Psikolojimiz bozuldu
Diyarbakır'ın Kayapınar İlçesi'nde bulunan bir kafeteryanın uzun namlulu silahlarla taranması sonucu, suç örgütüyle hiçbir husumeti olmayan Mervan Yalçın'ın tesadüfen bulunduğu yerde öldürülmesi ve CİMER'e gelen şikayetlerin artması üzerine Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekipleri geçen yıl Nisan ayında harekete geçti. Helikopter ve zırhlı araç desteğiyle yapılan operasyonda, çok sayıda tapu, çek, senet, silahlar ve suç delilleri ele geçirildi. Zanlılardan bazıları polisten kaçmaya çalışırken yatak odasında rulo halindeki halının içinde, bazıları ise helikopter destekli operasyon sırasında açık arazide yapılan kovalamacada yakalandı.
41 sanıklı davanın 4. duruşmasında savunma yapan Akif Koyun, "Soyadı Koyun olan herkes cezaevine atıldı. Psikolojimiz bozuldu. Hayatına kast edilen ağabeyimin çocuğuyla yargılanıyorum. Bir algı var ve bu algı yüzünden ceza evindeyim. Örgütün üyesi olarak tutuklanıyorsam örgütün lideri neden tutuksuz yargılanıyor. Neyle suçlandığımı bana söyleyin, toplu cezalandırılmaya gidiliyor" ifadelerini kullandı. Örgüt elebaşı olmakla suçlanan Cengiz Koyun ise şunları kaydetti:
"Aile olarak hiç bir suça karışmadık. Bir yığın olayı toplayıp beni örgüt lideri ilan edip ailemi topladılar. Biz kırsalda asker ve korucularla iç içeydik, onların silahlarıyla fotoğraf çektirmişiz o fotoğrafları silahlı örgüt diye delil olarak dosyaya eklemişler. Ben bir eyleme birini azmettireceksem gözükmeyecek yerde yaptırırım, kafeye gidip de neden açık bir şekilde azmettirici olayım.
"Bir polis sigara içerken bana, 'Cengiz senin mertliğinden bahsediyorlar sıra bize gelince mi cimriliğin tuttu 3 defa seni çağırdık gelmedin, böyle olur' dedi ve ceza evini gösterdi. Bana 'Güvendiğin bir akrabanı yolla' dedi. Halen cezaevindeyiz. Emniyetin yaptıklarından dolayı haksızlığa uğradım. Tahliyemi istiyorum." dedi.
Örgüt elebaşı olmakla suçlanan Şerif Erçek ise savunmasında şunları ifade etti:
"İşlerimden dolayı Ankara'dayım. Şu an milletvekillerini de şahit gösterebilirim. Koyun ailesi kalabalık geniş bir ailedir, bana maddi-manevi ihtiyaçları yoktur. Ben bu aileye talimat veremem, beni dinlemezler. Özilhan arazilerinin kullanımı yıllardır bizdedir, ağalarımızda daha önce metropole yerleştiler satmaya karar verdiler.
Kullanımı köyde olduğu için öncelikle köylülere veriyor. Gidip ağayla oturup anlaşıyorlar. Şu ana kadar biz köylü olarak ağa arasında bir sıkıntı çıkmadı. Şu ana kadar aramızda bir sıkıntı çıkmadı. Paramızı verip uzlaşarak araziyi alıyoruz. İhalelere katılacak maddi gücüm yok, ihaleden anlamam. Evim kiradır, mağdurum, adalete sığınıyorum." dedi.
Babam 75 yaşında tehdit ediliyor
Mehmet Emin Koyun: "Son projemde 34 bin metrekare kapalı alan yapıyorum. 48 adet arsa sahibi var. 25 senedir bu işi yaptığımız için 30 daireyi temelden sattık, 150-200 işçi çalışıyor. 2 senedir inşaatım yarıda kaldı. 48 arsa sahibi mağdur. Oğlum inşaat mühendisi olacaktı onu da bıraktı. Ailemi tehdit ediyorlar, ben onlara hak veriyorum. Ben onlara da işçilerime de çok üzülüyorum. 25 yıllık itibarım gitti. Örgüt üyeliğiyle suçlanıyorum, silahlara da düşkün değiliz.
