süreçle ilgili paylaşımda bulunacağım.
Çevre düzeni planına başlarken, konvansiyonel çevre düzeni planı bakış açısından farklı bir şekilde Bursa'ya yaklaşmamız gerektiğine dair diğer akademisyen hocalarımızla birlikte bir görüş birliğine vardık. Bu bağlamda, on beş tane çalışma grubumuz var; biraz sonra onlardan size söz edeceğim. Bu on beş çalışma grubu, Bursa’ya dair yapacakları değerlendirmeleri bir filtre üzerinden geçirecekler. Burada, hem uluslararası alandaki gelişmeler hem de ülkemizdeki gelişmeleri sosyal, ekonomik, çevresel ve fiziksel her alanda göz önünde bulundurarak ele almamız gerekiyordu. Bu amaçla bazı hedefler koyduk. Bu hedefler arasında afet, sürdürülebilirlik, dirençlilik, doğal ve kültürel miras, ekosistem yönetimi, çeşitlilik, yenilikçilik, ekonomik refah, döngüsellik ve yaşam kalitesi gibi konular yer alıyor. Ekranda tam görünmüyor ama altta iki tane de kapsayıcılık ve katılımcılık var. Bunlar, aslında planın tüm sürecini gözettiğimiz temel iki ilke.
Konvansiyonel olarak bakamayız demiştik. Burada biz yeni olarak ne yapıyoruz? Tüm çalışmalarımızda, yani her çalışma kendi içerisinde yapması gerekenlerin biraz üstüne çıkarak, iklim değişikliği etkilerini tüm kararlarda değerlendirmemiz gerekiyor. Tarım, kırsal kalkınma, sanayi gibi tüm bu alanlarda iklim değişikliği etkilerini göz ardı edemeyiz. Bu nedenle çalışma gruplarımızdan biri, iklim değişikliğine dair gelecek projeksiyonlarını ortaya koyarak Bursa’nın gelecekte nasıl etkileneceğini inceleyecek. Böylece bu değişiklikten kaynaklanabilecek zayıf noktaları tüm sektörlerde irdeleyerek gerekli önlemleri almaya yönelik kararlar üreteceğiz.
Bir başka ele aldığımız konu, ekosistem hizmetleri yaklaşımı ve biyoçeşitlilik. Bursa, hem iklimi hem coğrafyası ile sahip olduğu endemik bitki yapısı ve kısa kalkınmada sadece Bursa için değil, Marmara Bölgesi’nde kendisine yüklenen rolü göz önünde bulundurarak, alınacak tüm kararların Tarım, Orman, Mera ve bu doğal sistemlerin sunduğu faydaları en az etkileyecek şekilde olmasına özen göstermemiz gerekiyor. Enerji projeksiyonları da önemli bir konu. Bursa'da 2050 yılına kadar enerji ihtiyaçlarını tahmin etmek ve enerji artırılmasına yönelik mekansal ve sektörel kararlar üretmek hedefindeyiz. Yani bu enerji projeksiyonlarını bir tür enerji bütçesi gibi düşünebilirsiniz. Bunların, sektörel kararlara ve arazi kullanımına nasıl entegre edileceğini de belirleyeceğiz.
Yenilikçilik ve ekonomik refah, benim yürütücü olarak kişisel olarak da önem verdiğim bir başlık. Çünkü biraz sonra üst ölçekli politika belgelerini artırırken de göreceğiniz üzere, Bursa'daki sanayi, ticaret ve hizmetler gibi alanlarda daha yenilikçi ve bölgesinde, ulus çapında rekabet edebilirliği yükselten yaklaşımlar geliştirmemiz gerekiyor. Son olarak, dayanıklılık konusu da önemli. Bursa'nın sahip olduğu deprem riski ve diğer tehlikeler göz önünde bulundurularak, tüm kararlarımızın gelecekte bu şoklardan en az etkilenecek şekilde önlemlerin alınmasını gerektirecek zemini hazırlamamız gerekiyor.” dedi.