"Bir Milletin Uyanışı: 19 Mayıs’a Giden Yol"
Yazan: Ömer Aydoğdu
Tarih, bazen bir halkın küllerinden doğduğu anı tek bir güne sığdırır. 19 Mayıs 1919, Türk milleti için işte böyle bir gündür. Ancak bu destansı direnişin perde arkasında, yorgun düşmüş bir imparatorluk, işgal altındaki başkent, ve derin bir halk acısı vardır. O nedenle 19 Mayıs’a yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda bir zorunluluk gözüyle bakmak gerekir.
Çöküşün Eşiğinde Bir İmparatorluk
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, fiilen çökmüştü. 1918 Mondros Mütarekesi’yle Osmanlı ordusu terhis edildi, limanlar işgal edildi, Anadolu’nun dört bir yanında yabancı askerler konuşlanmaya başladı. Savaşın ardından açlık, kıtlık ve çaresizlik Anadolu’nun kaderi olmuştu.
Halk, devletin merkezinden umudunu kesmişti. İstanbul’daki hükümetler birbiri ardına değişiyor, saray işgalcilerin baskısıyla adeta kukla gibi yönetiliyordu. Padişah VI. Mehmet Vahdettin, saltanatın ve hanedanın devamı için İngilizlerle ilişkileri sürdürüyor, ancak Anadolu’dan yükselen homurdanmaları da göz ardı edemiyordu.
İstanbul’un İşgali ve İttifak Devletleri
13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanması İstanbul’a demirledi. İngiliz, Fransız ve İtalyan askerleri şehri fiilen işgal etti. Bu işgal, Osmanlı Devleti’nin başkentini artık kendi iradesiyle yönetemeyeceğini ortaya koyuyordu.
Bu tarihten sonra İstanbul'daki hükümetlerin manevra alanı daraldı. İngilizlerin gözdağı ile hareket eden sadrazamlar, Anadolu'da filizlenen halk direnişine karşı da kayıtsız kaldılar. İşte bu ortamda Mustafa Kemal Paşa, hem vatanı kurtarmak hem de milletin iradesini hâkim kılmak üzere yola çıkacaktı.
Padişah’ın Emriyle Yola Çıkış
Tarihin ilginç cilvesidir; Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya hareket etmek için gerekli görevlendirmeyi bizzat Osmanlı Sarayı’ndan aldı. 30 Nisan 1919’da Sultan Vahdettin’in onayıyla, 9. Ordu Müfettişi olarak atanmış, Karadeniz Bölgesi’ndeki asayişi sağlamakla görevlendirilmişti.
Ancak bu görev kâğıt üstünde bir formaliteden ibaretti. Asıl hedef, Anadolu’da örgütlenmek, halkı bir direnişe ikna etmek ve milli mücadeleyi başlatmaktı. Mustafa Kemal, 16 Mayıs’ta Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrıldı ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında, artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişti.
Anadolu Halkının Durumu
Anadolu halkı o tarihte hem maddi hem de manevi olarak bitkin durumdaydı. Köyler harap, şehirler yoksuldu. Tarım durmuş, ticaret kesilmişti. Erkek nüfusun önemli bölümü savaşlarda ya şehit olmuş ya da sakat kalmıştı. Umutsuzluk dalga dalga yayılırken, bazı bölgelerde direniş kıvılcımları yanmaya başlamıştı.
Erzurum, Sivas, Amasya gibi şehirler, hem coğrafi hem de stratejik olarak direnişin merkezi olmaya adaydı. Mustafa Kemal, Anadolu’daki bu halk desteğini ve yerel direniş unsurlarını birleştirerek, işgalcilere karşı bir ulusal seferberliğe dönüştürecekti.
19 Mayıs: Sadece Bir Başlangıç Değil
19 Mayıs 1919, işte bu nedenle sıradan bir tarih değildir. Bu tarih, işgal altındaki bir milletin kaderini kendi ellerine alma kararlılığının ilanıdır. Samsun’da başlayan bu yolculuk, Erzurum ve Sivas kongreleriyle kuvvet bulmuş, 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla kurumsal bir yapıya kavuşmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu tarihi günü “Gençliğe armağan etmesi” tesadüf değil, büyük bir vizyonun ürünüdür. Çünkü kurtuluşun ancak gençliğin enerjisiyle, aklıyla ve cesaretiyle mümkün olabileceğine inanıyordu.
Bugün, 19 Mayıs’ı yalnızca bir bayram olarak değil; aynı zamanda bir milletin yeniden doğduğu, bağımsızlık ruhunun mayalandığı tarih olarak hatırlamalı ve yaşatmalıyız.
Bugün 19 Mayıs 2025 malesef sokaklarda bir bayram havası yok. Sadece belediyelerin organize ettiği konserler var.
Oysa eskiden ne güzeldi bayramlarımız halkta bir heyecan olurdu şimdi milletin aklına bile gelmiyor. Lütfen bu yazıyı okuduysanız hemen evinize bir bayrak asın ve siz de bir arkadaşınıza bugünün bağımsızlığımıza giden bir gün ve bayram olduğunu hatırlatın. Ben Bursa da böyle yapacağım selam ve saygılarımla 19 Mayıs Atatürk'ü anma Gençşilk ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun. "Ne Mutlu Türküm Diyene"