Gerçek Kimin umurunda?
**
Öncelerde “Hak gelince batıl zail olur” du.
Gerçek ortaya çıkar, en azından hak kısmen de olsa teslim edilirdi.
Hadi “özür dilemek” abartılı bir beklenti ama
Gerçek ortaya çıkınca iddiası boşa çıkan en azından edeben susardı.
**
Ya bugün öyle mi?
Gerçek kimin umurunda ki?
Benim adamım, benim partilim, benim tarikatlım,
Benim hemşerim vesaire diyorsa, kıymetli ve doğru.
Benim menfaatim, beklentim, çıkarım doğrultusunda ise kabulüm.
**
O ki gerçekler bu saydıklarımızla çelişiyorsa
Gerçeğin gün gibi meydanda olmasının hiçbir anlamı yok.
Öyle cevval çullanılıyor ki gerçeğin üzerine
Gerçek bile kendinden şüphe eder hale geliyor.
**
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”
Ayetinin hükmü ilk sınavda yerle bir zaten.
Vicdanlara bahane bulmak işin en kolay tarafı.
En yaygın olanı “ilm-i siyaset” Sonra “konjonktür” var ki;
Bu iki kılıfa sığmayacak minare yok.
**
Artarak devam eden kutuplaşma, inatlaşma
Yalan üzerinden sürdürülen siyaset
Menfaat batağına saplanmış insanlığımız
Sonuç; Hırsızlığa, arsızlığa, yalana ve talana susan bir toplum