Cumhuriyet'imizin 100. yılında 29 Ekim de 29 yaşına gireceğim. Bir 100 yılı daha göremeyeceğim. Üzülerek belirtiyorum ki cumhuriyetimizi yeteri kadar coşkuyla kutlayamadığımızın, insanlarımızın özellikle kadınlarımıza sesleniyorum. Ata'mızın bize bıraktığı bu güzel vatanı seçme ve seçilme hakkını özgürlüğümüzü coşkuyla büyük bir farkındalıkla neden kutlayamıyoruz ?
Üstünüzde ölü toprağı mı var?
Üstüne ölü toprağı serpilmiş bir millet gözlemliyorum, üzülüyorum gerçekten, umutsuzum yarınlardan, korkuyorum anne olmaktan, genç olmaktan korkuyorum, düşüncelerimi söylemekten ve yol da yürümekten, saçım açık gezmekten istediğimi giymekten korkuyorum. Mesela her şarkıyı söyleyemiyorum, türküleri dinleyemiyorum bile. Yeşili ve maviyi bir arada hayal bile edemiyorum.
Yüzmek nasıl bir şey acaba, balık olmak, nasıl güler ki kadınlar, hep merak ederim bildiğim doğrular benimle mezara mı gidecek diye, bunları düşünürdüm herhalde cumhuriyetten önce, yaşayan bir kadın olsaydım.
Oysa şimdi korkmuyorum şarkı söylemekten, gülmekten, yürümekten.
Antalya'yı seviyorum mesela yeşili ve mavisiyle, yürüyorum özgürce memleketin sokaklarında. Her seçimde sandığa giderek irademi koyuyorum ülke yönetimine. Mesela bu okuduğunuz satırları cumhuriyet sayesinde yazabiliyorum.
Bu nedenle bana, kız kardeşime, anneme ve bütün kadınlara verdiğin değer için, yücelttiğin Türk milleti adına sana çok teşekkür ediyorum Atatürk, senin söylediğin gibi aynı ses tonu ve hissiyatla söylüyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene...