Dün çok anlamlı bir ziyaret gerçekleştirdik.
Usta gazeteci Yüksel Baysal ile birlikte gittiğimiz Muharip Gaziler Derneği Bursa Şubesinde duygu dolu anlar yaşaık.
Dernek başkanı Muzaffer Uyar beyefendi ve ekibi bizleri sohbetleri ile adeta mest ettiler.
Kendileri ile Güney Kore'den Kıbrıs'a, Sakarya'dan Kurtuluş savaşına, Kut'ül Amare'den Malazgirt'e ve elbette 26 Ağustos saat sabah 05:30 dabaşlayan ve 30 Ağustos'ta düşmanın esir alınması ile sonlana Büyük Taaruzu ve Zaferi konuştuk.
Korona virüs tehlikesine istinaden yayımlanan genelge ile 30 Ağustos Zafer bayramı kutlamalarının sadece devlet erkanı tarafından gerçekleştirilecek olmasını dakonuştuk.
Muzaffer Uyar "artık Osmanlı tarhi arşivlerde olmalı ve bilim insanları ve tarihçilerin hayat kaynağı olmalıdır, gençlerimize öncelikle yakın tarih olan bin dokuzyüz'lü yıllar anlatılmalı" dedi.
Haksız da değildi bence, başkan bir anısını paylaştı bizimle, Kut'ül Amare'yi anlatmak üzere bir davet aldığını ancak kendisinin Kıbrıs gazisi olduğunu vurgulayan başkan Uyar " ne yapayım hiç duymadığım bilmediğim bir savaştı ben de google dan okuyarak biraz bilgi edindim" dedi.
Yani görünen o ki Kurtuluş Savaşı, İnönü Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz kimsenin umurunda değildi.
Oysa ki daha dün gibi aklımızda Ayasofya Müzesinin Cami olarak ibadeteaçılış törenindeki sosyal mesafe ihlalleri.
O açılışta korona sanırım izindeydi.
Tedbirler doğrultusunda alınan kararlara elbette uyulmalı.
Ancak konu Mustafa Kemal Atatürk'ün baş rollerde olduğu her hangi bir gün olunca, korona daha büyük tehlikeli hal alıyor. Sanırım korona virüs de Atatürk'ü sevmiyor.
Konuşmalarımız esnasında dernek başkanı Muzaffer Uyar bey, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan dernek binasında, kendilerini bir gün önce ziyaret eden Yıldırım Belediye başkanı Oktay Yılmaz'dan bahsetti.
Başkan aynen şöyle dedi "2012 yılından bu yana başkanım ve ilk kez bir seçilmiş kişi derneğimizi ziyaret etti" buna çok şaşırmıştım aslında, nasıl olurda on iki yıldır hiçbir seçilmiş milletvekili, belediye başkanı gazileri ziyaret etmezdi.
Açıkçası bu durumu çok ayıpladım ve garipsedim.
Canlarını bu vatan için ortaya koyan gazilere verilen değer bu muydu yani.
Daha dün 15 Temmuzda şehit ve gazi olan vatandaşlarımızın isimleri her yere verilirken, Osmanlı devletinin itibarını kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran, Gazi Mustafa Kemal Atatür'ün isminin adeta ülkeden silinmeye çalışılmasını anlamak ve kabul etmek de mümkün değil.
Yıldırım belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ı tebrik ederim. Başkanlık döneminde başarılı olur yada olamaz bilinmez ama en azından gaziler tarafından unutulmayacağı kesin.
Kendisi de aslen dadaş olan başkan Oktay Yılmaz'ın milli olaylara karşılı duyarsız olması düşünülemezdi.
Başkan sözlerine şöyle devam etti " Yahu arkadaşlar biz İstanbul'da İngilizleri, İzmir'de Yunanlıları, doğu da fıransızları ve her kim var ise bu topraklara düşman hepsini yenmişiz, ama gelin görün ki yendiğimiz Yunan gazileri 1500 euro maaş alıyor, biz de ise sosyal güvencesi olan olmayan diye ayrım yapılarak maaş veriliyor".
Bir gazi sordu "benim sosyal güvencem yok, ben daha mı az gaziyim diğerlerinden" ne söyleyeceğini şaşırmış olan dernek başkanının verecek hiç bir cevabı kalmamış, neden peki ? Çünkü gazi ve şehit yakınlarına millet olarak çok borcumuz var.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da şimdiden tatil sayılabilir.
Çünkü korona virüs vakaları artıyor.
O'nun adı NECATİ KARTAL
Bu sabah, İnoksan yönetim kurulu başkanı, işadamı Vehbi Varlık sosyal medyadan bana bir link gönderdi.
Linkdeki video da gazetci ağabeyim Necati Kartal "Ya İstikall Ya Ölüm" başlığı ile bir konu anlatıyordu.
Zaten Necati Kartal var ise pür dikkat izlenir video, mutlaka çok verimli bir konu anlatmıştır.
Videoyu izlemeye devam edince kendimi alamadım, hatta Necati ağabeye içten içe kızdım da.
İnsanın üzerine gelen, yüreğini ezen, vicdanını sorgulatan, onurunu hatırlatan bu video, açıkçası herkesin bildiği bir konu olmasına rağmen, ders niteliğinde idi.
30 Ağustos zaferini anlatıyordu, hepimizin bildiği cümle ve kelimeler ile, hepimizin daha önce gördüğü fotoğrafları da delil olarak gösteriyordu.
Ancak öyle bir anlatım ve dil kullanmış ki, adeta içimdeki vatan sevdasının pasını sildi.
Çok fazla anlatmak istemiyorum, çünkü izlemeden anlayamazsınız.
Eğer vatanı hatırlamak isterseniz, video linkini aşağıya bırakıyorum . Sevgiler...
https://www.facebook.com/necati.kartal.gazeteci/posts/10158629824043351