Bursa çok önemli bir noktaya ulaşacaktır
Çalıştayda Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer: “Bugün burada bunu konuşuyor olmanın mutluluğunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum. Değerli dostlar, Bursa hem kültür hem de turizm açısından gerçekten çok önemli bir şehirdir. Turizm, inanç turizmi, kültür turizmi, kış turizmi, kayak, alternatif turizm çeşitliliği ve sağlık turizmi gibi birçok alanda önemli potansiyele sahiptir. Ancak, özellikle hangi alanlarda Bursa'nın daha fazla yol alması gerektiğini ve bu konudaki potansiyeli nasıl artırabileceğimizi düşünmek önemlidir. Kültür ve inanç turizmindeki, doğa turizmindeki ve sağlık turizmindeki en önemli değerleri kullanarak, bunları dünya genelinde ne kadar iyi tanıtabileceğimiz üzerinde durmalıyız. Eğer sürdürülebilirlik açısından bunu yönetebilirsek, Bursa çok daha önemli bir noktaya ulaşacaktır. Turizm geliştirme konusunda Bursa gibi ana hesaplar üzerinden birçok tanıtım yapılmaktadır. Milyonlarca takipçisi olan dijital platformlar, tanıtımlarda büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, takipçi sayılarını ve etkileşimleri artırmak yerine, belli noktalarda doğru bir şekilde yürütmenin çok daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Bursa’da 497 otel bulunmaktadır
Bursa'da, bakanlığımız tarafından belgelendirilmiş 497 otel bulunmaktadır ve yaklaşık 30,000 yatak kapasitesine sahibiz. Konaklama açısından ise yıllık 1.7 milyon civarında konaklama gerçekleşmektedir. Ayrıca, 2.9 milyon geceleme sayısına ulaşıyoruz. Geceleme oranımız, günübirlik turizmde daha yoğun olduğumuzu göstermektedir; tahminlerime göre, yılda 3.5-4 milyon gibi bir günübirlik turizm hareketliliği bulunmaktadır. Uludağ'a çıkıldığında, kısa sezon olmasına rağmen kış turizminde de bu konaklama rakamları önemli bir artış göstermektedir. Sağlık turizmi ve termal turizmde de bu sayıların daha fazla ilerlediğini görmekteyiz. Yine, rotalar oluşturulduğunda, kadın rotaları, zeytinyağı ve gıda rotaları gibi çeşitli projelerle kültür turizmini geliştirebiliriz. Oylat’tan başlayıp Gölyazı’ya kadar, İnegöl’den merkeze kadar ve İznik gibi ayrı destinasyonları doğru bir şekilde planlayıp pazarlayabilirsek, konaklama ve sosyoekonomik yansımalarıyla çok farklı bir noktaya ulaşacağımızı düşünüyorum. Bugün konuşacağımız UNESCO konusu da hepimizin bildiği bir mesele. Dünyada UNESCO'ya üye 195 ülke bulunmaktadır ve toplamda 1,223 dünya miras alanı vardır. Bunun 922'si kültürel, 231'i doğal ve 40'ı karma alanlardır. Türkiye'deki UNESCO miras alanı sayısı ise 21'dir; bunların 19'u kültürel, 2'si karma alanlardır. Bursa, 2014 yılında Cumalıkızık ve Sultan Külliyeleri ile UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmiştir. Ayrıca, geçici miras listesinde 79 unsur bulunmaktadır ve bu listede İznik 37. sıradadır. İznik, her yönüyle bu listeye aday olabilecek önemli bir unsurdur.
