Hiç bu kadar ironik( karşıt) duygular içinde geçirdiğimiz bir seçim öncesi dönem olmadı sanırım, hem sıkıntılı hem umutlu...
Enflasyonun bu kadar arttığı, swap(alınan borç) hariç net döviz rezervlerinin eksi 68 milyar dolar olduğu, faiz ve kuru bastırmak için endazenin ucunun çoktan kaçırıldığı bir dönem...
İşsizliğin en yüksek seviyeleri gördüğü bir dönem... (%10 mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik)
Deprem afetinde binlerce cana mal olan denetimi olmayan binalar, imar affı gibi yanlış yöntemler, deprem sonrasında zamanında ve yetkin müdahale edilemeyen bir dönem...Üstüne bir tüy gibi Kızılay fiyaskosu...
Öteki- taraf- bertaraf kelimeleri ile ayrıştırılan bir dönem...
Seçimden sonra gününüzü göstereceğiz, sabrediyoruz diye tehdit söylemleri içeren bir dönem...
Türk Bayrağı'ndan rahatsızlık duyduğunu söyleyenlerle, kadını hayvan yerine koyup sahiplendirilmeli kafasındakilerle, koltuk için ittifak yapılan bir dönem...
Geleceğini belirlemek için sınavlara giren milyonlarca genci mülakatlarda eleyen bir dönem...
Akademik kadro ihtiyacına göre değil, kişilerin ihtiyacına ve profiline göre kadro oluşturulan bir dönem...
Geçilmeyen köprü ve yolun halkın cebinden ödendiği bir dönem (Almanya'da yaşadığımdan hep sorarım, orada otoyollar ücretsiz bizde niye ücretli)
Çok da şeffaf olmayan ihalelerle bir yerine, üçe beşe mal edilen işlerin olduğu bir dönem...
Eğitimin özelleştirildiği, kaliteli devlet okulları eğitimini, her gün çocuklara dağıtılan kıymetli fındık paketlerini özlediğimiz bir dönem...
Fındık demişken, tarımın yaralandığı, ithalatının arttığı ve domates - soğanın neredeyse Hollanda laleleri gibi lüks pazarı olan pahalı ürünler olduğu bir dönem...
Hane halkı et tüketiminin neredeyse Merkez Bankası rezervleri gibi hiçin altına indiği bir dönem...
Çökme gibi akıl almaz sözcüklerin lügatımıza girdiği bir dönem...
70 milyar doları aşkın (62 milyar doları 2003'ten bu yana) özelleştirme serüveninde karlı işletmelerin bile özelleştirildiği bir dönem...
Kozmik odanın yabancıya açıldığı, yıllar sonrasında Ergenekon davalarindan beraat eden Atatürkçü askerlerimizin, Fetö savcı ve hakimlerince yargılandığı bir dönem...
İstanbul Sözleşmesi gibi hak hukuk zeminli, özellikle kadına yönelik maddeler içeren bir sözleşmeden bir gecede tek imza ile çekildiğimiz bir dönem...
Cemaatlerin siyaseti daha yüksek payla yönlendirdiği, diyanet hutbelerinde Atatürk'e artık yer verilmeyen bir dönem...
Sandık güvenliği diye bir kavramdan bahsedilen/ bahsettirilen bir dönem...
Keseyim burada daha uzamadan.
Pazar günkü seçime bu analizlerle, biraz sıkıntılı ama yine umutlu gidiyoruz.
Umarım sandık güvenliğini sorun etmediğimiz bir seçim olur.
Güzel tespitler.