Zaman hızla akıp gidiyor.
Zamanla problemi olan insanlardan değilim ama zamanın bu acımasızlığı karşısında bazen eyvallah diyesim geliyor.
Zamana karşı direnemiyoruz vesselam.
Yıllarca görmediğim bir arkadaşım yüzünden tebessüm fışkıran bir edayla Gazeteden içeri girdi sabah sabah..
Seni görmeyeli 20 sene oldu…
Hiç değişmemişsin,hiç!
Senin zamanla gizli bir pazarlığın mı var?
Böyle bir soru karşısında şaşırdım önce, ne yanıt vereceğimi bilemedim!
Zamanla gizli bir pazarlık!
Kimseyle gizli bir pazarlığım olmadı ki zamanla da olsun!
Hem bu gizli pazarlığı kim yapmış ki bende yapabileyim!
Cihan padişahı Kanuni bile böyle bir pazarlığı yapamamış.
Yazar Sadık Kemal Tural’ın Zamanın Elinden Tutmak isimli kitabında her şeyi o kadar net anlatıyor ki. (Bu kitabın okunmasını, bütün kitapsever kardeşlerime ve zamanla problemi olan bütün okuyuculara ısrarla önermek isterim!)
Kitapta, özetle, zamana karşı direnebilmenin sevgiyle olabileceği, insanın sevgi kabiliyetinin gelişmesiyle zamana karşı direnebileceği uzun uzun örneklerle anlatılıyor.
Kitabı inceledikten sonra fikrim değişmişti.
Ayrıntıya girdiğimde şunu gördüm:
Mesleğimi sevdiğim kadar sevmemişim zamanı!
Ama şimdi yıllar sonra, bakıyorum, zamanı sevmek ve zamanla iyi geçinmek gerekliliği gelip kapıma dayanmış; davetsiz bir misafir gibi!
Az önce adını zikrettiğim kitapta, zamana karşı meydan okuyabilmenin en etkili yollarından birisi olarak da “dünya denen gök boşluğunda, beraber uçabileceğiniz insanları iyi seçin” deniliyordu.
Galiba bu zaafiyet hepimizde var.
Bizlere kalbiyle, ruhuyla ve varlığıyla hayat kaynağı ve enerjisi enjekte edecek insanları pek seçemiyoruz. İnanın, insanın bu hayatta kendi eşdeğer güzelliğinde birisini bulamadığı zamanki çektiği azap kadar büyük bir azap yoktur!
Anlaşılmamak, insanın içindeki hücrelere yaşama şansı pek tanımıyor!
En azından şu andaki sosyal ve siyasal ortamın bizlere mutluluk hormonu salgılamaya vesile olabilecğini söylemek bile sorunu çözemiyor.
Sanki insanları üzemek,yaralamakla daha fazla yaşayacagımızı zannı uğruna birbirimizin ömürlerinden zaman çalıyoruz da farkında değiliz.
Yıllar önce, yanlış bir fotoğrafın süslediği haberin ardından, genç bir kızın kahroluşunu hatırladığımda sanki saçlarımın beyazlamasının tek sorumlusu o kadır dolu günmüş gibi geliyor..
Ama bugün şunu net olarak görebiliyoruz.
Ömür törpüsü insanlarla zamanı kucaklamanın ve zamana karşı meydan okumanın ihtimali iyice azalmıştır.
Sonuç olarak zaman bizlere bahşedilen çok önemli bir fırsattır sevgili MEYDAN okurları.
Ve özelliğinden dolayı taşınamaz, alınıp satılamaz, devredilemez, biriktirilemez niteliktedir.
Aynı zamanda sosyal kesimler arasında adil olarak dağılan bir kaynaktır.Bu değerli kaynak yüce yaradan tarafından herkese karşılıksız verilmiştir.
Aman dikkat edelim de zamanımızı beş para etmez insanlarla geçirmeyelim…
Zamanın kıymetini bilelim!
Yoksa bir daha boşu boşuna geçirdiğimiz bu güzelim zamanları bir daha geri getiremeyiz...