Yıllardır yazıldı, Bursa ovası elden gidiyor, ovayı zehirliyorlar, ova katilleri ve daha nice başlıklı yazılar yazıldı çizildi ama nafile.
Bildiğiniz üzere Bursa ovası artık , kızıl mı kızılsı, kara mı karasi gibi zehirlerle sulanıyor yıllardır.
Bursayı yönetenlere gelince onlar için para paradır.
Zira paranın rengi de milliyeti de olmaz, para gelsin de nereden ne şekilde gelirse gelsin.
Sonuçta atık su bedellerini ve diğer atık su deşarj paralarını ödüyor ovadaki sanayiler ve fabrikalar.
Bursa Büyükşehir Belediyesinden de diğer belediyelerden de ses çıkmıyor tabi.
Son zamanlarda tüm Dünya da olduğu gibi ülkemiz de ve şehrimiz Bursa da da su problemleri ve kuraklık baş göstermeye başladı.
Geçtiğimiz günlerde evimin de bulunduğu Nilüfer ilçesi Cumhuriyet mahallesinde çeşmelerden adeta çamur akmaya başlayınca, Buski Genel Müdürü Güngör Gülenç beyi aradım, kendisine durumu anlattım ve hakkını vermeliyim ki anında ekipleri yönlendirdi ve gerekli çalışmaları yaptılar.
Borulardaki çamurlu sular tahliye edildi fakat yapılan bilgilendirmede Bursa'daki barajlarda suların azaldığı ve yaklaşık ovadaki 100 kuyudan şebekeye su verildiğini söylediler.
Şimdi Bursalılar adına sormak istiyorum, tarım alanlarını zehirli sular ile suladığımız Bursa da yine aynı ovadaki yeraltı sularını Bursalılara içirmek doğru mu, tehlikeli değil mi?
Eminim ki gerekli arıtma bir şekilde yapılıyordur.
Ancak gerekli önlemler alınmaz ise pis de olsa ovadaki suyu da bulamayacağız.
Çünkü özellikle ovada kurulu boyahaneler başta olmak üzere binlerce ton yeraltı suyu her gün temiz olarak çekilip kirletildikten sonra yine ya derelere yada yer altına deşarj ediliyor.
Bakın buraya bugün not düşmek istiyorum, velhasıl sudan ibaret olan Bursa da yakında içmek için temiz su bulamayabiliriz.
Yağur Duası değil stratejik eylem planı lazım
Bizler inana insanlar olarak elbette sıkıştığımızda mutluluğumuzda acımızda, iyi ve kötü günümüzde Allah'a dua ederiz.
Ancak! Allah insana akıl ve vicdan vermiş. Akıllı ve vicdanlı bir yönetim ve stratejik plan ile kuraklık ve içe suyu sorunu en azından biraz daha geciktirilebilir.
Bir çok su şirketinin dağdaki temiz su kaynaklarını babalarından miras kalmış gibi sahiplenmeleri de doğru değil.
Su önce Bursalıların hakkıdır özellikle Bursa Valiliği başta olmak üzere Bursa'nın tüm milletvekillerinin bu duruma el atması gerekir.
Pandemi sürecinde zaten yasaklar ve kısıtlamalardan dolayı restaurant vb. mekanlarda satış yok. Dolayısı ile kaynaklar su şebeklerine dahil edilerek, yağmur duasının dışında da birşeyler yapılabilir.
Bursalıların su ihtiyaçları karşılandıktan sonra veya barajlar tekrar dolana kadar, olağanüstü bir karar ile Uludağ üzerindeki tüm su kaynakları barajlara veya şebekeye bağlanmalıdır.
Bursalılar çamurlu su içerken tırlar ile başka şehirlere ve ülkelere Bursalının suyunu satmak günahtır. Bu kul hakkıdır.
Bursalıların 500 bin lirasını pandeminin en yüksek olduğu günlerde Acun ılıcalı'ya sadece bir bölümlük yemek programı için veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'dan en azından Bursalılar olarak bunu isteyelim.
Bursalılar sanayinin zehirlediği ovadaki kuyulardan çıkarılan kuyu suyunu değil, Uludağ'ın sularını içmeyi hak ediyor lütfen Bursalılara bunu çok görmeyin.
Ayrıca Belediyeye ait iki su markasının kullandığı suları da şebekeye dahil etmelisiniz. En azından barajlar tekrar dolana kadar.
Tabiki herşeyi yönetimden beklemek de doğru değil, Bursa'daki su krizine adeta pandemi süreci gibi bakmalı ve topluca su tasarrufu yapmalıyız.