Bugün tarihler 8 Mart 2023’ü gösteriyor. Dünya Kadınlar Günü diye anılan ve sadece bir güne sığdırılmaya çalışan bu günün tarihsel arka planı, Dünya’da ve Avrupa’daki yankısı ile ülkemizde nasıl tanımlandığını sosyolojik bir perspektifte analiz etmek istedim. Bu yazıda sadece 8 Mart’ın önemi değil aynı zamanda ülkemizin farklı meslek gruplarında öncü Türk Kadınlarının portrelerini sunmak istiyorum. Aynı zamanda bu hafta TEV Hayri Tokaman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirdiğim “Işığı Yayan Öncü Kadınlar” söyleşimdeki izlenimlerimi de aktaracağım.
DÜNYA’DA 8 MART KADINLAR GÜNÜNÜN TARİHSEL ARKA PLANI
8 Mart dediğimizde aklımıza çiçeklerin alındığı, kutlamaların olduğu bir gün gelse de bu günün tarihin derinliklerinde kalan bir yas günü olduğunu bilmemizde fayda olduğunu düşünüyorum. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı. 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde, Alman Clara Zetkin yangında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. 28 Şubat 1909 tarihinde New York’ta Kadınlar Günü düzenlendi. 1917’de Rusya’da 8 Mart Ulusal Bayram ilan edildi. Birleşmiş Milletler ise 16 Aralık 1977 tarihinde aldığı kararla 8 Mart gününü ‘Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü’ olarak belirledi.
TÜRKİYE’DE 8 MART GÜNÜ
Türkiye'de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, o yıllarda Türkiye’de olan Rus iki kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra 1970’li yıllara kadar bu gün Türkiye’de özel bir gün olarak tanımlanmadı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de 1975 yılında kutlanmaya başlandı. Sokaklarda, meydanlarda büyük bir coşku ile bayram havasında gerçekleşti. 1980 sonrası kadın dernek ve kuruluşlarında kurulmasıyla günümüzde de halen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak tanımlanmaya devam ediyor. Cumhuriyetin kurulması ve kadın-erkek eşitliğinin yasalarla da belirginleştiği yıllarda, Afet İnan (1955): “Yirminci asrın ikinci yarısına erişen Türk kadını bugün hak ve görev eşitliği bakımından en üstün bir duruma sahiptir; dünyanın en uygar ülkelerinin kadını ile aynı seviyededir.” diyerek Türk kadının dünyadaki diğer ülke kadınları ile eşit hak ve seviyede olduğunu vurgulamaktadır.
IŞIĞI YAYAN ÖNCÜ KADINLAR
Türkiye’de kadın haklarının Cumhuriyetin ilanından sonra kamusal ve özel alanda güçlü bir şekilde tanımlandığını görmekteyiz. Nitekim kadınların belediye seçimlerinde, seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle tanındı. 1930 seçimlerinde de Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde belediye başkanı seçilen Sadiye Hanım, "Türkiye'nin İlk Kadın Belde Belediye Başkanı" olmuş ve bu görevi iki yıl yürütmüştür. Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı. Aydın'ın Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın muhtarı olmuştur. 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile ‘kadınlara seçme ve seçilme hakkı’ tanındı. 8 Şubat 1935 genel seçimlerinde ilk kez 18 kadın milletvekili oldu. İlk seçilen kadın Milletvekili ise Hatı Çırpan’dır. Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı olmuştur.
AYDINLIK YÜZLÜ GENÇLERLE IŞIĞI YAYAN KADINLARI BULUŞTURMAK
Mustafa Kemal Atatürk’le bire bir anıları olan 14 ilkleri başarmış öncü kadınları, Hakan Hüseyin Çitim ile birlikte “Atatürk’ün Işığında Türk Kadınları” adıyla kaleme aldığımız bir kitap çalışmamız oldu. Onlarca okulda, farklı kurum ve kuruluşlarda söyleşiler verdik. 7 Mart 2023 tarihinde de “Işığı Yayan Öncü Kadınlar” adıyla Bursa TEV Hayri Tokaman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri ile buluştuk. Geleceğin aydınlık yüzlü gençlerine farklı meslek gruplarında dönemin zorlu koşullarına rağmen ilkleri başarmış portreleri sundum. Atatürk’ün tarih öğretmeni olmasını istediği, ilk tarih öğretmenimiz Refet Angın, semada kuş gibi süzülen ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, Türk bağımsızlık ateşini Sultanahmet mitinginde tutuşturmaya çalışan Halide Edip Adıvar, ‘Muharebe bana düğünüdür!’ diyen ilk birlik komutanı Fatma Seher Erden, bilimsel çalışmalar için laboratuvar’da günlerce vakit geçiren ilk Türk kadın kimyager Remziye Hisar, yurdundaki hastaları iyileştirmek için çabalayan ilk Türk kadın Doktor Safiye Ali ve insan onuruna yakışır bir yaşamı savunan ilk Türk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu’yu farklı yetenekleri ve mücadele ruhu yüksek yapıları ile anlatmaya çalıştım. Kadının Türk düşünce hayatında olduğu kadar, sanatta ve yurt savunmasındaki rolünü ve önemini gereği gibi değerlendiren Atatürk, kadınlara da önemli haklar verilmesi gerektiğine inanmıştır. Sanatta Semiha Berksoy’un operası, Bedia Muvahhit’in sahne oyunculuğu, Mihri Müşfik’in ressamlığına da büyük övgülerde bulunmuştur. Söyleşimizde bu isimleri de konuşma olanağımız oldu. Bilinçlendirici ve farkındalığı yüksek bu söyleşi için okul yönetimi öğretmenlerimize ve can kulağıyla dinleyen geleceğin kahraman ruhlu öğrencilerine sonsuz teşekkür ediyorum. Son olarak, güçlü bir sözle, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyette ilkleri başaran tüm kadınlara onun ifadesi ile sesleniyoruz:
“Dünyada Her Şey Kadının eseridir. Türk Kadını Sen Omuzlar Üstünde Göklere Yükselmeye Layıksın” Mustafa Kemal ATATÜRK