Sustukça kaybeden memleketim… Sanki ölüm sessizliğine bürünmüş, Olup biteni cansız, tepkisiz seyrediyoruz. Toplumsal muhalefetten vazgeçtik, Bireysel sosyal medya tepkilerinden ibaret. Bütün muhalefetimiz. Ne ara bu hale geldi bu toplum? Duyarsız, bananeci, ve bencil. Halbuki; Memlekette neye el atsan elinde kalıyor. Ekonomi göçmüş, İşsizlik rekor kırıyor. Dış politika, güvenlik desen iflas etmiş. Eğitim, sağlık özele havele edilmiş. Sosyal dilimlerin arasındaki fark, uçurum haline gelmiş. Açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı %80’lere dayanmış. Toplumsal barıştan bahsetmek neredeyse imkânsız hale gelmiş. En basit konularda bile kutuplaşma, küfür, hakaret diyalog dili olmuş. Tahammülden, hoşgörüden eser kalmamış. Aklın, bilimin ve gerçekliğin yerini goygoyculuk almış. Bir bilinmeze giden memleket ve ölüm sessizliği… Oysa ki 2002’de ne diyordu AKP; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düşüncesinden hareket eden PARTİMİZ, bütün politikalarının merkezine insanı koymuştur. Demokrasinin nihai amacı, başta düşünce, inanç, eğitim, örgütlenme ve teşebbüs özgürlüğü olmak üzere, bütün sivil ve siyasi özgürlükleri güvenceye almak ve insanların korku ve endişeden uzak olarak yaşamalarını sağlamaktır.” Gelinen nokta ise korkudan sosyal medya paylaşımlarına beğeni dahi koyamayan memleketim insanı. Bu sessizlik hayra alamet değil. Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararı ancak kurtarabilir. Susmayın, Sustukça kaybedeceğiz…
kKoskocaman bir hareketin lideri teslim olmuş ,gariban vatandaş napsın.