Saldırı olduğunda dışarıdaydım.
Oulu caddesinde aracımı park ederken Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Yıldız aradı ve haberi verdi.
Binadan içeri girdiğimde kan izleri Gazete Bursa’nın Sahibi Hamza Eren’in odasına kadar gidiyordu.
Görevli arkadaşımız Neziha Barışsever’in eli ayağı birbirine dolanmış yüzü sapsarı olmuştu.
...
Muhasebe Sorumlumuz Deniz, koşarak geldi, “polise ulaşamıyoruz, ne yapmak lazım” dedi.
155’i aradığımda aynen,”Sayın vatandaşlarımız bütün hatlar meşguldür, bekleyiniz” diyordu sanki bir bankayı aramışız gibi…
“Acil durum var, insan öldürüyorlar” bile diyemedik!
...
Çekirge Polis Karakolu desen ayrı bir alem, onun da telefonları yanıt vermedi.
Anlayacağınız bu ülkede can güvenliğiniz Allah’a emanet!
...
Bir de ilginç saptama yapayım.
Mehmet Ali Yılmaz gazeteye çok arada sırada gelen bir yazar…
Acaba saldırganlar bizim gazetenin önünde kaç gündür pusudaydılar?
...
Bir de şu var; çok uzun süreden beri Bursa’da bir gazeteciye fiili saldırı yapılmamıştı.
Tehditler olmuştu ama böylesine kahpece bir saldırıyla ilk kez yüz yüze geldik.
...
Dün, Mehmet Ali Yılmaz’a yapılan saldırıdan 10 dakika sora Facebook’ta şu gönderiyi yazdım:
“Gazetemiz yazarlarından Mehmet Ali Yılmaz'a, gazetemizin asansör girişinde kalleşçe saldırdılar. Başından yaralanan Köşe Yazarı Mehmet Ali Yılmaz şu anda hastanede.
Ve ne yazık ki, 155 polis imdat telefonuna ulaşamıyoruz. Çekirge Polis Karakolu'nda bile telefona bakan yok. Görüşlerine katılmasanız da, yazılarını şoke edici bulsanız da, Mehmet Ali Yılmaz'a yapılan bu haince saldırı basın özgürlüğüne saldırıdır.”
...
Saldırı haberini paylaşır paylaşmaz telefonlarımız hiç susmadı.
Sosyal medya üzerinden çok sayıda geçmiş olsun mesajı geldi.
Haber kısa zamanda bütün Bursa’ya yayıldı.
...
Tam bu noktada bir kez daha ifade etmek isterim ki, yazı ne kadar şoke edici olursa olsun, karşılığı şiddet olmamalı…
Düşünceye sadece düşünceyle karşılık vermek doğru olanı!
Nasıl ki hukuk gün geliyor, herkese hatta günün egemenlerine bile lazım oluyorsa, basın özgürlüğü öyledir.
Özgür basının olmadığı yerde hukuk da, demokrasi de, insan hakları da, özgürlükler de ayaklar altına alınabilir!