Öncelikle toplantıya katılmadan yazdığımı açık olarak beyan etmek isterim. Zaten katılmış olsam da uzun süre o salonda oturmayacağım aşikardı. Şu karede sandalyede olmadığım için neden mutluyum şimdi sizlere onu anlatayım. Siyasi anlaşılmasın sebebi.Gerçek bir gazeteci her görüşten isimle masaya oturmalıdır.
Medyaya bakarsanız AK Parti’nin Bursa’daki en etkili ve güçlü ismi olarak lanse edilir.
Eski bakan Faruk Çelik konuşmasında kendince haklı sebeplere dayanarak hakkında atılan iftiralara alakasız haberlere yer verilmesinden dert yakınmış. Sonuna kadar haklı. Hiç kimse hakkında yalan haber yapılmasından hoşnut olmaz.
Hatta Faruk Çelik Bursa’da bir toplantı yapacak bilgisini aldığım ilk anda aklıma şunlar geldi.
Faruk Çelik yeniden bakan olacak? Soylu gitti Çelik Dönemi Başladı. Bu maya tutmazsa Çelik Bursa’da aktif görev alacak başlıklarını hepiniz iyi hatırlıyorsunuz.
Toplantıya katılan gazeteci arkadaşlarımdan aldığım bilgiye dayanarak ben utandım. Sandalye sahipleri utanmadı.
Besleme basında besleme gazeteciler kalemini satanlar ifadesinden hiç rahatsız olmadınız mı?
Yaklaşık 45 dakikaya varan konuşmasından sonra ‘’Atış serbest ne sorarsanız sorun’’ diye noktalayan Çelik’i bu sözlerinin bitimine kadar nasıl dinleyebilirdim?
Gazeteciler tabi ki birbirinin rakibidir. Haber atlatma yarışı, en çok okunma, toplum tarafından bilinme ve üne sahip olmak için yarışırlar. Tabi ki bunu toplum yararına göz etmeyi her ne kadar unutsalar da bu yarışın içerisindeler. Bu bir yarış ancak siyasi bir yarış değil. Medyada ki yarışı bir kenara bıraktınız Bursa’da siyaset yarıştıranlar yüzünden bu ithamlara sesiniz çıkmadı.
Genç gazeteci arkadaşım Nöbetçi Gazete’den Onuralp Özalp dayanamayıp Faruk Çelik’e “Konuşmanızın başında basın meslek ilkelerinin 3. ve 4. maddelerine atıfta bulundunuz. Ben de size 14. maddeyi hatırlatmak isterim.” Demiş.
Hay ağzınla bin yaşa dedim. Ama eksik demişsin olsun yine de bir ses çıkmış.
Bir insan ya gazetecidir ya da siyasetçi. Gazeteci olup çok iyi siyaset yapabilirsin ama siyasetçi olup çok iyi gazetecilik yapamazsın.
*Faruk Çelik tepki göstermesinde sonuna kadar haklı mı, evet haklı.
*Peki buradaki yanlış ne diye soracak olursanız? Kıyaslama ile anlatmak isterim.
Bir gazeteci çıkıp dese ki; isim vermeden bakanlardan biri ihalelere yön veriyor rüşvet alıyor diye bir haber yapsa o gazetecinin akıbeti ne olurdu? Sahi ne olurdu siz burayı biraz düşünüverin.
Çok niş bir örnek oldu aslında bu. Aynı şekilde gazetecilerin önüne çıkıp böyle bir konuşma talihsizliği yaşandı. Masada oturan tüm gazeteciler zan altında kaldı ve ses çıkartmadı.
En azından bir kişi çıkıp sayın bakanım bir meslek olan gazeteciliği tümüyle böyle bir ifade altında kullanmanız yakışıksız kaldı düzeltme yapar mısınız diyemedi mi?
Kimileri ise bize meslek etik kuralarını hatırlattı demiş? Hayırdır unutmuş muydunuz? Bizler halen 5N1K’ya bağlı görevimizi sürdürüyoruz. N’ler K’lar güncellenirse uyum sağlarız.
Faruk Çelik madem bu kadar rahatsızsınız peki kim bu haberleri basına servis ediyor? Her ay manşetten süslenmiş başlık ve köşe yazıları biranda butona basılmış gibi nasıl geliyor hiç araştırmadınız mı?
Ünlü arama motoru Google yazdığımız da çıkan haberler halen duruyor. Kaldırtabilirsiniz düzeltme talep edebilirsiniz?
Bursa’nın zaten ileriye gidememesinin temel sebebi bu gazeteciler ve medya patronları.
Toplum faydası yararına çalışmayı terk edip, siyasi ve ekonomik kaygılara yenik düşmelerinden kaynaklanıyor. Medya patronlarının maalesef Bursa’daki büyük çoğunluğu medya kolunun dışındaki ticari işlerinin zarar görme korkusu yaşadığından dolayı mesleğin itibarıyla oynadılar.
İçlerinde en azından birleşebilecekleri bir ortak değer bulamıyorlar. Burada da en büyük sorun Bursa’da gazeteciler örgütlenme konusunda sınıfta kalmasıydı.
Ne kaçak yapıymış arkadaş! Muhalifi vuruyor, iktidar yanlısı savunuyor. Adeta Bursa’da medyanın tablosu bu durumda. Tabi gelirde belediyeden olunca basın üzerinden kavga da böyle oluyor.
Neyse işte bizim meslektaşlarımız o sandalyeler de hayran hayran bu talihsiz konuşmaları dinlediler. Anladığım kadarıyla bu ifadelerden canı sıkılan ya da canı yanan meslektaşlarımız da azınlıkta kalmış. Siyasiler gazetecilere gözdağı verirdi şimdi ders verir nitelikte konuşmalarına şahit olundu.
Evet bugün günümüz gerçeği bu besleme basın var. Ancak bu ifade ne kadar onur kırıcı değil mi? Aynı bıçak parası isteyen doktorlar gibi. Taksimetrenin yazdığından fazla para isteyen taksi şoförleri gibi. Şimdi hepsini genellemek doğru bir tabir midir? Bu söz bir kere değil öğrendiğim kadarıyla defalarca tekrarlanmasına rağmen bir tepki gelmiyorsa söylenecek söz kalmamış demektir.
O kadar genelleme yapılacak ve hiçbir gazeteci ya arkadaşlar bu besleme gazeteci kimdir neden diyemedi? Tepki gösterirsem gelir kaybına uğrar mıyım korkusu zaten medyanın genel sorunu haline gelmesi.
Son Söz; ver parayı yazsınlar devrini kim kapatacak?
Kimler en büyük reklam payını alacak, muhalif yazarsak belediyeden desteğimiz çekilir gelirimiz düşer korkusunun önüne geçip kimler gazetecilere arka çıkacak?
Bursa’nın bu halde olmasının ülke gündeminden çok uzakta kalmasının bir numaralı sonucudur bu durum.