Almanların çok güzel bir sözünü hiç unutmuyorum: “Süreden bir tane koyun
çaldığın zaman adına hırsız derler, ama sürüyü toptan “götürdüğün” zaman adına ticaret derler.”
Bir simit çaldığı için cezaevlerinde çürümeye mahkum edilen, ama deveyi
hamutuyla götürdüğü için toplumsal kabule şayan olmuş prestij sahibi insanlara
şükran plaketlerinin verildiği dönemleri yaşadı bu şehir…
Oralardan geliyoruz!
Unutmayalım ki, 21 banka batırıldı, binlerce insan mağdur edildi.Batan o bankalardaki üç kuruşunu kurtarmak için heykelde insanların haykırışları hala hafızalarda yerini koruyor.
Pislik içinde hizmet vermeye çalışan hastanelerde rehin kalan insanlar bir tarafa, tarlasındaki sebze meyvesini Bursa’da pazara getirmeye çalışan köylünün yol mücadelesi…
Şimdi yerel seçimlere gidiliyor…
Bir tarafta, tamamen suni gündemlerle uydurulmuş ve amaca giden her yol mubahtır anlayışıyla kurnazca ve tabanda hiçbir konsensüs sağlanmadan,topal ördek misali oluşturulan millet ittifakı…
Diğer tarafta bu ülkenin değerlerini her şeyin üstünde tutan, tabanda ve tavanda sağlanan birliktelikle yoluna devam eden Cumhur ittifakı…
Bursa ekseninde herkes fikrini üç aşağı beş yukarı ifade etmeye başladı.
Birileri, her ne kadar “Yarış başa baş gidiyor” şeklindeki algı operasyonlarıyla süreci etkilemeye çalışsa da,karşı mahallede işler hiçte gösterilmek istendiği gibi değil.
Araştırmalar gösteriyor ki, HDP destekli CHP ve İP arasında yaşanan liste krizi bir tarafa, milletvekilleri, parti teşkilatıyla birlikte ülkücülerin de sahaya çıkarak destek vermesiyle Başkan Alinur Aktaş koşmaya başladı…
Her gün STK’larla bir ara geliyor, esnafı ziyaret edip vatandaşlarla kucaklaşıyor, plan ve projelerini anlatıyor…
İddialı konuşuyor Başkan Alinur Aktaş, Bursa’da birinci sorun olarak, görülen “Trafik sorununun” 2 yıl gibi bir sürede bu kentin gündeminden çıkaracağını taahhüt ediyor…
(Başkan Erdoğan’da Gökdere Meydanı’ndaki konuşmasında bunun garantisini vermişti.)
Zaten merkezi hükümetin desteğini alamayan hiçbir belediyenin,Bursa gibi nüfusu her geçen gün artan, trafiğe her yıl 50 bin aracın çıktığı bir şehirde başarılı olma şansı yoktur.
Bu anlamda da Başkan Alinur Aktaş’ın şansı bir kat daha artmıştır ki, yarışta mesafe iyice açılmaya başladı.
Oy kaygısı olmadan, aslında yapılması gerekeni yapıyor Başkan Alinur Aktaş...
Daha önce ifade ettiğim gibi,bir taraftan başında bulunduğu kurumda mali disiplini sağlarken, diğer taraftan “Ranta” izin verilmeyeceğinin işaretlerini veriyor.
Belki de, aç kalındığı için bir simit çalmakla, imar planlarında kurnazca bir yol
değişikliği yaparak rant kapısı açmak ve bundan sebeplenmek arasında hiçbir farkın olmadığını ifade ederek aynı gözle bakıyor.
Önceki akşam, Orhan Efe’nin başkanlığını yaptığı, benim de izleme imkanı bulduğum BUMİAD toplantısında üstüne basa basa vurguladığı “Aynı ruhsatta,aynı şahsın üç ayrı imzası var.Bunu nasıl izah edecekler” sorusuyla kentsel dönüşümde yaşanan sıkıntılarda,kendisini sorumlu tutarak hedef gösteren,Bozbey ve yardımcısına gönderme yaptı.
Bu noktada kabul edelim ki, çok katlı binalarla bu kentin kimyası bozulmaya başladığı bir dönemde, kentsel dönüşün çalışmalarının Yıldırım ve Osmangazi gibi çarpık yapılaşmanın yoğun olduğu ilçelerde değil de son kurulan İlçe Nilüfer’de yapılması ayrı bir tartışma konusudur.
En ince ayrıntısına kadar izah edilmeye muhtaç bir konudur.
Öyle ya, bugün uzaydan insan ithal edip bu sorunlar kökten çözülemeyeceğine göre hali hazırdaki siyasetten beslenen insanlarla Bursa’nın sorunları en aza indirilecektir.
Bu insanlarında güçlü ve “devlet imkanlarını” kullanabilme becerisine sahip olmalıdır ki, Bursa İstanbul’un arka bahçesi olmaktan çıkarak, gerçek kimliğine kavuşsun…
Eğer ki bu toplumda sahip olunan tek materyali çekiç olarak görür isek,o toplumu oluşturan bireyler her şeyi çivi olarak görmeye başlarlar.
Ranta koşar, ranta.
İnsanlara, farklı daha gelişmiş ve daha ahlaki “enstrümanlar”
vermek zorundayız.
O nedenle Başkan Aktaş’ın turizm hamlesini ayrıca önemsiyorum…
Alkışlıyorum.