İznik’te önemli çalışmalar olacaktır
UNESCO’nun yaratıcı şehirler ağına Türkiye'den 8 şehir dahil olmuştur. Dünyada 350 üye şehir bulunmaktadır ve Bursa, 2021 yılında Zanaat ve Halk Sanatları alanında bu ağa katılmıştır. Ayrıca, UNESCO'nun öğrenen şehirler programında da Türkiye'den 9 şehir bulunmaktadır. Bursa, 2022 yılında bu alanda da yer almıştır. El sanatları ve zanaat alanındaki güçlü unsurlarımız ile bugün konuşacağımız konular arasında ipek, Bursa bıçağı gibi unsurlar da bulunmaktadır. UNESCO, 2022 yılında Süleyman Çelebi'nin vefatının 600. yılı dolayısıyla bu yılı UNESCO yılı ilan etmiştir. 2024 yılında ise Ali Kuşçu'nun vefatının 550. yılı kutlanacaktır. Bursa ve Türkiye, UNESCO ile önemli aşamalar kaydetmeye devam etmektedir. 2022 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak kutladığımız bu süreç, 2023, 2024 ve 2025 yıllarında Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan ile devam edecektir. 2025 yılında, İsmail Hakkı Bursevi'nin vefatının 300. yılı dolayısıyla Bursa'nın bu yılı kutlama teklifi bulunmaktadır. Ayrıca, 2025 yılı Bursa ve İznik açısından dünya çapında önemli bir dönüm noktası olacaktır. Birinci İznik Konsili'nin 1700. yılı idrak edilecektir ve bu konuda çalışmalar başlamıştır. Büyükşehir Belediyemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile birlikte yerel belediyelerle iş birliği yaparak İznik'te önemli etkinlikler düzenleyecektir. Vatikan'dan gelen ziyaretçiler ve Papa'nın Nisan-Mayıs ayında gerçekleştireceği etkinlikler, bu sürecin önemini artırmaktadır. Sonuç olarak, Bursa'nın inanç turizmi ve diğer alanlarda nasıl bir yol alacağını belirlemek durumundayız. UNESCO’nun somut olmayan kültürel mirası da bu bağlamda önem taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
Bursa parlayan bir yıldız konumunda
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu: “Bursa, tarihi, kültürel zenginlikleri ve doğasıyla Türkiye'nin en kıymetli turizm destinasyonlarından biridir. İl müdürümüz de bu anlamda çok önemli katkılarda bulunmaktadır. Aslında, öne çıkan destinasyon olmayı rakamlarla da ifade etmiş oldu. Ancak, bütün bu değerleri koruyarak gelecek nesillere aktarmak ve sürdürülebilir bir turizm anlayışıyla geliştirmek hepimizin ortak sorunudur. Turizm sektörü, yalnızca ekonomik büyüme sağlayan bir sektör olmanın ötesinde, kültürel mirasın yaşatılmasında, topluluklar arası iletişimin artırılmasında ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde kritik rol üstlenen stratejik bir sektördür. Geçmişte, turizm belki dünyada toplumlar ve ülkeler bakımından daha küçümsenen, sadece insanların rekreasyon amaçlı seyahat ettikleri bir ticari faaliyet olarak görülmekteydi. Ancak bugün, Türkiye başta olmak üzere, tüm dünya, turizmde eskiden adı geçmeyen ülkeler dahil, kültürel etkileşim, iş birlikleri ve toplumsal dayanışma anlamında turizmin öneminin farkındadır. Bu anlamda, ülkeler hem roller üstlenmeye başlamış hem de uluslararası rekabette daha fazla paydaş olarak söz sahibi olmaya başlamıştır. Türkiye, coğrafi konumu, sahip olduğu doğal güzellikleri ve ev sahipliği yaptığı sayısız medeniyetin mirasını bugüne taşıyan kadim geçmişi ile dünyada rakipleri arasında parlayan bir yıldız konumundadır.” dedi.
Bursa yeşilin ve tarihin iç içe geçmiş bir şehir
Düzenlenen çalıştayda Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey: “Bugün burada, Bursa'nın turizm geleceğini, kültürel mirasını ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini konuşmak için bir araya geldik. Bursa, Osmanlı'nın ilk başkenti, İpek Yolu'nun kadim duraklarından biri, yeşilin ve tarihin iç içe geçtiği eşsiz bir kent. Ancak bizler biliyoruz ki, bu büyük mirası koruyarak geleceğe taşımak için doğru turizm politikalarını hayata geçirmek ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hareket etmek zorundayız. Dünyanın pek çok bölgesinde yanlış turizm uygulamalarının aşırı yoğunluğa ve tepkiye yol açtığını görüyoruz. Gelir dağılımının adil sağlanmadığı yerlerde ise yerel halkın huzursuzluk yaşadığına üzülerek tanıklık ediyoruz.
Bursa’nın zemini daha güçlü bir zemine oturacaktır
Dünya turizminin gözbebeği olacak potansiyele sahip Bursa'mızda turizmin doğru bir şekilde uygulanabilmesi için tanıtım öncesinde yönetimi sağlamaya, turizmin tüm aktörlerinin bu pastadan payına düşen adil parçayı alacağı dengeli bir sistem oluşturmaya özen gösteriyoruz. Önce evimizde huzuru sağlayıp yüzü gülen ev sahiplerine kavuşacağız, sonra da güzel şehrimize davet ettiğimiz her milletten insanı gülümseteceğiz. Bu noktada, sürdürülebilir turizmin temellerini sağlam, adil ve kapsayıcı atmak için yola çıktık. Bursa'nın turizmini şekillendirirken kendimize şu soruyu sorduk: Belediyeler turizmde nerede durmalı? Bize göre formül şu şekilde: “Belediyeler, sektörün ana aktör olduğu alanlarda kolaylaştırıcı, kârlılık kaygısıyla özel sektörün geri durduğu alanlarda öncü, kentin sosyal, kültürel, ekonomik gelişimini ve halkın menfaatlerini ilgilendiren konularda ise ana aktör olmalıdır. Bu anlayış çerçevesinde, sadece isminde değil, özde sürdürülebilirlik sağlamak amacıyla Bursa'mızın turizm değer zincirini haritalandırarak her seviyeden katılımı teşvik eden bir yönetim modeli kurduk. Bu vizyonla da, Sürdürülebilir Turizm Koordinasyon Merkezi'ni hayata geçirdik. Bu merkez, eğitim ve kapasite artırma faaliyetleri düzenleyecek, sürdürülebilir turizm uygulamalarını teşvik edecek, turizm paydaşlarıyla birlikte karar mekanizmasını işleterek Bursa'nın turizmini daha güçlü bir zemine oturtacaktır.
