“ŞİMDİ İSTANBUL NE KONUŞUYOR?”
“Şimdi İstanbul ne konuşuyor? 65 kilometre metro yaptığımızı konuşuyor. Halka açılan milyonlarca metrekarelik kent ormanlarını konuşuyor. Rahmi Demir Kent Ormanı'nı konuşuyor. Atatürk Kent Ormanı'nı konuşuyor. Kemerburgaz Kent Ormanı'nı konuşuyor. Bakın bunların aklında bile yoktu; kreşleri konuşuyor, kreşleri. Yurtları konuşuyor. Üniversite öğrencilerine verilen yüz binlerce bursu konuşuyor. Bunların aklına bile gelmeyen, Kent Lokantalarını konuşuyor. Yeni açılan ulaşım hatlarını konuşuyor. Yenilenen, iyileşen şehri konuşuyor. Tarihe saygıyı, İBB Miras’ı konuşuyor. Onlarca yapılan kütüphanelerimizi konuşuyor. Bakınız; İstihdam Ofisiyle 2019’da bu arkadaşlar dalga geçtiler. ‘Sizin işiniz mi dediler?’ İstihdam Ofislerimizde şu ana kadar 180 bin insanımız iş buldu. İstihdam ofisleri konuşuluyor. Annemiz orada bebeğiyle beraber. Anne Kart konuşuluyor, anne kart. 650 bin annenin cebinde, mantosunun cebinde ya da çantasında 650 bin pırlanta annemizin cebinde Anne Kart var. İstanbul'u özgürce gezebiliyorlar.
“BUNLARI NASIL YAPTIK?”
“Bunları nasıl yaptık? İsrafa son verdik, israfa. Bunların beceremediği israfa son verdik ve bu şehre hizmeti getirdik. İstanbul yatırımlarla güçlenmeye devam ediyor. Şehrimizin her ilçesini eşit tuttuk. ‘O partili, bu partili’ demedik. Onların kutuplaştırdığı gibi, ayrıştırdığı gibi biz yapmadık, yapmayız. Bizim terbiyemiz, bizim ahlakımız nedir biliyor musunuz? İnsanı insan olduğu için severiz. Oyuna partisine bakmayız. O insanın hangi partiden, hangi inançtan, hangi kökenden; nerelidir, giyimi kuşamı nedir bakmayız. Bizim annemizdir, bizim kardeşimizdir, bizim yavrumuzdur, oğlumuzdur, gencimizdir, delikanlımızdır, genç kızımızdır. Dolayısıyla biz, bu şehre eşitlik duygusunu getirdik. Çekmeköy'e de o eşitlikle hizmet ettik. Bakın; durdurdukları, yapamadıkları, sıfır seviyesindeki Çekmeköy-Sancaktepe-
“BU ŞEHRİN ÇOCUKLARINA SÜT DAĞITMAKTAN ONUR DUYUYORUM”
Çekmeköy’e İSKİ üzerinden, 5 yıllık süre içerisinde 3 milyar liralık altyapı yatırımı yaptıklarını kaydeden İmamoğlu, ilçe özelindeki hizmetlerinin detaylarını vatandaşlarla paylaştı. “Bunlar görünen hizmetlerimiz” diyen İmamoğlu, görünmeyen hizmetleri de şu sözlerle aktardı:
“Bizden önce yurt ne kadardı? Sıfırdı. Kreş sıfırdı. Şimdi 100 tane var. Aynı şekilde ‘burs’ diyoruz ya burs. Her yerde söylüyorum. Önce diyorum, ‘sıfırdı değil.’ Onlar, bir tane torpilliye 200 bin dolar burs verebiliyorlardı. Bir torpilliye. Biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Bu sene 100 bin gencimize 7 bin 500 lira burs veriyoruz. Sadece bu sene 100 bin. 1 torpilli nerede, 100 bin genç nerede. Seneye ne yapacağız? 100 bin gencimize, 15 bin lira burs vereceğiz. Biz, bu hizmetlerimize devam edeceğiz. Bu akışı sağlamamızdaki değerli karakteri söyleyeyim mi size? O da şu: Hani süt dağıtacaktık; süt dağıtmamızda da dalga geçiyorlar. Bugün yine bir gazetede gördüm, ‘Milletin sorununu çözmek yerine, süt dağıtmayı vadediyor’ diyor. Ya ben bu şehrin bebelerine, bu şehrin çocuklarına süt dağıtmaktan var ya onur duyuyorum, onur. Bizim bu şehirde bebeklerimiz, şanssız bebeklerimiz var. Niye biliyor musunuz? Bunlar, ekonomiyi sefil ettiler. Ekonomiyi rezil ettiler. Ekonomiyi kötüleştirdiler. Dünyanın en fukara, parası en değersiz, üç haneli enflasyon sadece bizim ülkemizde var. Bunlar, ekonomiyi başaramadılar, beceremediler. Bizim canım paramızı, dünyanın pulu ettiler. Onun için ne oldu? İşte eve giren para azaldı. Ne oldu? Bir anne, baba çocuğuna süt alamaz oldu. Vallahi ben göğsümü gere gere yüz binlerce çocuğumuza, yirmi beş milyon litre süt dağıtmaktan onur ve gurur duyuyorum.”
“O ÇED RAPORUNA NİYE İMZA ATTILAR BİLİYOR MUSUNUZ?”
Rakibi Kurum’un, “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var” sözlerine gönderme yapan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“ÇED denen şey nedir biliyor musunuz? ÇED raporu, çevre düzeni planıdır bu. Çevreye nasıl etkiler yaptığını ortaya koyan rapordur bu. Diyor ki ‘İliç'teki kazanın ÇED raporuyla ne ilgisi var?’ Bakın; bunu bile savuşturup, utanmasalar ‘CHP suçlu’ diyecekler. Bakın, utanmasalar derler. Söyleyeyim mi size ne ilişkisi var? ÇED'de, ‘Heyelan riski yoktur’ diye rapor düzenlediler. Peki, o, 10 milyonlarca metreküplük heyelanla birlikte doğaya verdikleri zarar, 9 yurttaşımızın acısı hala ailelerinin yüreğinde varken, ‘Benimle ne alakası var’ diyebilen bir akla, İstanbul emanet edilir mi kardeşim? Edilmez, edilmez. Bakın; o ÇED raporuna niye imza attılar biliyor musunuz? Bunlar iki şeyi yaparlar: Bir; birinden talimat gelmemişse, o raporu açıp yüzüne bile bakmazlar. Ama birinden talimat gelmişse, raporun detayını okumazlar bile. Ön sayfadaki imzayı atarlar, geçerler. Ben biliyorum bunları. Ben bunları 15 yıldır deneyimliyorum. Siyaset yaşamım boyunca, 15 yıldır deneyimliyorum.”