Dün sabaha acı bir haberle uyandık. Tıpkı 1999 yılında bir gece yarısı benzer bir acıya uyandığımız gibi. Bu defa 10 ilimizi vurdu deprem…
O zaman olduğu gibi bu zamanda milletçe kenetlendik. Bu bizim milletin harcında var. Acımızı paylaşır, yardımcı oluruz yaralarımızı sarmaya. Yine saracağız.
Ölen canlarımızı da, kalan depremzede canlarımızı da unutmayacağız.
Deprem gerçeğimiz…
Bunu biliyoruz ama en önemli nokta depreme karşı alınması gereken önlemler, peki bu minvalde ne haldeyiz?
Dün Prof. Naci Görür’ ün konuk olduğu depremle ilgili bir programı acı görüntüler eşliğinde üzülerek ve aynı zamanda sorgulayarak hayal kırıklıklarıyla izledim.
Profesör 2 yıl önce uyarmış, nokta atış yaparcasına olası deprem için yer ve büyüklük vererek hem de. Diyor ki; hiçbir yetkili bu bilimsel temele dayalı öngörüme dönüş vermedi.
Türkiye’de yaşayan ve bu araştırmaları yapan bir uzman yerbilimci konuya dikkat çekiyor ama bir Allah’ın kulu yetkili dönüş vermiyor!
Bilime, bilimsel gerçeklere kulaklar bu kadar kapalı mıydı?
Bir diğer konu; 1999 depreminden sonra toplanma alanları belirlenmişti, bu alanlara konteynerler kurulup içlerine battaniye, çadır, jenaratör, delici alet, seyyar lamba, kürek, eldiven, baret, matara vb şeklinde depremde ilk gereken malzemeler konulmuştu.
Sonra ne oldu? Buraların yağmalandığı haberlerini duyduk.
Neden yağmalandı, güvenliği sağlanıp sahip çıkılamadı? Şimdi bu depremde ilk anda yararlanılabilecek bu noktalar olabilecekken yardım bekleme süresini neden artırmaya sebebiyet verildi ki? Karda kışta gelecek yardımı beklemek ne zordur.
Bir başka nokta; toplanma alanlarının bir kısmının ranta kurban gittiğini, yerlerine AVM’ler yapıldığını duyduk yetkin mercilerden. Örneğin İstanbul İMO bir zaman, İstanbul’da 480 toplanma alanının 270’inde AVM ve lüks site yapıların inşa edildiğine dikkat çekmiş. Kalan alanlar nüfusun sadece %16,41 ‘ine barınma imkanı sağlayabiliyor diye de eklemiş.
Diğer şehirlerde, özellikle deprem bölgesi şehirlerinde durum farklı mıdır?
Yine bir başka konu; 1999 depreminden sonra alınan geçici deprem vergisi sonra rutin hale getirilip ÖTV adıyla alınmaya devam etti. Bu paraların nereye gittiği arada ilgili bakanlara soruldu. Duble yollara, çiftçimize, demiryollarına, havayollarına vs gidiyor demişler, ya da herhangi bir gidere harcanmış olabilir de demişler. Ancak öncelikle adıyla müsemma olarak deprem ile ilgili çalışmalara harcanması gerekmez miydi? Bu vergilerin öncelikle ve yeterli şekilde depremle ilgili malzeme tedariği ve korunmasına veyahut önleyici sistemlere harcanması gerekmez miydi?
Mesela, deprem sarsıntısını önleyen sismik izolatör sistemleri tüm deprem bölgelerindeki yerleşimlerdeki hastane, belediye gibi binalarda hayata geçirildi mi?
Bakın son depremde yıkılan hastane ve belediye binaları var ki hastaneler yaralıların ilk bakılacakları ve barınacakları yerlerden değil midir?
Öte yandan deniyor ki; deprem değil binalar öldürür. Peki binaların sağlamlığı ne durumda?
Geçen hafta Cep TV’de yaptığım söyleşide konuğum olan inşaat mühendisi genç arkadaşımız diyordu ki; ‘’Yapı denetimi konusunda mühendis, mimar gibi ehil kişiler yerine, ehliyetsiz, teknik bilgi donanımı olmayan kişilere kiralanarak verilen izinlerle ne kadar geçerli, doğru bir denetim olabilir…’’
Ayrıca eklemiş ve demişti ki; ‘’TOKİ’lerde yapı denetimi yok, zaten TOKİ’nin denetim birimi de yok!’’
Kaçak yapılar, bu konudaki denetimsizlik, hatalı imar barışı ile bu yapıların bina stoğuna yapı denetimi ve deprem testi yapılmadan yeni ruhsat ile katılması hususuna da dikkat çekmişti.
Peki şimdi… Bu depremde yine yıkılan binlerce bina, altında kalan hayatlar..
Doğal afettir kayıplar kaçınılmaz ama bunca yıldan sonra, bir koca acı deneyim ve akabinde diğer benzer acı deneyimlerden sonra vatandaşlarımızın daha yeterli, zamanında hem önden hasarı azaltıcı hem de afet sonrası hızlı aksiyonu sağlayıcı hizmet beklemesi hakkı değil midir?
Son bir şey daha ekleyeyim.
Devlet eliyle vatandaşımıza deprem bilincini vermek de bir görev. Bu sistemsel hale getirilmeli. Bugün deprem bölgesinde toplanma merkezlerinin nerede olduğunu soran vatandaşlar var. Televizyonda izledik. O yüzden AFAD belki de daha yaygın bir eğitim ağı hayata geçirip mahalle mahalle bilgilendirmelere geçmeli.
Ölen vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileklerimle…