29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yurdun dört bir yanında coşku ve minnet duyguları ile kutlansın.
İstiklâl mücadelemizin lideri olan Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi şükran, saygı ve rahmetle anarak yazıma başlıyorum.
***
Biz seni Selanik'teki Pembe Köşkten değil
İstanbul'da sırça köşklerden, saraylardan değil
Derne'de, Tobruk'ta 2 defa yaralandığında terk etmediğinde
Çanakkale'de göğsüne saplanan şarapnel parçasından
Anafartalardan Samsun'a attığın ilk adımdan
Erzurum'dan, Sivas'a Kurtuluş'tan Sakarya'ya yaptığın mücadeleden tanıdık.
***
Yazımın bu kısmını okumaya başlamadan önce bir balkona çık bayrağını as. Asabildiğin kadar yükseğe as bayrağını. Avazın çıktığı son sese kadar bağırarak söyle İstiklal Marşını.Sonra etrafına bir bak ve düşün. Ne acılar çekildi, ne kanlar döküldü şu toprak uğruna. Bugünkü özgürlüğümüzün mihenk taşlarını,marşlarımızı bağırarak söyleyebilmemiz için ne savaşlar verildi.Anadolu'nun dört bir yanından dökülmeyen bir damla yaş kaldı mı?
Evet şimdi otur tekrar düşün. Bugün hava çok güzel tatil mi yapsak yoksa daha güzel yarınların inşasının atıldığı bugünde ortak değerlerimize sahip çıkıp bizden sonraki nesillere mi aktarsak?
Geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmemiz için öncelikle cumhuriyetimizi korumak ve inkılaplarına sahip çıkmakla mümkündür. Cumhuriyetsiz bir toplumla, yarınlarımız inşa edilemez. Cumhuriyet, demokratik bir toplumun değişmez unsurudur.
Bugün kaldırın protokolü hepimiz eşit olalım
Bugün hepimiz eşitiz.Kutlamalarda beraber olalım. Gençlerimiz ve her gelecek nesil şunu bilmelidir ki, bu vatanda kurduğumuz Cumhuriyet yönetimini, Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde bir mücadele ile gerçekleşmiştir. Bu büyük başarının arkasında binlerce şehidin, binlerce gazinin harcı vardır.
Eski veya yeni diye ayrım yapanlara karşı başka Türkiye yok. Bu memleket bizim. Ne Mutlu Türk'üm Diyene !