Yerel seçimler öncesi, istediğiniz kadar algı operasyonuna malzeme taşıyın, istediğiniz kadar karamsar tablo sergileyin,netice seçim sonuçlarını sandık belirleyecek.
Halkın hür iradesinin tecelli ettiği yerlerdir sandıklar.
Peki, gündemden düşmeyen “ekonomik kriz” söylemleri Bursa’da seçim sonuçlarını etkiler mi?
Ya da soruyu şöyle soralım.
İP’le ittifak yapan ve HDP ile gizli görüşmelerini sürdüren CHP’nin, sosyal medya üzerinden kopardığı yaygara, ya da partisinin amblemini bile kullanmayarak “Mustafa” sloganıyla çıkış yapan Mustafa Bozbey’in alacağı oy
CHP’yi yerelde iktidar yapar mı?
Bu soru çok tartışılacaktır.
Daha önce de ifade etmiştim;
Bursa gibi önemli bir şehirde 9 ilçeyi, kozmopolit bir tabana sahip İP’e teslim eden CHP yönetiminin, kendi teşkilatlarını bir anlamda pasifize etmesinin mutlaka bir karşılığı olacaktır.
Kaldı ki, CHP en büyük hatayı Yıldırım’da yaptı.
Uzun süredir aday olması beklenen Şahin Sevinç’in liste dışı bırakılması, Şahin’in ifadesiyle özellikle kürt kökenli seçmenlerde hayal kırıklığı yarattı.
Yine aynı İlçede ikinci alternatif olarak düşünülen Bahattin Kuşoğlu’nun da aday gösterilmeyerek yerine Özgür Erdursun’un aday yapılması, CHP’de tartışmaları farklı bir boyuta taşıdı.
Kuşoğlu’nun sosyal medya üzerinden yaptığı zehir zemberek açıklamanın ardından “Yol kesenin yolu kesilir” mesajıyla kendisinin DSP’den ya da bağımsız aday olacağının işaretini verdi.
Rahmetli Ecevit’in DSP’si tarafından başlatılan çalışmaları şimdilik bir kenara koysak bile…
Gelen son anketlere göre, bir kesimin dışında halkın büyük çoğunluğunun bu tartışmalı “algı operasyonlarına” itibar etmediği, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin üstüne basa basa vurguladığı “Beka” sorununun hala gündemin ilk sırasında yerini koruduğu görülüyor.
Bu kapsamda bakıldığında, CHP’nin içinde bulunduğu durumu,Türkiye seçmeni açısından etkili olan, nedenleri de ortaya koymak durumundayız.
Türkiye’de çok partili dönemin başlangıcı kabul edilen 1950 yılından bugüne kadar geçen 69 yıl içinde bir milletin siyasi yapısını tahlil etmek için yeterli olduğunu düşünenlerdenim.
Bu nedenle, yarım asır boyunca yapılan seçimler,Türk milletinin seçmen yapısını,tercihlerini,tercih sebeplerini okuyabilmek için çok önemli bir analiz fırsatı da sunmaktadır.
Son 69 yılın seçim verilerini incelediğimizde, bugüne kadar yapılan seçimlerde sol partiler sadece 4 seçimde oy oranını arttırmış,diğerlerinde sağ partiler üstünlük sağlamıştır.
Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidara geldiği halde, sol partilerden hiçbir parti tek başına iktidara gelememiştir.
Bu durum yerelde de çok fark etmemektedir.
Yerel seçimler her ne kadar ortalama beş yılda bir yapılıyorsa da, seçmenin, her seçimi kendi şartlarında değerlendirme yerine,tarihi süreç içinde yaşanan olayları ve birikimi her seçimde kendisi için bir ölçü kabul ederek sandık başına gittiği anlaşılmaktadır.
Özellikle Atatürk'ün ölümünden sonra 1940-1950 yılları arasında, millete, o günlerin iktidarları tarafından yapılan davranışların bıraktığı travma izlerine karşı bir tepki olarak son 69 yıldır Türk seçmeninin büyük çoğunluğu sol partilere yerelde ve genelde “istisnalar hariç” iktidara geçiş izni vermemiştir.
Kuran öğrenme ve okumaya getirilen yasaklar, ezanın Türkçe okutulması, travma etkisi yapan olaylardan sadece en çok bilinenleridir.
Cumhur ittifakı, ya da İktidarı elimde bulunduran Ak Parti için,”geçmişte yaşananlar” Bursa’da yerel siyasetin şekillenmesi için yeterlimidir?
Buna gönül rahatlığı ile “evet” diye bilmek için bir dizi önlemlerin alınması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Her ne kadar, bugün yaşanan “Beka” sorunu karşısında, insanlar olaylara karşı sessiz, taşkınlık yapmadan “Gönül birliği” etmişçesine yeniden tepki verme özelliğini ortaya koyacak olsa da,bu “anlayış birliğinin” devam etmesi için iktidar tarafından Bursa’da acil palyatif çözümlerin ortaya konulması da zaruri hale gelmiştir.
Kentsel dönüşüm kapsamında,“mahkeme kararıyla” sorun haline gelen tahminen 400 proje ile ilgili, plan tadilatı yapılarak, binlerce insanın mağduriyetinin önüne geçilmeli.
Sorun olarak görülen, şikayetçi konumundaki odaların, şikayetlerinden vazgeçmesi de sanırım, karar vericilerin elini de rahatlatmıştır.
Bugün yeniden evlerine kavuşabilmenin hayali kuran insanlar bilgilendirilmelidir.
Diğer önemli bir konu ise, belediye meclis aday listelerinin hazırlanmasında ortaya konulacak tavır belirleyici etken olacaktır.
Özellikle, Ak Parti’de eski ve yenilerin, analizi yapılarak,listelerde Cumhur İttifakına oy kazandırabilecek isimlere yer verilmelidir.
Buna Mudanya’yı örnek gösterebiliriz;
İnsanları ötekileştirmeden, CHP’nin elinde bulunan Mudanya gibi bir İlçede karşılığı olan, Arif Bayrak, Uğur Demirhisar, Kadir Kahraman ve Emir Ali Usta gibi isimlerin listelere girmesinin önü açılmalıdır.
Tabi Cumhur İttifakının adayı olarak çalışmalarını sürdüren, Murat Ünal ve İlçe yönetiminin ortaya koyacağı tavırda ayrı bir önem arz ediyor.
Her ne kadar CHP’de yaşanan tartışmalar, Yıldırım’da Oktay Yılmaz’ın elini rahatlatıp, maça 1-0 başlamasının önünü açsa da, Mudanya’da olduğu gibi, diğer ilçelerde de yapılacak benzer çalışmalar, Cumhur ittifakını, yerelde yeniden iktidara taşıyacaktır.
Yeter ki karar vericiler, “Beka” meselesinin yaşandığı şu ortamda “dava ruhunu” taşısınlar…
Bir Moğol atasözü der ki;
“Ruhunuz yoksa, atınız koşmaz”
Bizden söylemesi…