Bir zamanlar dünyaya örnektik. Oysaki kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını önce biz verdik diye övünüyorduk. Dünyaya örnek olmuştuk. Sahiden çok mu geride kaldı o zamanlar?
Uyandık güne başladık. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Hepimiz hafta boyunca markaların 8 Mart'ı kullanarak yaptıkları reklamları izleyerek geçirdik mi?
Peki o reklamları hazırlayan kuruluşların kaçında kadınlar yönetimde söz sahibiydi? Tamam şimdi biraz o reklamları kapatalım ve gerçek gündemimize dönelim.
Kadının eline alkolü verip kadeh tokuşturmasını mı özgürlük olarak sunacağız? Geç saatte dışarı çıkabilir, yüksek sesle konuşabilir diyerek basite indirgeyince kadın haklarını savunmuş mu olacağız? Bu kısma biraz ara veriyorum, meselenin tarihine bir inelim...
Batı'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün kabul edilmesi için önce bazı kadınların hayatını feda etmesi gerekmişti. 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesinden yıllar sonra gelen tepkilerle Birleşmiş Milletler'de görüşülüp karar alınmıştı. Önde gelen devletler tepkilerini seneler sonra göstermişti...
Zaten Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise en büyük devrimlerinden biri olan kadınların erkeklerle eşit olabilmesinin yolunu açmış ve 1934'te kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını vermişti bile. Halktan böyle bir talep olmuş muydu sizce? Bu hak dünyadaki birçok ülkeden önce Türkiye'de verildi. Hatta Batı bizi bu konuda örnek göstermişti dünyaya.
Gelelim günümüzde kadın olmaya...
8 Mart dediğimiz vakit bütün gün sosyal medyada ve gazetelerdeki başlıklarda olan haberler: "kadına şiddet, kadın cinayetleri, darp edildi, faili meçhul kaldı, sokak ortasında, intihar etti..."
Görüyoruz ki 8 Mart'ın ne anlama geldiğinden bihaber bir toplum olmuşuz. Medya olarak bu trajediye dikkat çekmek istiyoruz ama sadece o hafta boyunca! 9 Mart olduğunda kadınlar yine gündemden düşecek ve kadın cinayetleri 3. sayfa haberi olarak devam edecek...
Gazi Atatürk der ki: "Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur."
Demem o ki 8 Mart sadece kadına şiddet değil; toplumsal eşitlik, cinsiyet eşitliği, eşit fırsatlar yaratmakmış. Demek ki neymiş, 8 Mart kadınlarımıza hediye alacağımız gün değilmiş. Otuz saniyelik reklam filmleri ile anlatılması da mümkün değilmiş!
Yine Gazi'nin bir sözünü hatırlatayım:
"Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından onlarda geçeceklerdir. Yeter ki yeterli fırsatı ve imkanı bizler sağladıkça kim engel olabilir."
Tam bir asır geçti üzerinden.
Türkiye'de ise ilk kez 1921'de 'Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanmaya başlamıştı. Yüz yıl geçti üzerinden, peki sizce bugün geldiğimiz noktadan o günlere tekrar geri dönemez miyiz?
***
Güzel yorum..