Çalıştay sandık, karşımıza pembe dizi(soap opera) çıktı. Katılımcıların gazeteci olduğu unutuldu.Verilen soru-cevap bölümünde yanıtlar oldukça yetersiz kaldı.Soru cevap bölümünü izlemek isteyenler ise reklamlar ile karşılaştı.Üzgünüm katılmadıysanız cevapları öğrenemeyeceksiniz.
*Türk Dünyası Yeni Nesil Medya Çalıştayı Bursa'da Merinos AKKM'de gerçekleşti. Bu imkanı sunanlara öncelikle teşekkür ederek yazıma başlıyorum.
Konuşmacıların satır başlarına şöyle kısaca değineceğim; 6-7 Eylül 1955 olaylarını dezenformasyon yasası ile anlatıldı.
Gazete küpürlerinden örnekler verildi. 1955 yılında yapılan yalan haberlerden tutun, Adnan Menderes hakkında o dönemden kalma dezenformasyon örneklerine yer verildi. Evet bu dönemlere belki yaşımız yetmeyebilir, yaşamamış da olabiliriz. Yeni Nesil Medya tam olarak da bu. Bilgiye hızlı ulaşım.
- Temel mesele de zaten burada yatıyor. Ana akım medyadan gelen hap bilgileri yutmamaktan geçiyor. Yanlış bilginin yayılımı ne kadar hızlı olsa da yalanlama hızı da o kadar hızlı.
Çalıştayda verilen örneklerden bazıları; Ogün Samast Türk bayraklı fotoğrafın basına nasıl servis edildiği, 128 mılyar dolar nerede,Medyanın seçilmiş hükümetleri hedef alması...
Yeni nesil dijital medya diyorsun 1955 diyorsun.
Eyyy Marconi duyuyorsan cevap ver
Marconi zamanında esas ne dezenformasyonlar vardı bir bilseniz. Gelin oturun bu yazımda size bunları anlatıcam. Şaka tabiki o kadar eskiye gitmeye gerek yok.Hitler'in savaşta radyo propagandası yaptığını anlatacak değilim. Türk Dünyası Yeni Nesil Medya Çalıştayı'nda daha çok dijital medyadan örneklerin öne çıkarılması gerekirdi.
Bir haberin doğru mu yalan mı olduğunu teyit etmek için ana akım medyayı mı okumalıyız? En çok dezenformasyona maruz kalan bir ülke olarak...
Sahte haberlerin yalan haberlerin tek elden çıktığını belirten Kıran'a soruyorum: Havuz medya söyleminden rahatsız olmuyor musunuz? Bu tabir hayatımıza nasıl girdi? Gece yarısı basılan gazetelerin hepsinin manşet başlığının aynı olmasına yorumunuz nedir?
Çalıştay öncesinde genç gazeteci arkadaşım Onuralp Özalp'le daha önce yapmış olduğunuz sosyal medya paylaşımları hakkında konuştuk. Açıklayacağınızı söylediğiniz belgeyi hala göremediğimiz için şok olamadık.
Bir haber de ben size hatırlatmak isterim.
Yeşil Yol'dan Havva Ana'yı hatırladınız mı? Hani şu kendini turist gibi tanıtıp evine kadar girip bir de üstüne fotoğraf çekip basına servis eden gazeteciler mi bize doğru haber servisi yapacak? Bizler doğru haberleri böyle mi okuyacağız?
- Gazetecinin görevi miting alanlarında kaç kişinin katıldığı dezenformasyonu mu?
- "Mersin'de soğuk duş" başlığını unutanlar parmak kaldırsın. Ana akım medya olarak gündemi ne güzel oyaladınız ama...
Yazımın başında bu yüzden belirttim 'soap opera' (sabun şirketler) diye. Aynı havuzda iki kez yıkanılmaz!
Kimilerine göre sosyal medya olmuş yeni nesil terör aygıtı. Nereden baktığına bağlı, kalemin ucunu fazla traşlarsan olur sana kılıç, doğru kullanırsan olur sana eser.
Konuşmaların devamında özgür medyanın olmadığını, ilkeli ve ilkesiz medyanın var olduğu dile getirildi.
Size çok içten bir şekilde "Hadi oradan!" demek istiyorum.
Programın moderatörlüğünü başarıyla üstlenen Namık Göz'e, kendisini dinozor olarak nitelendirmesine her ne kadar karşı olsam da dinozorluğun yaşla ilgisi olmadığını, mesleğin çağın gerektirdiği gereksinimlere ve teknolojiye adapte olmakta uyum sağlayamayanlar için kullanılan bir terim olduğunu hatırlatmak isterim.
- Abi istersen gel şunun adını dinozor değil de, 'boomer' falan koyalım. Daha havalı duruyor!