Yıllardır yazılır çizilir olan bitenler,
Her zaman şahit olmuşuzdur, muhatabın her konuda çıkıp bir cevap verdiğine ve olumsuzluk var ise gidermek için elinden geleni yaptığına,
Lakin bir hayli zaman oldu görmeyeli, bu şehrine karşı sorumluluk hisseden siyaset ve de bürokratları.
Demem o ki! Yıllardır zehir akan Bursa’nın derelerini kime sorsanız, orta saha oyuncusu gibi aralarında top çeviriyorlar.
Tamam da Bursa da doğa ile oynadığımız maçı kaybetmek üzereyiz.
Geçen günlerde Nilüferin ve de Bursa’nın kalbinden akan Ayva deresi ile ilgili, acı gerçekleri fotoğrafladım.
Gördüğüm manzara karşısında ürperdim adeta.
Ya o derenin kenarında milyonlarca lira ödeyerek daire alıp yaşayanlar ne yapsın.
Terk edilmiş bir şehir havası var Bursa da.
Şimdi söylesek, diyecekler ki yuh olsun size gözünüze dursun, bakın metro yaptık millet bahçesi yaptık, yolları genişlettik, vb. aklıma başka gelmedi!
İyi de ya sayın sayınların hepsi, Bursa ovası bitik, sebze meyveler zehirli atıklarla sulanıyor.
Gidin siz de görün Misi de su akmıyor, barajdaki kapaklar kapatıldığı için su yok gibi.
Gelin görün ki ova da nehir dolu dizgin akıyor. Elbette herkesin bildiği gibi fabrikaların ve boyahanelerin zehirli suları ilkelce ve vahşice ovanın ortasından akan Nilüfer Çayı na zerk ediliyor.
EEG çiftçi ne yapsın mecburen ya yeraltından motorla çekiyor suyu ya da, zehirli suyu mecburen tarlasına çekiyor, hem toprağı öldürüyor bu sulama hem de insanları.
Peki, 2 gün önce TZOB Genel Başkanı Bayraktar ne demişti, “Dünya nüfusunun yaklaşık onda biri yani 811 milyon insan yetersiz besleniyor veya aç kalıyor” -“Eylemlerimiz geleceğimizdir”. Şimdi sormak isterim Sayın TZOB başkanı Şemsi Bayraktar’a sayın başkan Bursa da ki eylem şu tarım arazileri zehirli sularla sulanıyor. Size sormak isterim bu topraklarda üretilen sebze ve meyveyi tüketen halkı, nasıl bir gelecek bekliyor.
Siz ne iş yaparsınız Allah aşkına, Bursa da Tarım il müdürlüğü, Ziraat odası Bursa Şubesi herkesin kafası kuma gömülü. Kimseden ses çıkmıyor.
Bursa halkı adına sesimizi bir de bu köşeden Ankara’ya duyuralım istedik.
Bursa Ziraat odası başkan ve yönetimi bu vahşiliğe göz mü yumuyor.
Bir açıklama da Ziraat Odalarından bekliyoruz.
Elbette biliyoruz Bursa’nın milletvekilleri var. Ama maalesef onlar da ses seda yok bu konuda.
Geçtiğimiz günlerde BTSO başkanı İbrahim Burkay beni arayarak, sağ olsun en azından bir nezaket gösterdi ve Bursa’nın derelerinin zehir akmasının sorumlusu biz değiliz. Peki, kim o zaman diye sorunca Bursa Valisidir dedi ve ekledi.
BTSO bünyesindeki 17 adet OSB nine tamamının arıtmaya bağlı olduğunu ve bu OSB ye bağlı fabrikalarda yaklaşık 295 bin kişinin çalıştığını söyledi.
Burkay sözlerinin devamında ise, dereleri kirletenlerin Yasadışı kaçak veya merdiven altı OSB veya mahalle aralarındaki dükkânlar olduğunu söyleyerek, bu arıtmaya bağlı olmayan yerlerin resmi sorumluluğu Bursa valiliğindedir bizde değil diyerek asıl sorumlunun vali Yakup Canbolat olduğunu söyledi.
Elbette resmi sorumluluk valilik de gibi görünse de sadece birkaç yıllığına Bursa ya görevlendirilmiş valiyi suçlamak doğru değil.
Bence asıl sorumlu BTSO-DSİ-Buski-Büyükşehir Belediyesi ve nehrin geçtiği diğer belediyelerdir.
İbrahim Burkay kaçak ve vahşi deşarj yapan işyerlerinde yaklaşık 175 bin kişinin çalıştığını bu sayının azımsanamayacak kadar çok olduğunu söyledi.
Bursayı yatırım çöplüğüne dönüştüren hükümete de bir sözüm var.
Elbette yapılan yatırımlar çok değerli ve Bursa için gelecek inşa edebilecek projeler.
Ancak bir çok başladığınız işi yarım bırakarak veya gerek yeri, gerekse yaptırma modeli olarak yanlış tercihlerden dolayı Bursa'yı yatırım çöplüğüne dönüştürdünüz.
Bursa da yarım kalan ve çöpe giden proje bedelleri ile neler yapılabilirdi bunu da bir sonraki yazıda ele alacağım ama şunu şimdi söyleyeyim lütfen günü kurtarma zihninden vazgeçin. Lütfen.