Dağlık Karabağın işgaline sessiz kalan Türk dünyası, bu gün Ermenilerin Osmanlı İmperatorluğunun doğu bölgelerinden Karsa kadar uzanan tüm arazinin Ermeni toprakları olması iddiası ile yüz yüzeler. Sözde bütün araziler Batı Ermenistan arazileriymiş…
Ermenistan belli ki, bu güne kadar kendi tarihini yazıp bitirememiş, o yüzden “yumurta mı önce yaratılmış, tavuk mu önce yaratılmış” gibi benzeri bir uygulama ile henüz kendilerine tarih biçme aşamasındalar…
Örneğin, bu günlerde Yahudi siyaset bilimci, sivil toplum aktivisti Avigdor Eskin kendi facebook sayfasında Türkiyenin doğu bölgesini, Kars dahil Batı Ermenistana ait olması ile ilgi çekici bir paylaşımda bulundu.
Türkiye’de çekilmiş güzel manzaralı bir fotoğrafı paylaşarak, altına “Yakında bir zamanki Türkiye olarak anılacak Batı Ermenistan” ifadelerine yer vermiş.
Hatırlanacağı üzere İsrail’de yaşayan Yahudi siyaset bilimcisi 2017 yılında ise Karabağ’ı ziyaret ederek, eskin Karabağ’ı sadece bir çatışma gözüyle değil Ermeni halkının anayurdu ve tarih, ekonomi, turizm açısından değerli bir ülke olarak, gördüğünü belirtmişti. Aynı zamanda dışarıda yaşayan Ermenileri anavatanlarına dönmeleri için büyük göç organize etme çağrısında bulunmuştu.
Ermeniler tarafından Türklerin dünya komoyunu gözü önünde katledildiği Hocalı tarihi faciasına tepki vermeyen dünya birliği, aslında katliamlar ve katller üzerine, Ermenilere yokdan var olma şansı tanıdıklarından habersizler gibi görünüyor. Acaba kendi tarhini başdan yaza bilme umutu ile tutuşup yanan Ermenistan, kendi tarihini bilmediği halde, dünya komoyunuda mı ellerinde maşa ettikleri Ermenistanın bir tarihi geçmişinin olmadığından haberdar değiller mi?
Tarihe göz attıldığında bile, Ermenistan 1478 yılından itibaren Akkoyunlu ve Safavi hükumdarları arasında el değiştirdiğini görüyoruz. Onlardan sonra Ermenistan direk Osmanlı İmperatorluğu, daha sonra Rusya İmperatorluğu esareti altında kaldığını söylüyorlar. Tüm tarih boyu her yeni yaranan hanlık ve devletin terkip hissesi olarak, kalan Ermenistan, her dağılan devletden yeni kurulan devlete geçit aldığı halde, sadece 1991 yılında Sovyetlerden ayrılarak, bağımsızlığını ilan etmiş Ermenistan arkasından (Rusyaya de-fakto tahkim olduğunu günümüze kadar sürdürdüğü halde) Azerbaycana karşı arazi iddiasıyla çıkış yapmışdır.
Bu Ermenistanın tarih-tarih diyerek, bas-bas bağırdığı yokdan var edilen sözde devlete ait öz geçmişdir. Yarın bir gün Pasifik okyanusa ait Marian derinliğinin veya Kuzey kutup yıldızının bile, Ermenilere ait olduğu iddiası bile hiç bir halde şaşırtıcı olmamalıdır...
Çünki yokdan var oldurulmaya mahkum olanlar, hep başka devletlerin tarihini ve arazisini çalmakla meşkul olarlar. Nə yazıg ki, bu jeosiyasi alanda geçerli olan adaletsiz bir prensipdir.
Osmanlı İmperatorluğunun tarihi salnamesini yalanlamak gibi anlam çıkartılması gerekdiği halde, Afrin, Fırat ve Münbiç gibi terörle mücadile ameliyatlarının Dağlık Karabağda uygulanmasının zamanı gelmiş de geçiyor bile, diyebiliriz.
Haklı olarak, belirtmeliyiz ki, Ermeni terörü DEAŞ - kadar vahşet saçıyor. 1992 yılında Azerbaycan Türklerinin Hocalıda toplu halde katledilmesinin, canlı-canlı yakılarak, Türklerin izlerinin Türk topraklarından vahşiyetle silinmesinin şahidi olduğumuzu göz önünde bulundurarak, çocuklarımıza aynı kaderi yaştmamak adına Ermeni terörü ve Ermeni yalanına karşı mücadeleye devam etmeli olduğumuzu atılan her siyasal adımımızda aklımızda tutmalı ve o şekilde karar vermeliyiz.