“KENT LOKANTALARINI BİLE KÜÇÜMSEYECEK KADAR KİBRE BOĞULDULAR”
“Bu şehrin dar gelirleri ne yer ne içer, nasıl geçinir; umursamadılar. İsraf ve kibir batağına gömülüp, milletten o kadar uzaklaştılar ki, Kent Lokantalarını bile küçümseyecek kadar kibre boğuldular. Kent Lokantalarında 40 liraya tam bir öğün yemek yiyen vatandaşlarımızın ve oraya giden insanlarımızın kandırıldığını iddia edecek kadar ileri gittiler. Kendilerinin yarattığı pahalılığa ve ekonomik zorluktan bunalmış vatandaşlarımızdan özür dileyeceklerine, hakaret ettiler. Onlar, sadece vatandaşın oyunu almaya ve kurdukları israf düzenini sürdürmeye odaklı insanlar. Bir kişinin emirlerini yerine getirmeye odaklanmış ve şartlanmışlar. Başka bir düşünceleri yok. Sadece bir avuç rantiyeciyi, bir avuç işgalciyi korumakla meşguller. Üsküdar sahillerini işgal edenlerin, kimler tarafından, nasıl korunduğunu siz biliyorsunuz. Yıkım yaptığımızda, oraya bizim polisimizi nöbet tutmaya mecbur kıldılar bir hafta; utanmadan, sıkılmadan. Ama biz yılmadık. Halka ait olanı, halka açtık. Pırlanta gibi yer yaptık. Size ait, vatandaşımızın.”
“BU DAHA BAŞLANGIÇ”
“Daha bu başlangıç. Bize geri adım attıramazlar; attıramadılar. Ben geri adım atmam kardeşim, geri adım atmam. Kendi mülkü gibi kullananlara karşı, bir milim eğilmem. Siz varsınız arkamda. Halka ait olanı da halka açarım. Açmaya devam edeceğim. Milletin parasını millete vermeye devam edeceğiz kardeşim. Tamamen yolumuz bu yol. Çünkü biz, size bunları anlattık. Siz de bizi onun için seçtiniz. Öyle değil mi? Bana bunun için yetki verdiniz. Öyle değil mi? Ben sizden aldığım görev ve yetkiyi, sadece sizin için kullanırım. Onlar bir kişi için kullanır. Ben, milletimiz için kullanmaya devam edeceğim. İşte Salacak sahili. Çevre düzenlemesi. Bana göre İstanbul'un ve dünyanın en güzel manzarasına sahip bir yer. Yıllarca imar izni ve kaçak yapılarla işgal edilmişti. Öyle değil mi? Şimdi, asıl sahiplerine geçiyor. 16 milyon İstanbulluya kazandırmak için, dört koldan mücadele verdik. Nihayet bu emsalsiz güzelliği, sizlere teslim ediyor, emanet ediyoruz.”
“ŞEHİRCİLİK BAKANI’YKEN 1 HAFTADA ORAYA İZİN VE İMAR ÇIKARDILAR BİLİYOR MUSUNUZ?
“2013 Kasım ayında başladığımız projenin bu bölümünü, 4 aydan kısa bir süre içerisinde tamamladık. Denize çaktığımız çelik kazıklarla da sahili güçlendirdik. Doğal taş ve bitkisel peyzaj ile burayı kimlikli, keyifli, huzurlu bir buluşma noktasına dönüştürdük. Burası bir yarışma projesi aynı zamanda. Çok şık bir seyir alanı haline geldi. Karşınızda Kız Kulesi, diğer tarafta Topkapı Sarayı. Biraz önce önünden geçerek geldim, çöplük halindeyken, pırlanta gibi bir yer olan Sarayburnu ve oradaki arkeolojik park alanını gidip görmenizi isterim. Unutmayın sevgili hemşerilerim; İstanbul sizindir. Denizi sizindir, taşı, toprağı, doğası, parkı, bahçesi sizindir. Onun için İstanbul'un tüm doğal ve tarihi kıymetleri de sizindir. Size ait olanı, kimseye kaptırmayın. Öyle rant hırsıyla gözü dönmüşlere geçit vermeyin. Az ileride yıkımını yaptığımız yere -buna bir tane bile cevap veremiyorlar- Şehircilik Bakanı’yken 1 haftada oraya izin ve imar çıkardılar biliyor musunuz? Tabii itirazlarımızla o imar iptal edildi. Şaka gibi. Kim için? Ne için? Kim o? Şimdi aday. Hadi işine. Hadi işine. Hadi işine. Aynı şekilde, bu şehrin başına Kanal İstanbul belası açmaya niyetlenenleri, sizler durdurdunuz. Yine vakit geç olmadan durduracaksınız. Eminim buna. 31 Mart'ta sandığa gideceksiniz. Başta Kanal İstanbul olmak üzere, ‘Bütün rant projelerini alın başlarına çalın, başlarına çalın. İcraatçı ve halkçı bir anlayışla, 5 yılda, İstanbul ve Üsküdar için çok şey yaptık. Bundan sonra daha da fazlasını yapacağız. Daha büyük hedeflere, çok daha güçlü yürüyeceğiz. İcraatçı ve halkçı anlayışı daha da yukarı taşıyacağız.”
