Kim ne yazdı köşesinde bugün Yenidönem gazetesi yazarı Gül Kolaylıya yer vermek istiyoruz. Kolaylı bugünkü yazısında katı atık bedeli/Dimyat'a bulgura giderken!.. başlıklı yazısı şöyle;
Katı atık bedeli/Dimyat'a bulgura giderken!..
Nilüfer Belediye Meclisi, 2021 yatırımlarını ve mali bütçesini görüştü. Nilüfer Belediye Başkanı önceliğin salgın nedeniyle halk sağlığı hizmetleri olduğuna değindi.
Turgay Erdem, tarımsal üretim ve sosyal belediyecilik çalışmalarını sürdürecekleri mesajını verdi. 2021 gelir bütçesi 505 milyon TL olarak kabul edildi. Bütçede 50 milyon lira katı atık bedeli eksik!
Nilüfer Belediye Meclis toplantısına da katı atık bedeli damgasını vurdu!
Meclis toplantısında AK Parti grubu da katı atık bedellerinden kaynaklanan gelir kaybını nasıl telafi edeceklerini soruyor:
CHP Grup sözcüsü ve Belediye Başkan Yardımcısı Osman Ayradilli şöyle cevap veriyor:
"Katı atık bedellerinin ilçe belediyeleri tarafından toplanması yasal olarak asla mümkün değil. Bir yönetmelik var; katı atık bedeli de su bedeli de aynı yönetmelik çerçevesinde tahsil ediliyor.
Birini Büyükşehir Belediyesi tahsil ediyor, birini ilçe belediyeleri adına tahsil edip ilçe belediyelerine veriyor. O zaman kendi sıvı atık, pis su kanalizasyon bedelini de almasın Büyükşehir Belediyesi."
Başkan Turgay Erdem ise katı atık bedeli tahsilindeki tavrın ilçe belediyelerine zarar vereceğini ve ilgili yönetmeliğin belediyelere 2020 yılı sonunda kadar süre tanıdığını hatırlatıyor ve Büyükşehir'in katı atık bedelini kaldırmasına itiraz ediyor:
"Zamanında Büyükşehir Belediyesi çıkan yönetmeliği uygulamış. 9 senedir süregelen Bursa için olumlu gelişmeyi bir günde sonlandırmak doğru mu? Nilüfer 51 bin hektarlık büyük bir alan. Belediye olarak geniş alanda çalışıyoruz. Çöp, budama, hafriyat atıklarını da topluyoruz. Katı atık bedelleri konusunda hükümetimiz bir genelge çıkartırsa ona göre hareket ederiz."
Bu konuyu 28 Temmuz'da yazmıştım. O tarihte katı atık bedellerinin neye göre kimin belirlediğini öğrenmekte zorlanmıştım. Araya taraya, sora sora öğrenmiş ve yazmıştım...
Her ilçe belediyesi meclisi toplanıp her yılsonu katı atık bedellerinin kaç lira olacağına karar veriyordu. Büyükşehir de tahsil edip ilgili belediyelere ödüyordu. Katı atık bedeli dediğimiz şey eskinin çöp parasıydı.
İLÇE KATI ATIK BEDELLERİ FATURADAN KALDIRILINCA!..
En yüksek katı atık bedeli ise Nilüfer Belediyesi'ninkiydi. Hatta Nilüfer'deki özel okullaras büyük işletme muamelesi yapılıyor ve Osmangazi'de 7 bini aşkın işçinin çalıştığı büyük sanayi fabrikası TOFAŞ bile 5 bin TL katı atık bedeli öderken, Nilüfer'deki özel okullar 5 bin 250 artı KDV ödüyordu!
Muhalefet partilerinin su bedeli üzerinden yaptıkları muhalefet üzerine Büyükşehir Belediyesi katı atık bedellerini faturalara yansıtmaktan vazgeçince de katı atık bedelinin yasal bir zorunluluk olduğunu aslında kaldırılamayacağını ilçe belediyelerinin tahsiliyle yükümlü olduğunu, ancak emlak vergilerinde olduğu gibi tahsilatın düşeceğini yazmıştım. Muhalefet parti temsilcilerinden "Sonuç olarak biz vatandaşın ödeyeceği faturayı ucuzlattık" diye itiraz gelmişti.
Hele CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın bir açıklaması vardı; Bursa nüfusunu su aboneleriyle yani konutlarla eşleştiriyor ve sadece...
Yazının devamı
Bursa Hakimiyet yazarı Adnan Baştopçu ise bu yazısında Avrupalı Faşitleri konu alan bir yazı yazdı.
Adnan BAŞTOPÇU
[email protected]
Kahrolsun Avrupa'nın faşistleri!
27 Ekim 2020 Salı, 07:48
Biliyorum, başlık biraz slogan gibi oldu, bir nevi çığlık gibi ama.
