İşçinin göç edince gurbetçi, doktorun göç edince hain olduğu bir memleketten günaydın diyerek başlıyorum.
Hafızamızı şöyle bir tazeleyelim, hangi meslekler nasıl şiddete uğradı, uğramaya devam ediyor…
Bursa'da ev sahibi tarafından tahliyesine karar verilen kiracıdan kaynaklı bir olaya müdahale etmek için giden polis memurunun kiracı tarafından gerçekleşen pompalı tüfek saldırısı sonucu yaralanması, yine Bursa'da maske uyarısında bulunan doktora saldırı haberleriyle güne uyandık. Hastanede güvenlik görevlilerine saldırı, taksi şoförünü gasp. Bursa’dan diğer haber başlıkları…
Trafikte saldırı, yolda yürürken saldırı, evine kadar takip edilmek suretiyle saldırı, yolda yalnız yürüyen kadına saldırı, erkek arkadaş tarafından saldırı, yan baktı kavgası, yol vermedi tartışması sonucu bıçaklı, sopalı saldırı, öğretmenin öğrencisine uyguladığı saldırı…
Mesele sadece sağlıkta ya da eğitimde şiddet değil. İnsanla iç içe olan mesleklerin temel sorunu haline geldi bu şiddet unsuru. Buradaki en büyük kusurumuz ‘Şiddetin Nedeni’ni soruyor olmamız değil midir? “Abi neden yapmış kadına laf mı atmış?”, “Sebebi neydi ki?”, “Trafikte yol mu vermemiş?” Eee tabi hak etmiş dayağı…
Şiddete hep haklı bir sebep yarattık. Şiddetle yetiştik, şiddetle büyüdük. Öyle klasikleşen, “Mafya dizilerinden dolayı bu şiddet olayları arttı” diyerek basite kaçmakla maalesef bir sonuca varılamamakta. Toplum olarak bizler bunu istedik. Adaleti taraflı medyada ve sokakta arar olduk.
Koskoca bir kuşak western kovboy filmleri ile büyüdü. Hangimiz sokaklarda düello yapmadık, 10 adım atıp arkamıza dönüp ateş etmedik, Cüneyt Arkın'ı izlerken onun gibi olmak istemedik? Biz bunları izlediğimizde şiddete mi yönlendik? Toplumda bu şiddetin bitmemesinin temel sebebi; aile içi şiddetin devam etmesi. Toplum olarak şiddetle iç içe büyütüldük. İç siyaset, dış siyaset kavgasına 80 milyon esir alındı. Yanı başında bitmeyen terör örgütleri ardı arkası kesilmeyen terör saldırıları…
Diyeceksiniz ki “Eeee bunlar zaten yıllardır var.”
Esas şiddet nerede mi başladı? Meclis'te alışılagelmiş kavga görüntülerini veren haber kanallarındaki ötekileştirme mi sadece suçlu?
Bence adalete olan güven duygusunun azalması şiddet olaylarının artmasındaki en büyük sebebidir. Aynı zamanda sosyal medyanın yargının kararlarına etki etmesi de cabası. (En yakın örneği Kadir Şeker) Kadına şiddette “Twitter'dan örgütlenmezsek ceza almaz, sosyal medyaya düşmediyse tabi serbest kalır” görüşü hakim kılındı.
Başlıkları okuyoruz: “Tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı.”, “Elini kolunu sallayarak serbest kaldı.”, “30 farklı suçtan aranan şahıs serbest bırakıldı.” Hal böyle olunca, vatandaş sesini duyuramayınca geç gelen adalet de ekonomik bunalımla birleşince bir kıvılcıma bakmaya başladı her şey. Bu arada pandemiyi de işin içine bir sıkıştıralım. Adını duymak bile bıktırdı, hepimizin psikolojisini perişan etti.
Evet, doğrudur çok zor ama çifte standartlı bir süreçten geçiyoruz.
Kadına şiddet ve taciz olaylarında sadece toplum tepkisini görebiliyoruz. Tabi bir de üstüne toplumun ikon bellediği isimler şiddeti meşrulaştıran hal ve hareketlere girince, hukuk ve adalet kavramları biraz daha tartışılır hale geliyor.
Mesela, adını paylaşmak istemediğim bir ünlü “Bang Bang” yazarak bir paylaşımda bulununca hayretler içerisinde kaldım. Ne sanatçı diyebiliyorum ne müzisyen… Belki popçu demek en güzel ifade olacaktır. Eline silahı alıp meskûn mahal dışında olsa bile silahı ateşleyerek herkese açık bir platformda silah kullandığı görüntüsünü paylaşması hiç tartışılmadı. Hadi bu da bir TikTok akımına dönüşse ne yapacaksınız? Herkes bu ünlüyü taklit etmeye çalışsa ne olacak? Eleştirmek ve sorgulamanın aksine bu durumu güzelleyen gazetelerin başlıkları neydi bir bakalım: “Ünlü popçunun atış talimi sosyal medyayı salladı.”, “Yaylaya çıkıp eline silah alıp peş peşe ateşledi.”, “Silahlı videosu gündem oldu: Bang Bang.”
Atış talimi nedir, nerede yapılır? Atış talimi yapılacak yerler neresidir? Eğer ki atış talim alanı değilse sorulması gereken bir başka soru akıllara geliyor. Silahın ruhsatı kime ait? Meskûn mahal dışında olduğun apaçık ortada ama silah kime ait? Atış talimi kontrolü sağlanmış alanda bir hedefe yapılır.
Bu görüntülerin soruşturma kapsamına alınmaması çok ilginç. Yanındaki kişi poligon eğitmeni mi? Eğitmense işi video çekmek mi? Ülkenin gençlerinin takip ettiği ve maalesef milyonlarca abonesi bulunan hesaplardan yapılan bu paylaşımları gençler izliyor ve sosyal medyada beğeni uğruna taklit ediyor. Hal böyle olunca bize de “Yanlışlıkla arkadaşını vurdu.”, “TikTok uğruna canından oldu.” haberlerini okumak düşüyor