PKK bizi tehdit ettikten sonra müracaat edip silah aldım onu da taşımıyorum onu da kendim teslim ettim. Babam 75 yaşında tehdit ediliyor, oğlum 20 yaşında geçen gün vuracaklardı. 2 çocuğum okulu bıraktı. Cengiz Koyun benim örgüt liderimdir deniyor. O benim küçüğümdür yanımda sigara içmez, haddi değil, sesini yükseltemez. Bu durumdan dolayı ya babamı öldürecekler ya oğlumu öldürecekler. Olay büyüyecek beni 5 aylığına tahliye edin, sonra yine tutuklayın. 5 ay müsaade edin bu inşaatı teslim edeyim, insanların mağduriyetini gidereyim” dedi.
Duruşma ertelendi
Mahkeme, Mehmet Emin Koyun, Muhammed Gaffar Koyun, Mahsum Koyun, Adil Koyun ve Zafer Koyun'un 22 aydır süren tutukluluklarının ardından tahliyelerine karar verdi. Ancak Akif Koyun, Cengiz Koyun, Bünyamin Koyun, Hasan Koyun, Hüseyin Koyun, Muzaffer Koyun, Şerif Erçek ve Abdulhamim Kaplan'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Bu karara, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması ve kaçma şüphesini uyandıran somut olguların varlığı neden oldu.
Mahkemenin bir üye hakimi ise tutuklu sanıklardan 5'inin daha tahliye edilmesi gerektiği yönünde karara muhalefet etti. Duruşma ertelendi.
Ticaret adı altında tefecilik
İddianamede, Diyarbakır Başsavcılığı tarafından hazırlanan, sanıkların fikir ve eylem birliği içinde silahlı illegal bir yapılanma içinde hareket ettikleri belirtildi. Sanıkların genel Güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, mala zarar verme, kasten yaralama, tehdit ve cebir suçlarını işleyerek halk üzerinde korku, baskı, panik ve infial ortamı oluşturdukları vurgulandı. Bölgenin illegal hâkimiyetini ele geçirmeye çalışarak kentteki esnafları tehdit ettikleri ve zor durumda olan kişilere "Ticaret yapma" adı altında belli bir faizle nakit verip tefecilik yaptıkları bildirildi.
İddianamede, faizle para alan ve geri ödemekte zorlanan esnafların silah zoruyla tehdit edildiği belirtilerek, halkın can güvenliğinin tehlikeye atıldığı, sınır illeri ve ilçelerinden temin edilen ruhsatsız silahlarla belirlenen bir hiyerarşik yapı içinde hareket ettikleri ifade edildi. Ayrıca, muhbirlerin yaptıkları ihbar ve sağladıkları bilgilere de yer verildi.
350 yıla kadar hapis cezası istendi
İddianamede, sanıkların birçok gayrimeşru olaya karıştıkları, sürekli silah taşıdıkları ve Elazığ yolu Galericiler sitesi civarında ve il genelinde ihtilafa düştükleri durumlarda zor kullanarak tehdit ve baskı kurdukları ve sorunları kendi çıkarları doğrultusunda çözdükleri vurgulandı. Sanıkların yakalanmaları durumunda çelişkili ve tutarsız ifadeler verdikleri ve mağdurları şikayetlerinden vazgeçirmek için baskı ve tehdit uyguladıkları da belirtildi.
İddianamede, çetenin suç işlemeyi ve suça bulaşmayı alışkanlık haline getirdiği ve bu şekilde haksız maddi kazanç elde ettikleri, kendi aralarında hiyerarşik bir yapı içinde suç işledikleri ifade edildi. Örgüt lideri Cengiz Koyun'un talimatlarına sıkı sıkıya bağlı oldukları ve Koyun'un imam nikâhlı eşi olan sanık Sevda Efe'nin evinde bulunan bir fişeğin üzerinde 'Cengiz Koyun için özel olarak üretilmiştir' ibaresinin yer aldığı da iddianamede belirtildi. Ayrıca, sanıkların eylemlerini ruhsatsız silahlarla gerçekleştirdikleri ve operasyonda ele geçen silah, fişek ve şarjörlerin suç örgütüne ait olduğu ve örgüt faaliyeti kapsamında kullanılmak üzere potansiyel olarak sanıkların ev ve iş yerlerinde bulundurulduğu da ifade edildi. Sanıklar hakkında müebbet hapis cezası ve 350 yıla kadar hapis cezası isteniyor.