Gelin, Türk siyaset sahnesindeki trajikomik bir durumu birlikte gözlemleyelim: Konumuz İYİ Parti'nin üçüncü kongreye de tek adayla girmesi!
Evet, doğru okudunuz. Parti, demokrasinin heyecan verici ilkelerinden tamamen uzaklaşarak, liderlik pozisyonunda bir değişiklik olmaksızın yoluna devam etmeyi tercih etti.
Demokrasi dediğimiz şeyin tam da bu olduğunu düşünmekten alıkoyamıyor insan kendini!
Gelin, diğer siyasi partilerin liderlik yapılarına da bir göz atalım. AK Parti, MHP ve CHP; liderlerini uzun bir süredir değiştirmiyorlar. Bu durum, siyasi arenada belirli bir liderin kalıcılığına işaret ediyor. Ancak, İYİ Parti'nin bu durumda izlediği yaklaşım gerçekten düşündürücü.
İYİ Parti'nin tek adayla kongre yapması, "tek adam" eleştirilerine yeni bir boyut kazandırıyor. Parti, sanki liderlik pozisyonuna alternatif bir isim düşünülemezmiş gibi, mevcut lideriyle yoluna devam etmekten başka bir seçenek sunmuyor. Sanırım parti yetkilileri, 'Demokrasi, tek adamla kongre yapmaktır!' diye bir manifesto yayınlayacaklardır yakında.
Şaşırtıcı bir şekilde, İYİ Parti, 'İyi' olanın sadece liderleriyle aynı fikirde olanlar olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Partinin, parti içindeki farklı seslere yer vermek yerine, 'evet adamı' kültürünü teşvik etmesi oldukça düşündürücü. Liderler farklı fikirlerin, çeşitliliğin ve tartışmanın demokrasinin temel taşları olduğunu unutmuş olmalılar!
Demokrasi, parti içerisinde liderlik pozisyonuna bir rekabet ortamı sağlamalıdır. Farklı görüşleri temsil eden adaylar, kongrelerde partililerin önüne çıkmalı ve projelerini, vizyonlarını anlatarak destek aramalıdır. Ancak İYİ Parti, bu temel demokratik prensibi hiçe sayıyor ve tek adaylı kongrelerle demokrasi dışında bir işaret veriyor.
Belki de İYİ Parti'nin liderlik pozisyonunda değişiklik yapmamak istemesinin altında, bir güven meselesi yatıyor olabilir. Ya da belki de liderlerinin kendilerinden başka kimseye güvenmediğini düşünüyorlar.
İYİ Parti'nin tek adaylı kongrelerle demokrasiye verdiği göz kamaştırıcı katkıyı takdir etmek gerekir. Onlara göre demokrasi, demek ki, tek bir liderin tüm kararlarına boyun eğmek ve tartışmasız kabul etmek demektir. İYİ Parti, bu tavırla demokratik değerlerine olan saygıyı sorgulatmaktadır.
Unutmayın salonlarda partililerine coşkulu konuşma yapmanın modası geçti de gidiyor bile. O coşkuyu salonda değil sandıkta göreceksin.
Kongresinde bu parti cesurların partisidir diyen Sayın Akşener cesur bir tane aday rakip olarak karşısınıza çıkamadı mı? Nasıl cesurluk bu?
Diğer partilere gelelim. AK Parti neden lider değiştirsin ki ? Girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş namağlup bir parti.
MHP'nin lideri Devlet Bahçeli, partinin başında bulunduğu süre boyunca tam 7 seçimi kaybetmiştir.
Başlayalım: 1999, 2002, 2007, 2011, 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015 ve 2018 milletvekili seçimlerinde MHP, Devlet Bahçeli liderliğinde başarısız olmuştur. 2002 seçimlerinde bile seçim barajını aşamamışlardır.
Yerel seçimlere gelince, MHP'nin Ankara, İstanbul, İzmir gibi önemli illerde belediye başkanlıklarını kazanamaması da dikkate değerdir. 1999, 2004, 2009 ve 2014 yerel seçimlerinde MHP'nin başarısızlığı daha da belirgindir.
Ortak aday Ekmeleddin İhsanoğlu ve Mansur Yavaş'la kaybettiği seçimleri de ekleyelim. 2010 referandumunda beraber hayır dediniz.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yenilgilerini yazmıyorum dahi. Yazı çok uzar gider okurumun canı çok sıkılır.
Şimdi bu kadar yenilgi de CHP ile beraberken neden Meral Akşener'in istifasını bekliyorsunuz. Daha durun sizin skorlarınıza ulaşamadı (!)
2018 de Cumhurbaşkanı adayı oldu kaybetti, Partisinin ilk genel seçiminde kısmen başarılı sayılabilirdi. Yerel seçimlerde yaptığı ittifak ile büyükşehirlerde iktidarın elinde olan büyükşehirler kazanıldı. Ardına 14 Mayıs ve 28 Mayıs yenilgileri ve cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildi.
***
Mazerete Mahal Yok Bunun Adı ''Ömer Seyfettin Diyeti'' Değil
İYİ Parti'nin seçim nedeniyle ertelenen 3’üncü Olağan Kurultayı bugün ATO Congresium'da gerçekleştiriliyor.İYİ Parti lideri Meral Akşener," Bu parti seçime girsin diye CHP'den 15 milletvekili istemek hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum ancak o gün bugündür bu 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik'' diye konuştu.
Ömer Seyfettin Diyet'ine döndü bu iş açıklamasında bulundu.
Bu açıklamanın özeti ;Ben artık ittifakı bitirdim. 15 vekil diyeti sona erdi.
Bir dahakine söz kazandıracağım dedi. 81 ilde hiçbir şehirde birinci parti olamamışken tek başına nasıl kazandıracaksın?
Bana kalırsa bu açıklamanın tek sebebi bir dahakine masada daha güçlü bir konumda olma arzusudur. Artık seninle dengim mesajı bu. %1'in partisine bu kadar taviz veriyorsan ben %10' um demek istedi. Ancak 10 < 25 diyelim. Ben kazanmazsam sende kaybedersinin sonucunu bir millet öder. Bunun diyetini kime yazacağız?
Hesap veriyoruz dedi masadan kalkmasını hiç eleştirmedi.
Gir yerel seçimde tek başına gör oy oranını. Sonuçta cesurların hareketi değil miydi bu?