Marmara’da yaşanacak deprem daha önemli
Düzenlenen programda Yıldız Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü Prof. Dr. Şükrü Ersoy: “2023 depreminden sonra 1 yılda meydana gelen depremlerin sayısı 100 bini buldu. Bu, 4 binde olması gereken bir sayı. Ayrıca, öyle yerlerde de depremler oldu ki, orada deprem olabileceğini hiç düşünmediğimiz yerlerde endişe duyuyoruz. Bu durum, daha fazla çalışmamız ve yeni haritalar üretmemiz gerektiğini gösteriyor. Nitekim, bu konuda ulusal sorumluluk taşıyan arkadaşlar, AFAD ile birlikte çalışmalara devam ediyorlar. Yeni depremleri de haritalara ekliyorlar. Dolayısıyla, her kırmızı çizgi bir deprem üretebiliyor. Haritaya baktığımızda, kaçacak bir yerin olmadığını görebiliyoruz. Batı Anadolu'ya baktığımızda, çok sayıda fay hattı var. Özellikle Bursa'nın bulunduğu bölgede bir mavi çizgi görüyorsunuz. Bu durumu, Marmara tehlikesini anlatırken Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Kuzey Kolu'nu konuşurken, iç güneyi göz ardı ettiğimiz için vurgulamak istiyorum. Güneyde kuzeye kadar tehlikeli bir durum var. Yani o mavi hattın olduğu yer, kuzeye kadar tehlikeli. Bu, büyük depremler oluşturabilir. Örneklerini verebileceğim birçok durum var. Dolayısıyla, sadece Marmara değil, İstanbul'un çevresindeki illerin de aynı tehlike içerisinde olduğunu biliyoruz. Marmara'da yaşanan depremler, Türkiye'nin başka yerlerinde yaşanabilecek depremlerden daha önemli. Çünkü Marmara, Türkiye nüfusunun üçte birinin yaşadığı bir yer. Buranın ekonomik, kültürel yapısı ve sanayisi büyük ölçüde burada. Dolayısıyla, bir İstanbul tüm Türkiye'ye bakabilir; fakat tüm Türkiye'nin Marmara'ya bakması mümkün değil. Buradaki bir deprem, çok önemli bir depremdir ve ciddiye alınması, planlanması gerekir. Altı Şubat depremlerinin maliyeti yüz elli sekiz milyar dolar olarak belirlendi. Bu paranın ne kadar kıymetli olduğunu düşünün. Deprem, dünyanın en büyük kumarıdır ve büyük kayıplar yaşanabilir. Gelecek nesiller adına bu parayı kaybetme lüksümüz yok. Sağlam binalar yapmak kolaydır ve bu sayede can kaybını önleyebiliriz. Zor olan bir şey değil, ama bunu yapamıyoruz. Bilim insanlarının en büyük sorunlarından biri bu.
Marmara içinden gelen bir deprem bekleniyor
Türkiye, güçlü bir ülke ve bu sorunla başa çıkabiliriz. Ancak, bir türlü inisiyatif alıp el birliğiyle bu işi çözemiyoruz. Türkiye, kıtaların birleştiği bir yer. Bu kıtaların birleştiği yerlerde fay hatları var ve bu hatlar boyunca önemli depremler meydana geliyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın en büyük deprem kapasitesi sekizdir. Altı Şubat depremlerinin meydana geldiği bölgedeki kapasite de yine sekizdir. Ancak Batı Anadolu'da bu kapasite biraz daha düşüktür; yedi, yedi nokta iki, yedi nokta üçe kadar çıkabilir. Ama dokuz büyüklüğündeki bir depremin bu coğrafyada meydana gelmesi mümkün değildir. Milattan sonra otuz iki ile bin dokuz yüz arasında meydana gelen depremleri siyah noktalarla gösterirken, bin dokuz yüz sonrasında olan depremleri beyaz noktalarla gösteriyoruz. Marmara'nın her tarafında sık sık depremler oluyor. Örneğin, bin dokuz yüz on iki Şarköy depremi yedi nokta üç büyüklüğündeydi. Ardından, bin dokuz yüz kırk dört Edirne depremi ve bin dokuz yüz otuz beş Marmara Adası depremi gibi büyük depremler meydana geldi. Bunlar dışında, bin dokuz yüz elli üç Yenice Gönen depremi, bin dokuz yüz elli yedi depremi, bin dokuz yüz altmış dört Manyas depremi, bin dokuz yüz altmış yedi Abant depremi ve bin dokuz yüz doksan dokuz Kocaeli depremi gibi birçok büyük depremler yaşandı. Ancak bu bölgede ve çevresinde sismik bir boşluk var. Deprem üretebilecek faylar var, bu yüzden tehlike kapımızda. İstanbul çevresindeki depremleri anlatmak kolay. Diyoruz ki, İstanbul'a baktığınızda Marmara içinde bir fay var. Oradan gelen bir deprem bekleniyor. Ancak Bursa için durum öyle değil. Bursa'da sadece Marmara'ya bakmıyoruz; batıya, doğuya, güneye de dikkat etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, çevremizde deprem olabilecek yerler çok. Bu nedenle, çok dikkatli olmamız ve önemle çalışmamız gerekiyor.
Zemin kaynaklı büyük yıkımlar olabilir
Bursa'nın depreme yatkınlığını anlattığımda, bu korkutmak mı oluyor? Bilgim buna müsait ve bunu anlatıyorum. Bu, herhangi bir ticari kaygı taşımıyor. Zemin sıvılaşması, tehlikeli durumlardan biridir. Yüksek binaların, yakın depremlerden değil, uzak depremlerden de etkilenebileceğini unutmamalıyız. Bursa, bin dokuz yüz yetmiş yedi depreminden etkilenmiştir. Zemin kaynaklı olarak deprem büyütmesi dediğimiz etkiyle yıkımlar yaşanabilir. Bu nedenle, yüksek binaların mutlaka zemine uygun çözümlerle inşa edilmesi gerekir. Marmara Denizi'nde tsunami olmaz mı? Yirmi yıldır bunu anlatmakta zorluk çektik. Herkes büyük okyanuslarda olur, burada olmaz diyor. Ben aynı zamanda tsunami uzmanıyım. Türkiye, tsunamiye yatkın kıyılara sahip. Akdeniz, dünya üzerinde tsunami açısından en tehlikeli ikinci yer. Tarihsel olarak önemli olaylar yaşanmıştır. Örneğin, bin dokuz yüz elli altıda meydana gelen depremde dalgalar beşle on beş metre arasında yüksekliklere ulaşmıştır. Genel bir değerlendirme yapacak olursak, Bursa çevresinin büyük çoğunluğu depreme yatkın bir bölge. Sağında, solunda, her tarafında faylar var. Tarih, gelecekte de böyle depremlerin tekrar yaşanacağını gösteriyor. Uzak depremlerden de etkilenebileceğimizi unutmamalıyız. Türkiye'nin her yeri deprem bölgesidir. Depremden etkilenmeyecek hiçbir yer yoktur. Bu nedenle, deprem dalgaları ile ilgili bilgi sahibi olmak ve buna uygun yapılaşma yapmak çok önemlidir.” dedi.