Türban sorunu, Türkiye'de kadınların okul ve iş yerlerinde türban takmalarına ilişkin bir tartışma ve hukuki mücadele olarak görülmekle beraber; Seksenlerde ortaya çıkan bu sorun günümüzde yeniden uyandırılmaya çalışılmaktadır.
Hep dış güçler mi diyeceğiz bu sefer iç iç...
Yıllarca mağduriyet örneklerine yer verildi. Sınavlara alınmadı,devlet kurumlarında çalıştırılmadı... Bu yapılan ayıplar için ne dense az.
Bugün bunların hepsi aşıldı. Ama bu tartışma neden hala bitmiyor? Anayasal güvence mi bitirecek?
Bana kalırsa böyle bir problem artık kalmadı.Sorun evrildi. Artık türbanlılar, başörtülüleri mağdur ediyor. Başörtüsünden dokunulmazlık ve ayrıcalık yaratılmak isteniyor.
Haklıysan görüntüleri basına servis etmek yerine hak mücadeleni hukuk yoluyla ararsın.Israrla görüntü vermek istemeyen vatandaşa saygı duyarsın. Bizlerde elimize mikrofon aldık sokak sokak gezdik.
Bizlere terörist misin, muhalif misin, yandaş mısın, kimlere hizmet ediyorsun sözleri defalarca geldi. Hiçbir röportajımızda sokakta bir vatandaşa dokunmadık. İttirip çekiştirmedik.Kameranın ve mikrofonun medyadaki gücünü silah olarak kullanmadık.
Sokaklar,caddeler gibi kamusal alan kimliğine sahip mekanlarda çekim yapmak izne tabi değildir. Özel bir markette alışveriş yapan bir vatandaşı ulusal bir kanalın mikrofonuyla röportaj yaparken önce iznini alacaksın.
Özel yaşamı çiğnemeyen, kişiyi küçük düşürücü olmayan veya kimliklerin belirsiz olduğu hallerde görüntülenen kişiler için genel olarak bir hak ihlali oluşmaz.
Eğer kişi, görüntüsünün alınmasına izin vermiyorsa, bu eylem rahatsız edici bir boyuta ulaşmışsa, örneğin kamusal alandaki faaliyet ve davranışları sürekli izleniyorsa bu hak ortadan kalkar.
Tabii kendileri de biliyor bunu. Bilmemeleri mümkün değil. Kamuoyunda infial yaratmaya çalışıp ; bile isteye rayting uğruna karşısındaki vatandaşa gözaltı kararı aldırtacağını bilmiyor mu? Haber izleyicilerine bir de zanlı diye başlık atmazlar mı?
İki dakikalık bir görüntüde tek dikkatimi çeken husus arkada bir başörtülü vatandaşımızın olayı gerçekten fark etmiş olup muhabiri yatıştırma çabasıdır.
Olayı anlatmak yerine 2 dakika içerisinde defalarca sadece başörtüme saldırdı dedi.Yaptığı tacizleri adeta hiçe saydı.Sosyal medyada görüntüleri paylaştıktan sonra destek bulamadı.
Sosyal medya ise vatandaşa hak verdi.Paylaşımı provokatif olarak değerlendirdi.
Genç meslektaşlara çok güzel bir örnek oldu.Etik bir gazetecilik örneği olarak ders kitaplarında uygulamalı olarak gösterilmesi gereken bir ders niteliğindedir.
''Bir de vatandaşa evet sizi tutuyorum ve çekiyorum''dedi
''Başörtü düşmanı mısınız?''
Ardına cevabı beklemeden ''başörtü düşmanısınız'' dedi.
Biraz daha zorlama ile vatandaşı sinirlendirip ''Her yerimi mi açmamı istiyorsunuz'' dedi.
Bence haberin yayınlanan en doğru kısmı ise muhabirin en son söylediği sözler oldu.
Başörtümüzden elinizi dilinizi çekin demesi oldu.
Meclisten çıkacak tek karar yazılı bir güvence olmaktan öteye gitmeyeği ise aşikar. Muhalefet partilerinin bu konuda tuzağa düşmeyeceğine eminiz. Malumunuz itibari seçim startı verildi. Evetçiler ve Hayırcılardan sonra bu seçime de bölünme getirmek isteyenlerin çabası yetersiz kalacaktır. Bu sorunu halk çözdü.