“ÜSKÜDAR BU SEÇİMİ, BİRLİKTE KAZANACAK”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş, Dedetaş ve CHP Üsküdar İlçe Başkanı İbrahim Çağlar Atalar’ı yanına davet eden İmamoğlu, “Bu seçim birlikte kazanılır. Buradaki birliktelikten bahsetmiyorum. Oradaki birliktelikten bahsediyorum. Üsküdar bu seçimi, birlikte kazanacak. Niye kazanacak biliyor musunuz? Çağdaş, Üsküdar'ın bütün değerlerini savunan, maneviyatını koruyan, böyle tarihine gözü gibi bakan, bizim gibi tarihi eserlerini, maneviyatını, bu şehrin bütün duygularını koruyan; işgal eden değil, doğasını, parkını yok eden değil, vatandaşını duymayan değil, Ekrem İmamoğlu burada bir yıkım yaparken ortadan kaybolan değil, gelip beraber vatandaşın hakkını savunan belediye başkanına ihtiyacı var. Dolayısıyla sizlerden, en üstün desteklerinizle birlikte, katkı sunmanızı arzu ediyoruz her birinizden” dedi.
‘YÜKSEK SESLE MÜZİK PROVOKASYONUNA’ SESSİZ KALMADI: “O KADAR AKILLARINI YİTİRMİŞLER”
Etkinlik alanını yakınından yüksek sesle AK Parti seçim şarkısını çalarak geçen seçim aracına kayıtsız kalmayan İmamoğlu, “Bu olayı ben biliyorum. Hep yaşıyorum. Şimdi biri diyor ki ona; ‘Sen oradan git, müziği aç.’ Ama bu, akıllı bir şey değil. Bu, kötü bir şey. Yani insanların antipatisini kazan bir şey. Mesela akıllı olan, müziği kapatır, öyle geçer. Biz de ‘Helal olsun. Bak ne kadar edepli ne kadar erdemli bir şey yaptı’ deriz. O kadar akıllarını yitirmişler. İnanın AK Parti'ye oy vermiş hemşehrilerimizin bile, bu tutum ve davranışlara göz atınca, bunlara oy vermeyeceğini düşünüyorum. Bu bir avuç insanın derdi kendileri. Bir kişi, üç kişi, beş kişi; bir avuç insan. Biz bu şehirde ve bu ülkede, liyakat zincirini yok edenleri, meseleyi sadece eş, dost, akraba unsuru üzerinden yönetenlerin o anlayışını da bu seçimde tarihe gömeceğiz. Rastgele kucağıma gelen Mustafa Kemal'i ya da diğer evlatlarımızı memnun edip, yarınlarda bu şehrin bu çocukları liyakatleriyle, bu gençler kendi becerileriyle bir yere geldiklerinde, biz o zaman Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetine ve bu ülkenin demokrasisine layık olabiliriz. O bakımdan bu yapılan işlere vallahi gülüyorum. Hiç kızamıyorum bile. Sadece üzülüyorum yaptıklarına” ifadelerini kullandı.
“İSRAF VE İHANET ŞEBEKELERİNE BU ŞEHİRDE SON VERECEĞİZ”
“Düzgün ve nitelikli bir çalışmayla, güler yüzlü bir çalışmayla Üsküdar'da, eminim büyük bir başarıyı elde edeceğiz” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“İsraf ve ihanet şebekelerine bu şehirde son vereceğiz. Bizim tek borcumuz var onu söyleyeyim. O da bu şehrin 16 milyon insanına. Başka kimseye borcumuz yok. Tek korkumuz var: Yaradan’dan korkarız. Yaradan korkusu bizi ne yapar biliyor musunuz? Kul hakkı yemekten uzak tutar. Yaradan sevgisi bize ne verir biliyor musunuz? İnsan sevgisi verir. Onun için benim siyaset anlayışımda amaç; toplumdaki en geniş uzlaşmayı, en büyük buluşmayı sağlamaktır. Bunu yapacağız. Milleti bölerek kazanılmış seçimi, Allah bizden uzak tutsun. Milleti bölerek seçim kazanılır mı? Milleti kucaklaştırarak seçim kazanılır. Bir kişi bile kendini farklı, dışlanmış hissederse bu şehirde, benim kalbim burkulur. ‘İşimi eksik yaptım’ derim. Onun için ben bu şehirde, ‘azınlık’ lafını reddediyorum. Bu şehirde kimse azınlık olamaz kardeşim. Bu şehirde herkes asildir. Onun için herkesin yanında olmayı görev bilirim. Biz bu anlayışı temsil ediyoruz. Birbirimizden uzak tutan bizi birbirimizden uzaklaştıran ne varsa bu bu seçimde onları çöpe atalım. Bizi birbirimizden ayrı düşürmek isteyenlerin hiçbir hesabına katkı sunmayalım. Onların kurguları, siyasi hesapları, kumpasları elimizin tersiyle iteceğimiz bir süreçte dursun. İstanbul'un en büyük ve en güçlü buluşmasını, en güçlü demokrasi buluşmasını, gelin 31 Mart'ta gerçekleştirelim. Onlar, israf ve rant düzenini yeniden kurmak ve partizanlığı yeniden hakim kılmak için tam gaz geri gitmeye devam etsinler. Biz, demokrasi ve Cumhuriyet için, hizmet için tam yol ileri demeye devam edelim.”