Gaza geldim. Hollanda'da Geert Wilders isimli genel başkan düzeyinde bir ırkçı faşist Cumhurbaşkanımız hakkında bir karikatür yayınlamış, ona sinirlendim.Tek sinirlenen ben değilim. Buyurun.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Bu ahlaksız insanlık düşmanı faşistlerle mücadele etmek insanlık görevidir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Gerçekleri yüzlerine söyleyince Avrupa'nın ezik ırkçıları yine kendini gösterdi. İslam ve yabancı düşmanlığından prim yapmaya çalışıyor. Avrupa'nın faşist zihniyetli şımarık politikacılarına artık dur demenin zamanı geldi.
Çelik ve Çavuşoğlu'na yürekten katılıyorum.
Çünkü elemanı tanıyorum.Silme faşo, ırkçının, ayrımcının önde gideni.
Tırnak içinde 'uygar', tırnak içinde 'medeni' Avrupa hala nasıl barındırıyor böylelerini bünyede, hakikaten merak konusu.
Genelleme yapılabileceği, bütün Avrupalılar'ın aynı kefeye konulabileceği ihtimaline binaen bu aşamada topa basalım ve..
Avrupa'yı faşistler ve anti-faşistler diye en azından ikiye ayıralım.
TÜRKİYE'DE SAĞCI, AVRUPA'DA SOLCU
Efendim, fi tarihi.Her zaman yaptığım gibi kanepeye yatay vaziyette kaykılmış, elde uzaktan kumanda aleti, araştırmacı gazeteciliğin dibine vuruyorum. Almanya'da seçim olmuş, sosyal demokratlarla yeşiller epeyce oy toplamış. İzlediğim haber seçim günü sandık başında Türklerle yapılmış röportajlara ilişkin. İnsanları kılık kıyafetlerine göre kategorize etmekten hiç haz etmem ama çember sakallı takkeli amca geliyor mikrofon başına sosyal demokrat partiye oy verdiğini söylüyor. Akabinde türbanlı abla geliyor, o da yeşillere basmış mührü.
Böyle birkaç örnek daha izledikten sonra gördüm ki, bizim gurbetçiler gurbette onlara en çok kim arka çıkıyorsa, o partilere oy veriyorlar.
Türkiye'de Refah Partisi, ANAP veya DYP.
Almanya'da yeşillere, sosyalistlere!
Başka bir fi tarihi. Bizim gurbetçiler girmişler Berlin'de Kraliyet Sarayı'nın bahçesine. Beyaz atlet, çizgili pijama var mıydı, yalan olmasın, mangal yakıyorlar. Bir değil 5 değil, 15 değil. Epeyce bir aile.
Meğer bu mangal manzaraları Almanya'yı (Berlin'i) ikiye bölmüş.
Irkçı ve sağcı partiler 'olur mu böyle bir şey tarihi sarayın bahçesinde' diye feryat figan halinde.
Sosyal demokratlarla yeşiller de ağız birliği yapmış. 'Ne var, ne olmuş, sarayınız mı eskidi, mangal Türklerin kültürü. Bırakın yaksınlar, ne fark eder!' deyip durmakta.
Hem oy verme davranışı, hem mangal olayına gösterilen iki farklı tepki, gelinen noktada 'Avrupa Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türklerin ayak sesleri' düzeyinin aşıldığını gösteriyor.
TEK AVRUPA YOK
Bir Avrupa yok tek başına muhatap alacağımız, tek Türkiye'nin olmadığı gibi. Alt alta yazılmış bu iki yazıda anlatılanlara bakarak hem kendimize, hem ülkemize daha eleştirel bir gözle bakabiliriz belki.
Karikatüre tepki, sarayın bahçesinde mangal, yabancı düşmanlığı, başka dine mensup insanlardan nefret vs..
Belki biz de farkında değilizdir yabancı düşmanı olduğumuzun.
Belki çoğumuz milli bir sarayın bahçesinde mangal yakılmasına çok feci itiraz edecek haldeyiz.
Belki artık karikatür bile çizilemeyen, bırak çizilmeyi, karikatürlere bakılamayan, kitap toplatılan, hatta kitapçık toplatılan ülke haline gelmişizdir.
Belki gençlerimizin yüzde 60 küsuru bir fırsatını bulsa Avrupa'ya kaçmak istiyordur.
Belki en sıkı Müslümanlarımız bile yaşamak için ecnebi memleketleri tercih ediyordur.
Hasılıkelam, belki de kimseye 'faşist' diye bağıracak durumda değilizdir.
JESSE OWENS...
'Kim kime göre ırkçı vefaşist'e en güzel örnek, 1936 Berlin Olimpiyatları'ndan ülkesi ABD'ye 4 altın madalya ile dönen Jesse Owens isimli siyahi atlet.
Ohio Üniversitesi'ne belediye otobüsünün arkasında siyahlara...
Yazının devamı