Bursa'mızdaki kültürel sürdürülebilirlikle ilgili konuları tartışacağız
Merkezimizin en büyük şansı, bugün de hemen hemen hepsi aramızda olan değerli paydaşlarımız. Elini taşın altına koymaktan çekinmeyen, Bursa'nın menfaati ortak paydasında buluşmaya kararlı paydaşlarımız, Bursa olarak bizim en büyük değerimizdir. Diğer bir şansımız da bu yolda ilerlerken kendimize pusula olarak alabileceğimiz uluslararası ilkelerin varlığı... Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi'nin dünyaca kabul gören kriterleri bizlere uyulması gereken en temel kuralları sunuyor. Bu kuralları kentiimizin yerel hassasiyetleri ve gereksinimleri ile geliştirmek ise bu ve bunun gibi çalışmalarla bizlere düşüyor. Belediye Meclisimizce onaylanan Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi üyeliğimizle birlikte, bu ekosistemin bir parçası olarak etkin şekilde çalışmaya başladık ve en yüksek çabayı göstermeye devam ediyoruz. Bu süreçte ilk güzel haberi de aldık. Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi'nin yeni oluşturduğu cazibe merkezleri kriterlerini ilk uygulayacak müzelerden biri olarak önerdiğimiz Aktopraklık Arkeopark'ın kabul edilmesi bizler için önemli bir adım oldu. İki yıllık bir süreçte Aktopraklık Arkeopark, dünyadaki diğer örnek kurumlarla birlikte bu kriterlerin geliştirilmesine katkıda bulunacak. Önümüzdeki iki gün, işte bu ilkeler ışığında bir kültür turizmi destinasyonu olan Bursa'mızdaki kültürel sürdürülebilirlikle ilgili konuları tartışacağız. Turizmi geliştirirken zengin kültürümüze nasıl katkıda bulunabiliriz, daha da önemlisi turizmin özgün kültürel değerlerimizi tahrip etmemesini, sıradanlaştırmamasını nasıl sağlayabiliriz; bu konuları, uzmanlarla, kültür taşıyıcılarımızla ve saha emekçilerimizle ve ayrıntılı olarak masaya yatıracağız.
İki değer arasında en az 7500 yıl var
Bursa'mızın kültür turizminde nasıl büyük değerlere sahip olduğuna örnek olarak, henüz geçen hafta ortaya çıkardığımız bir değerimizin de müjdesini sizlere vermek istiyorum: El Yazmaları Müzemizdeki 16. yüzyıla ait bir Dede Korkut nüshamızın orijinalliği, yaptırdığımız testler sonucunda tescillendi. Şimdi bu kıymetli eseri, tüm hikâyesiyle ve günümüzün dijital imkânlarını kullanarak nasıl halkımızla ve ziyaretçilerimizle buluşturacağız, bunun planlamasını yapıyoruz. Fark ettiniz mi? Konuşmamın son dakikalarında değindiğim iki değer arasında en az 7500 yıl var. İşte Bursa'nın kültürel zenginliği tam da bu. Böyle bir miras üzerine konuşmak, onu yaşatmak ve geleceğe taşımak bizler için büyük bir sorumluluk değil mi? Çok canlı ve yapıcı tartışmalara sahne olacağından emin olduğum bu çalıştayda sizlerden ricam, büyük bir vizyonu aklınızda tutarak bir sonraki adımı akılcı ve ulaşılabilir hedeflere dönüştürmek adına bizlere katkıda bulunmanız. Bir adımı gerçekleştirdiğimizde, bunu bir basamak yaparak bir sonrakini, ardından bir sonrakini planlamak ve hedefe doğru emin adımlarla ilerlemek en büyük amacımız. Bu şekilde, sürdürülebilir bir gelişimi hep birlikte hayata geçireceğiz. Bu amacımız doğrultusunda Bursa'mızı bir dünya turizm destinasyonu haline getirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu süreçte, siz değerli akademisyenlerimizin, turizm sektörü temsilcilerimizin, yerel yönetimlerimizin ve halkımızın katkıları bizim için çok kıymetli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.